Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, dünya genelinde yaşanan
ekonomik krizle ilgili olarak, ''Ülkemizde, şu anda böyle anlatıldığı şekilde bir kriz söz konusu değildir, ama tabii ki bu esinti, bu dalga bizleri de tesiri altına alabilir özellikle de önümüzdeki yılın ilk altı ayında bir sıkıntı yaşayabiliriz'' dedi.
Erdoğan, ''taşın altına hep birlikte elimizi koyacağız. Yoksa biz, yine 'bir kriz var, ben bu krizi nasıl fırsata dönüştürürüm' diye düşünenler olursa orada da bu
Hükümet, kusura bakmasınlar kimseye krizi fırsata dönüştürme fırsatı vermez'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, İsviçre'den dönüşünde
Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında, ABD Başkanı George Bush'un ev sahipliğinde mali pi
yasalar ve dünya ekonomisi konulu G-20 Zirve Toplantısı'na katılmak ve bazı temaslarda bulunmak üzere ABD'yi ziyaret ettiklerini söyledi.
New York Kolombiya Üniversitesi'nde ''
Türkiye'nin, Geleceğin Şekillendirilmesindeki Rolü'' konulu bir konuşma yaptığını ifade eden Erdoğan, aynı gün Suudi
Arabistan Kralı'nın himayesinde başlatılan
Dinler Arası Diyalog Girişimi vesilesiyle
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda düzenlenen yüksek düzeyli bir toplantıya katıldığını bildirdi.
Erdoğan, çok sayıda devlet başkanlarının ve üst düzey yetkililerin katıldığı toplantıda konuşma yaptığını kaydetti.
Buradaki konuşmasında, uluslararası camiada baş gösteren kutuplaşmanın, anlayış eksikliğinin, özellikle terörizm, kitle
imha silahlarının yaygınlaşması,
kaçakçılık ve örgütlü suçların yarattığı tehlikelere dikkat çektiğini belirten Erdoğan, uluslararası
işbirliği ve
dayanışmanın her zamankinden daha fazla olması gerektiği üzerinde ısrarla durduğunu söyledi.
Erdoğan, konuşmasında ayrıca Medeniyetler İttifakı girişiminden bahsederek, toplantıdaki muhataplarını, 2. toplantısı 2-3 Nisan'da İstanbul'da yapılacak Medeniyetler İttifakı Zirvesi'ne davet ettiğini bildirdi.
Türkiye'nin
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne seçilmiş olması nedeniyle BM Daimi Temsilcilerine bir yemek verdiklerini anlatan Erdoğan, yemeğin çok verimli geçtiğini ifade etti.
Erdoğan, BM Genel Sekreteri
Ban Ki-mun ve birçok üst düzey yetkilinin katıldığı yemekte ABD'de yaşayan farklı dinlerden, farklı mezheplerden Antakyalı vatandaşların oluşturduğu koronun konser vermesinin de medeniyetler arası ittifakı yansıtması sebebiyle çok güzel olduğunu ve ilgi uyandırdığını söyledi.
Washington'da ''Türk-
Amerikan İlişkilerinin Geleceği ve Ortak Vizyonda Birlikte Hareket'' konulu bir toplantıya katıldığını kaydeden Erdoğan, bu toplantıda Türkiye'yi ilgilendiren gelişmeler ve Türkiye'nin bölgede oynamış olduğu rol üzerinde, özellik
Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu,
Suriye-
İsrail arasındaki arabuluculuk görevi, Irak'da, İran'da, Afganistan'da Türkiye'nin yaptığı ve geleceğe yönelik yapacağı çalışmalar üzerinde durduğunu söyledi.
Ulusal Basın Kulübünde Türk ve ABD basın temsilcilerinin bulunduğu bir toplantıya katıldığını anlatan Erdoğan, aynı gün ABD Kongresi
Temsilciler Meclisi Üyesi ve Türkiye
Dostluk Grubu Eş Başkanı Robert Wexler ile
Dünya Bankası Başkanı
Robert Zoellick ve ve IMF Başkanı
Dominique Strauss-Kahn ile ayrı ayrı görüştüğünü bildirdi.
1929 BÜYÜK BUHRANINDAN SONRA EN CİDDİ KRİZ
Mali piyasalarda yaşanan çalkantıların küresel ekonomiyi tehdit eden boyuta ulaşması üzerine G-20 Zirvesiyle alakalı davetin yapıldığını ifade eden Erdoğan, bugüne kadar Hazine'den sorumlu bakanların ve maliye bakanlarının katıldığı bu toplanın devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı bir toplantıya dönüştüğünü anlattı.
G-20'nin ekonomiden sorumlu bakanları, maliye bakanlarının, toplantıdan önce 8-9
Kasım tarihlerinde Brezilya'da bir araya geldiklerini hatırlatan Erdoğan, bunun bir anlamda ön toplantı olduğunu belirtti.
Zirvede bütün liderlerin sunumlarını yaptığını ve zirvenin sonunda bir
deklarasyon yayınlandığın ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bütün bunlarla ilgili yarın YASED (Yabancı Sermaye Derneğinde) toplantısında konu üzerinde geniş, detaylı durmayı düşünüyorum. Bu liderlerle yaptığımız toplantıda ortak kanaatimiz, 1929 Büyük Buhranı'ndan bu yana içinden geçilmekte olan en ciddi mali ve ekonomik kriz olduğu konusu. Son dönemlerde atılmakta olan bazı adımlar var. Bu adımlarla ilgili yarın arkadaşlarımla nihai değerlendirmeleri yapıp, Yabancı Sermaye Derneği'nde, Hükümet olarak, olaylara bakışımız konusunda bazı açıklamalar yapacağım. Bu ağırlıklı olarak
finans sektörünü alakadar ettiği kadar, reel sektörü, kobileri ilgilendiriyor. Burada her şey Hükümet'ten beklenecek olursa yanılırız. Kimse her şeyi Hükümet'ten beklemesin. Hükümet kalkıp da herkesin boşalan kasasını dolduracak böyle bir şey söz konusu değil. Böyle bir şey yok ve ben buradan bir şeyi çok açık, net söylüyorum; Finans sektöründe geçen yıl kar 11,7 milyar dolardır. Bu yıl 11 milyar dolardır. Bu rakamların üzerinde biraz düşünmemiz lazım. Bundan sonraki sürece yönelik şüphesiz ki müşterek yine atmamız gereken adımlar vardır. Bu adımları atarız, ama ortak tavır koymaya gelince taşın altına hep birlikte elimizi koyacağız. Yoksa biz, yine 'bir kriz var, ben bu krizi nasıl fırsata dönüştürürüm' diye düşünenler olursa orada da bu Hükümet, kusura bakmasınlar kimseye krizi fırsata dönüştürme fırsatı vermez. Bizim öyle bir durumumuz söz konusu değil.
Adil davranacağız ve bugüne kadar belki alışılmış şeyler değil, ama kusura bakmasınlar el ele, omuz omuza vereceğiz ve bu süreci beraber atlatacağız. Çünkü, bizler kimseye kalkıp da herhangi bir şeyi bu ülkede peşkeş çektirmedik. Bundan sonra da çektirmeyiz.''
FİNANS SEKTÖRÜ ELİNDEN GELENİ YAPMALI
Krizin etkilerinin aşılmasında finans sektörünün de elinden geleni aynı şekilde yapması gerektiğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
''Kredi çağırma, bunun yanında
kredi verme noktasında, bundan çekinme, kaçma... Bir bankanın görevi kredi vermektir. Tedbirini, her şeyini buna göre alırsın, kredini yine verirsin. Kalkıp da 'kredi vermiyorum, şu kadar faizle veriyorum' gibi faizleri farklı bir şekilde yükseltme yoluna gitmeyi kesinlikle bu ülkenin ekonomisine bir tehdit olarak görüyorum.
Döner dönmez böyle bir açıklamayı yapmak farklı değerlendirilebilir, ama bunlar bizim ortak derdimizdir. Çünkü, reel sektörden gelen temsilcilerimizi dinlediğim zaman onlardan gördüğüm şey de budur. Omuz omuza, dayanışma halinde biz bu geminin içinde beraber yaşıyoruz. Dolayısıyla bu adımları da beraber atacağız. Ülkemizde, şu anda böyle anlatıldığı şekilde bir kriz söz konusu değildir, ama tabii ki bu esinti, bu dalga, bizleri de tesiri altına alabilir. Özellikle de önümüzdeki yılın ilk altı ayında bir sıkıntı yaşayabiliriz. Farklı imkanlar bulmanın gayreti içerisindeyiz.
Kendi kaynaklarımızı devreye sokmamız lazım. Çıkardığımız son yasa da buna yönelik. Bu yasayı buna yönelik çıkardığımıza göre, o zaman hadi bakalım biraz finans sektöründe olanlar
sermayelerine biraz sermaye enjekte etsin. Var bir şeyler, hiç birşey sorulmayacak. Aynı şekilde, reel sektörde olanlar sermayelerine onlar da sermaye enjekte etsinler ve bu süreci birlikte geçelim atlatalım. Bunu çok açık ve net söylemeyi de bir
Başbakanlık görevi olarak
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Erdoğan, bir gazetecinin Irakta güvenlik anlaşması imzalandı Burada bir siyasi boşluk olacak. Türkiye'nin tutumu ne olacak'' sorusuna Erdoğan, ''Yarın merkezi hükümetin Başbakanı sayın Maliki özel temsilcisini bana gönderiyor. Aynı zamanda devlet bakanı yarın onunla bir görüşmemiz olacak. Ve bu görüşmenin yanıtı olarak arkadaşlarımızı biz oraya gönderdik karşılıklı bu değerlendirmeleri yapıp nedir, ne değildir ondan sonra daha net tabloyu görme imkanımız olacak'' yanıtını verdi.
AA