Başbakan Erdoğan, partisince
Bursa Fomara Meydanı'nda düzenlenen mitinge, eşi
Emine Erdoğan ile katıldı.
Konfetiler eşliğinde ve yoğun tezahüratlarla karşılanan Erdoğan, partililere
karanfil attı.
''
Türkiye seninle gurur duyuyor'' sloganları üzerine, ''Biz sizlerle gurur duyuyoruz'' diyen Erdoğan, ''Bursa'nın havasını bu coşkulu kalabalıkla yeniden solumaktan duyduğu memnuniyeti'' dile getirdi.
Erdoğan, 3 aydan daha kısa süre önce Bursa'ya geldiğini, 40 yıldır
siyaset yapıp da 4,5 yılda geldiği kadar kimsenin Başbakan olarak bu kente gelmediğini, 13. kez Bursa'da bulunduğunu kaydederek, şöyle konuştu:''Diğerleri neden bizim kadar Bursa'ya gelmediler? Çünkü,
Ankara'dan bakınca bu ülkenin her yerini göreceklerini zannettiler. Koltuklarından kalkmaya lüzum görmediler, sonuçta halktan koptular, burunlarının ucunu dahi göremez oldular. Biz onlardan değiliz. Biz siyaseti, Ankara'ya hapsetmeye çalışanlardan değiliz. Biz siyasetin yüzölçümünü, Ankara il sınırlarında sona erdirenlerden değiliz. Biz, Türkiye büyüklüğünde bir siyasete inanıyoruz. O da yetmiyor, Türkiye'nin sınırlarının dışına taşan bir siyasete inanıyoruz. Fotoğrafın bütününü göremeyen, bu ülkeyi anlayamaz. Şehir, şehir bu ülkenin nabzının nasıl attığını bilmeyen bu milleti anlayamaz.
Milletin içine girmeyen, milletin içinde oturmayan, sofrasına oturmayan bu milleti anlayamaz, temsil edemez, derdiyle dertlenemez.''
-''VURULACAK MECALİ Mİ VAR?''
''Vur vur inlesin Deniz
Baykal dinlesin'' sloganları üzerine Erdoğan, ''Gerek var mı? Vurulacak mecali mi var ya! Millet zaten vurmuş. Şimdi 22 Temmuzda demokratik vuruşunu yapacak'' dedi.
Erdoğan, ''Bunlar ülkeye
yabancı, millete sağır bir siyasi zihniyet'' görüşünü dile getirdiği konuşmasına şöyle devam etti:''40 yıl geçse, 50 yıl geçse, 100 yıl geçse ülkemizin problemlerini çözemez, anlayamazlar. Ömürlerini siyaset sahnesinde geçirmiş, ama yine de bu milletin hissiyatını, zerre kadar öğrenememiş olanları görüyoruz, ibret alıyoruz. Bu ülkede
Allah aşkına, siz Sayın Baykal'ın 3 bakanlığını,
Enerji Bakanlığı,
Maliye Bakanlığı,
Dışişleri Bakanlığını sorun, araştırın... Sayın Baykal televizyonlara çıkıyorsun, gazetelerde beyanat veriyorsun, ya Allah aşkına bu
bakanlık yaptığın zamanlarda bu ülkede bir dikili ağacın var mı onu söyle. İşin gücün Başbakan'a sürekli olarak
hakaret etmek, bu sana puan getirmez. Sürekli bu. Onların bu milletten
ders almalarına az kaldı, 9 gün. 9 gün sonra benim milletimin vicdanı onları sandığa gömecek, ben buna inanıyorum. Çünkü milletimizi üzdüler.''
-''TERAZİNİN İKİ KEFESİ VAR''-
Partililerin ''Kıskananlar çatlasın'' diye tezahüratta bulunmaları üzerine, ''Çatlamasın, onların da oyu
AK Parti'ye gelsin'' diyen Erdoğan, ülkenin önünde onlarca yol olmadığını, iki tane yol bulunduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:''Birini seçeceğiz. Terazinin iki kefesi var. Oylarınızla birini ağır bastıracaksınız. Bir kefesinde gecesini gündüzüne katarak iş üretenler var, diğer kefede sadece laf üretenler, hatta 5 yıldır susup oturup,
seçim dönemi konuşmaya zahmet edenler var. Bir tarafta huzur, istikrar var, diğer tarafta
kavga, uyumsuzluk, istikrarsızlık var. Bir tarafta umutları yeşertenler var, diğer tarafta durmadan
kriz senaryosu yazanlar var. Bir tarafta Türkiye'yi dünyaya açanlar var, diğer tarafta içine kapatmayı isteyenler var.''
-''HERHALDE BÜYÜCÜLÜK VAR BUNLARDA''-
Partililere, ''Allah aşkına bu Baykal ne yapmak istiyor?'' diye seslenen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:''Bakınız dün
akşam çıktı diyor ki; 'Bunlar
laiklik karşıtıdır. Ama bunu açıklamıyorlar. Başbakan diyor ki; 'sabırlı olun.' Sayın Baykal, siyasi nezakete davet ediyorum seni yine. Gerçi senin kitabında nezaket yok ama yine nezakete davet ediyorum. Çünkü Sayın Baykal hala niyet okuyuculuk yapıyor. Bunlar insanların düşünce dünyasını, onlar olanları da biliyor. Çünkü herhalde büyücülük var bunlarda. Ne bileyim benim kafamda ne olduğunu biliyor, ne geçtiğini biliyor. Allah Allah ben de şaşırdım. Sayın Baykal, önce sen bu ülkede inancını yaşamak isteyenlere saygılı olmasını öğren. 1982 Anayasasının gerekçesini de aç oku, orada laiklik tanımı var, AK Parti'nin laiklik anlayışı budur. Bunun dışında bir laiklik anlayışı yoktur. Gelip de zaman zaman bu ülkede kafa bulandırmanın gayretine girmeyin. Çünkü demokrasiye, halka saygısı yok. Adında Cumhuriyetin, halkın olmasına bakmayın. Cumhura saygısı olmayandan Cumhuriyetçi olur mu? Halkın değerlerine saygısı olmayandan halkçı olur mu? Milletin değerlerine saygısı olmayandan milliyetçi olur mu? Olay bu.''
-''BİRİ KRİZ, DİĞERİ KAVGA USTASI''-
Baykal'ın bir ''Kriz ustası'', bir diğerinin de ''Kavga ustası'' olduğunu söylerken, ''Anlıyorsunuz değil mi?'' diye soran Erdoğan, ''Birbirlerine çok yakışıyorlar'' dedi.
Erdoğan, bir
CHP İstanbul milletvekilinin, gazeteye ''CHP eşittir MHP'' şeklinde ilan verdiğini belirterek, ''Bu ne demek? Al birini, vur öbürüne. Bunlar tek yumurta ikizi gibidirler. Tek bildikleri statükodur. Tek bildikleri hayırlı işlere taş koymak, işin olmazını söylemektir. Hayatları olmazları konuşarak geçti. Siyaset lügatında, 'Evet' olmayandan, 'Tamam' olmayandan, 'Güzel' olmayandan ne hayır gelir?'' diye konuştu.
Erdoğan, İmarzedelerin 9 katrilyon alacağının iktidarları döneminde ödendiğine, bankaların hortumlandığı dönemde MHP'nin de
koalisyon ortağı olduğuna değinerek, ''
Milliyetçilik lafla olmaz'' dedi.
''Şimdi çıkmış bir tanesi diyor ki; (
Mazot 1 YTL olacak)'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti:''Efendi, sen mazotu 1 YTL'ye indirmeyi bırak da önce şu doğru dürüst olduğunu söylediğin, ama bu ülkeden kaçmış olan babanla kardeşini getir de onların şu borcunu öde... Türk milleti bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz. Onun için oyumuzu kime verdiğimizi çok iyi bilmemiz lazım. Bitmedi, ah benim kardeşim, şu anda bak
İsviçre bankalarında
savcılık 1,3 milyar dolar daha yakaladı. Aynı
aile.
Hani dürüsttün, hadi onu da ye.
Güney Kıbrıs'ta gitmiş orda bir tane
sanal bir şirket kurmuş. Güney Kıbrıs'ı biliyorsunuz, biz devlet olarak tanımıyoruz, ama bu beyefendi gitmiş, şirketi orda kurmuş. Ve
Türkiye Cumhuriyeti Devletini de oradan mahkemeye veriyor.
İnternet sitelerine de giriyor, mahkemeyi kazanacakmış, şöyle, böyle olacakmış. Ondan sonra da işte oradan 10'larca milyar dolar para alacakmış. 2 milyar dolar bonozedelere ödenecek para var...''
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, ''
dokunulmazlıkların kalkmasının siyaset kurumunun yozlaştırılması ve zaafa uğratılması demek olduğunu'' kaydederek, ''Dokunulmazlık kalkacaksa her yerde kalkmalıdır, her yerde. Yargının da dokunulmazlığı kalkmalı, memurun da kalkmalı, askerin de kalkmalı, hepsi kalkmalı'' dedi.
Başbakan Erdoğan, partisince Bursa Fomara Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, ''geçmiş hükümetler döneminde ezilenleri kendilerinin ezilmekten kurtardıklarını'' söyledi.
AK Parti'ye laf söyleyenlerin şimdi de ''AK Parti IMF'ci'' diye bir şey çıkardıklarına işaret eden Erdoğan, ''Biz IMF ile çalışıyoruz ama IMF ile çalışmaya AK Parti başlamadı ki 1959'da başladı. DSP, CHP,
ANAP, DYP, MHP bunlarla masaya oturmadı mı? 17, 18. stand by anlaşmalarını bay Bahçeli siz imzalamadınız mı? Belge elimde. 33.5 milyar dolar IMF'den borç almak için 'verirseniz çok minnettar kalırız' diye yalvaran mektubunuz var elimde'' diye konuştu.
Erdoğan, Hükümet'in ekonomide önemli başarılar elde ettiğini, IMF'ye borcun 23.5 milyar dolardan 8.5 milyar dolara düşürüldüğünü, 220 bin geçici işçinin ''daimi'' statüye geçmesinin sağladığını, borçlanma faizinin yüzde 63'ten yüzde 18'e, enflasyonun da yüzde 30'dan yüzde 8.6'ya düşürüldüğünü anlattı.
-''MİLLETVEKİLİ DOKUNULMAZLI''-
Kişi başına milli gelirin 2 kat arttığını, Türkiye'nin dünyanın 17. büyük ülkesi haline geldiğini,
Merkez Bankasının rezervinin 66 milyar dolara yükseldiğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:''Değerli kardeşlerim, nasıl oluyor bu? Hortumcular vardı ama şimdi dürüst, güvenilir, ehil eller var. Baykal zaman zaman konuşuyor. Bursa'da bir tane monşeri var. Bir monşer gönderdi buraya, yolsuzluklardan filan bahsediyorlar. Varsa somut bir şey bunları konuş. İki de bir bunları gündeme getirip de milletvekili dokunulmazlığını konuşma... Dokunulmazlıkların kalkması demek ne demek biliyor musunuz? Siyaset kurumunun yozlaştırılması, siyaset kurumunun zaafa uğratılması demektir. Biz partimizin programına koyduk. Eğer dokunulmazlık kalkacaksa her yerde kalkmalıdır, her yerde. Yargının da dokunulmazlığı kalkmalı, memurun da dokunulmazlığı kalkmalı, askerin de kalkmalı, hepsinin kalkmalı. Sadece siyasetçi dediğiniz zaman yarın bu ülkede siyaset yapacak insan bulamazsınız.''
Erdoğan, Baykal'ın ''Milletten değil, bazı kurumlardan alabileceği güçle siyaset yapmak istediğini'' savunarak, ''Onun için 22 Temmuz çok önemli. 22 Temmuzda gelin, Sayın Baykal'ı sandığa gömün'' diye konuştu.
Baykal'ın, bugün, ''Eğer beklediği neticeyi almazsa Rodos'a yüzeceğini'' söylediğine işaret eden Erdoğan, ''
Hayırlı yüzüşler. Onun
yüzme başarısını kabul ediyorum'' dedi.
Erdoğan, Baykal'ın geçmiş hükümetlerde Enerji, Maliye ve Dışişleri bakanlıkları yaptığı, o dönemde halkın ''karnelere mahkum edildiğini'' öne sürerek, ''Bunlar istismarcı, Baykal istismarcı. 'CHP Atatürk'ün partisi' diyor. Doğru ama yani Atatürk'ün partisi olması sana bir üstünlük kazandırmaz ki'' şeklinde konuştu.
Partililerin ''dün akşam bir televizyon kanalında Baykal'ın kendisini acındırdığını'' söylediklerini ve ''Öyle kendini acındırdı ki biz de dedik ki arkadaşlarla acaba
yardım edelim mi'' yorumunda bulunduklarını ifade eden Erdoğan, CHP lideri Baykal'ın mal beyannamesinden imkanlarının hepsini bildiklerini, ancak yeniden mal varlığını açıklamasını beklediklerini söyledi. Erdoğan, ''Ama hanımefendininkini de hepsini açıkla, millet görsün'' dedi.
Erdoğan,
Deniz Baykal'ın ''ben
marka giymem'' açıklamasını da eleştirirken, ''Kime söylüyorsun bunu, açık konuş. Eğer Tayyip Erdoğan için söylüyorsan, hayatım boyunca hep
yerli giymişimdir'' şeklinde konuştu.
-''EDEBE, ADABA SIĞMAYAN İFADELER''-
Erdoğan, CHP'ye yakınlığıyla tanınan bazı gazetelerin, edebe, adaba sığmayan ifadelerle, YSK Başkanının Özel Kalem Müdüründen alınan bir ifadeyle ''makam aracına bindi'' diye ''
kıyamet kopardıklarını'', kendisinin böyle bir şeye ihtiyacının bulunmadığını vurgulayarak, şunları söyledi:''Bunu yapanlar siyasi etik noktasında yanlış hareket ediyorlar. Recep Tayyip Erdoğan'ın bu tür şeylere ihtiyacı yok, olmayacak da ama bu gazetelerin patronlarının bunu niye yaptığını biliyorum. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan, hortumlarını kesti. Tayyip Erdoğan bu ülkede başbakan oldukça tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyemeyeceksiniz.''
Kendilerinin ''yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır'' ilkesinden hareketle sadece yaptıklarını anlattıklarını, diğer siyasetçilerin ise ''cek'', ''cak''larla zaman geçirdiklerini dile getiren Erdoğan, ''Benim ülkemde oy verecek vatandaşın bazılarına dikkat ediyorum da; hizmete bakmıyor, o partinin idealine, dünya görüşüne bakıyor oy veriyor. Oy hizmete verilir. Bu ülkenin imkanlarını çarçur etmeyene verilir. Çok bedel ödedik, çok. Çok kaybettik çok'' dedi.
Erdoğan, konuşmasının sonunda Hükümet'in hizmetlerinden rahatsız olanların bulunduğunu belirtti.
''Bütün bu güzelliklerden rahatsız olanlar var. Aramıza fitne fesat karıştırmak isteyenler var.
Ayrımcılık tohumunu ekmek isteyenler var. Kin, nefret uyandırmak isteyenler var'' diyen Erdoğan, ellerindeki
bayrakları birlikte havaya kaldırmalarını istediği vatandaşlarla birlikte, ''Tek bayrak, tek vatan, tek devlet'' sloganını attı. Erdoğan, ''Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak bu uğurda ölen varsa vatandır'' mısralarını okuduktan sonra, ''İşte mesele bu'' diye konuştu.
Bu arada, miting sırasında yaşanan izdiham sırasında ezilme tehlikesi yaşayan çocuklar güvenli noktalara alındı.
İzdihamda çok sayıda vatandaş fenalaşırken, Erdoğan sık sık konuşmasını keserek güvenlik ve sağlık görevlilerinin fenalık geçirenlere müdahale etmelerini sağladı.
AA