El Pais'in genel yayın yönetmeni Javier Moreno'ya konuşan
Başbakan Erdoğan,
Davos olayının
Türkiye'nin dış
politikasının temel taşı olduğunu belirterek, "Kararlılık felsefesine sahibiz. Bu omurgası olan bir
dış politika" açıklamasında bulundu.
Türkiye'nin
Suriye ve
İsrail arasında arabuluculuk görüşmelerini yürüttüğü sırada, İsrail'in Gazze'ye yaptığı saldırıyla ilgili, "Hislerimi çok sert bir kelimeyle ifade etmek istemiyorum ama bize karşı samimi bir tavır göstermediler" değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, her şeye rağmen "Türkiye, Ortadoğu'da halen
kilit bir rol üstlenebilir" mesajını verdi.
"Suriye Devlet Başkanı Beşşar
Esad, Türkiye'nin arabulucuğuna güveniyor" diyen Erdoğan, "Suriye'nin diyaloğa hazır olduğunu, ancak esas olanın kuralları belirlemek olduğunu" kaydetti.
Erdoğan, İsrail Başbakanı
Netanyahu ile telefonda bile görüşme yapmadığını söyleyerek, "Netanyahu ile görüşmedim. Kendisini basından tanıyorum.
Peres ve Ehud
Barak ile birçok kez görüştüm. İsrail yönetiminden diyaloğu devam ettirdiğim kişiler bunlar" ifadeleri kullandı.
Türkiye'nin dış politikasında kayma veya bir tarafa yakınlaşma olduğu iddialarıyla ilgili olarak da Erdoğan, "Türkiye, başka
ülkelere
hakaret etme veya onlardan uzaklaşma lüksüne sahip değil. Asla, Batı'ya yaklaşmak için Doğu'dan uzaklaşmadık, ya da tersi olmadı. Normalleşen bir dış politikamız var. Nehir yatağında akar diye bir deyimimiz var ve dış politikada
nehir şimdi yatağında bulunuyor" dedi.
Başbakan Erdoğan,
İran'ın
nükleer enerji programını
sivil amaçlı yürüttüğü yönündeki açıklamalarıyla ilgili olarak da, "Bana söylediklerine inanmak durumundayım ama yarın ne olur bilmem. İran ile çok önemli ilişkilerimiz var. Bize en çok gaz satan ikinci ülke. Stratejik ilişkilerimiz var. Sorunu diplomatik yollardan çözmemiz gerekir. Kimse müzakere masasından kalkmamalı. Sonuna kadar diplomasi" diye konuştu.
"İsrail'in tek taraflı olarak İran'ın nükleer tesislerine saldırma olasılığını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu da Başbakan Erdoğan, "Bölge için felaket olur. Sonuçları tahmin edilemeyecek bir felaket. Hayal etmek, yorum yapmak bile istemiyorum" diye yanıtladı.
-AB ÜYELİK SÜRECİ-
Türkiye'nin AB üyelik sürecine de değinen Erdoğan, "AB, bizden istediklerini hiçbir ülkeden talep etmedi" dedi.
Almanya Başbakanı
Angela Merkel ile
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas
Sarkozy'nin Türkiye'nin üyelik sürecine ilişkin tutumlarını değerlendiren Erdoğan, "Bu, Türk halkının Almanya ve Fransa ile ilgili olumlu düşüncelerini olumsuza çeviren bir durum. Avrupa'da 5 milyon
Türk vatandaşı var. Gayriresmi olarak AB'ye girmiş durumdayız. Fransa ve Almanya'nın bize yaptıkları doğru değildir, maçın ortasında kuralları değiştirmektir. AB'ye girmememiz için AB kurallarında olmayan koşulları bize şart koşuyorlar" ifadelerini kullandı. Erdoğan, gerek Sarkozy gerekse Merkel ile Türkiye'nin AB süreciyle ilgili konuları defalarca konuştuğunu ve birçok konuda hemfikir olduklarını ancak "sırtını döndüğünde işlerin değiştiğini" söyledi.
Türk toplumunun, "
Müslüman ancak laik ve demokratik" olduğunu vurgulayan Erdoğan, bir başka soru üzerine de, "Entegrasyonu müzakere etmekte hiçbir sorunumuz olmayacak. Ama konuştuğumuz asimilasyon ise sorun olacaktır. Eğer bize bir kültürel asimilasyonu zorlayacak olurlarsa tavrımız farklı olacaktır" cevabını verdi.