Davutoğlu,
TBMM Genel Kurulunda konuşmasının ardından milletvekillerinin sorularını yanıtladı. ABD Başkanı Obama'nın 24
Nisan'da yaptığı konuşmaya ilişkin
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ile
Dışişleri Bakanlığının açıklaması arasında ''bir çelişkinin söz konusu olmadığını'' söyleyen Davutoğlu, aksine bu açıklamaların birbirini tamamlayıcı mahiyette olduğunu belirtti.
Her şeyden önce dış
politika uygulamasında ''muhatapların bu
mesajları nasıl algıladıklarının esas olduğunu'' dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:
''Her şeyden önce sayın Başbakanımız bu ifadeden memnuniyet duyduğunu söylememiştir. Sayın Başbakanımızın ifadesi aynen şu şekilde; 'bazı mahfillerin bildiğiniz gibi bu konuyla alakalı beklentileri çok farklıydı ama o olmadı.' Evet, bazı mahfiller, hem
Türkiye içinde hem Türkiye dışında, o açıklamada bazı ifadeleri beklediler. Zannedildi ki,
Türkiye Cumhuriyeti gibi güçlü bir devlet 'bu ifadelerin yer alabileceği'
baskısı altında bazı tavizler verecektir. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti hiç bir taviz vermedi. ABD
Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesinden çıkan karardan sonra takındığımız kararlı tutum, ABD tarafından doğru algılanmıştır. Ulaşması gereken yere ulaşmıştır ve sayın Başbakanımızın
Washington zirvesinde de bu konu bu mesaj çerçevesinde doğru anlaşılmıştır.
Sayın Başbakanımızın ifadesi bu mesajın doğru anlaşıldığını gösteren ifadedir. Yine bu ifade Türkiye'nin hiç bir şekilde baskı altında karar almayacağını bir kez daha dünyaya göstermiştir. Sayın Başbakanımızın ifadesinin nihai olarak vurguladığı husus budur. Bu mahfillerin beklentileri boşa çıkmıştır. Beklenti ki, bu ifade kullanılacak ve Türk-
Amerikan ilişkileri gerginleşecek. Beklendi ki, bu ifadesinin kullanılmaması dolayısıyla Türk-
Ermenistan süreci duracak ama hiç birisi olmadı. Hem Türk-Amerikan ilişkileri sıkıntıya girmedi hem Ermenistan ile normalleşme süreci de olduğu minval üzerine devam ediyor.
Benim ve Bakanlığımız ifadeleri ise sayın Obama'nın açıklamasındaki unsurların doğru olmadığını gösterir ifadelerdir. Bu da gerekli yerlere ulaşmıştır. Sayın Başbakanımız, Bakanlığım ve bundan önceki bütün Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri, tarihin üçüncü taraflarca böylesine tek yanlı yorumlanmasına her zaman karşı çıkmıştır. Özellikle de sayın Başbakanımız her zaman karşı çıkmıştır. Bu sebeple 2005 yılında sizlerin de desteğiyle tarih komisyonu için dönemin Ermenistan Cumhurbaşkanına
mektup yazmıştır. Biz, adil
hafıza diye yeni ve kapsamlı bir kavramla tüm dünyaya sesleniyoruz ve seslenmeye devam edeceğiz. Benimle sayın Başbakan'ın ifadeleri arasında bir çelişki yoktur, tam tersi muhataplarımız bu ifadelerden ne anlaşılması gerektiğini anlamışlardır.''
-''BUGÜN TÜRKİYE TALEP EDEN MAKAMDADIR''-
Müzakere sürecinin kendi doğası olduğunu ve tarafların bu doğayı bildiklerini belirten Davutoğlu, ''Nelerin müzakere edilip edilmediği kayıtlarda vardır. Türkiye'nin müzakereye nereden başladığı, hangi unsurları vurguladığı da vardır'' dedi.
''
Sarkisyan, protokoller sonrası açıklamasında 'Ermenistan Cumhuriyeti, Sovyet Ermenistan döneminden
miras kalan sınırlarını fiilen ve hukuken tanımaktadır' diyor. Bu ne demektir? Kimse, hiç bir komşu
ülke, Türkiye'den
toprak talep etme gücüne, cüretine sahip değil zaten. Bırakın talep etmeyi, zihinlerinin ucundan geçiremezler'' diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:
''Ama zaaf gösterirseniz, bekleyerek statükonun bekçiliğini yaparsanız, o statükoyu kendi iradenizle değiştirme gücü göstermezseniz, herkes her şeyi talep eder. Bugün Türkiye, talep eden makamdadır. Bugün Türkiye, Balkanlar'da barışı kuran makamdadır. Bütün dünyada, BM
Güvenlik Konseyinde, G-20 Platformu'nda, Medeniyetler İttifakı'nda küresel düzenin bekçisidir. Sadece milli çıkarların bekçisi değildir. Hem bölgesel düzeni hem küresel düzeni kuran aktörlerden birisi biz olacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.''
AA