Bakan
Akdağ, Erzurum'dan dönüşte
Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında, konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun iddialarla ilgili ''
Yavuz hırsız ev sahibini bastırır'' dediğini anımsatan Bakan Akdağ, ''Aslında sayın Kılıçdaroğlu'nun ciddiyetten uzak olarak yaptığı bu açıklamayı yargıya da bir müdahale olarak nitelendiriyorum'' diye konuştu. Olayın Bakanlık
müfettişlerince karara bağlanarak yargıya aktarıldığını bildiren Akdağ, şunları söyledi:
''Devletin müfettişlerini sanki
yandaş gibi görmek, tabii ki hiç sağlıklı bir durum değil. Bakan olarak ben söz konusu araştırma ile nihai kararımı 18
Mart 2010'da vermiş olduğuma göre ve bu kararı da ilgili mercilere, Van'daki savcılığa da gönderdiğime göre gerçekten sayın Genel Başkan son derece anlamsız ve mesnetsiz bir iddiayı devam ettirmekte çok yanlış bir iş yapmış oluyor. Bakan olarak müfettişlerce verilen bir kararı, Van
Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdikten sonra bilgi edinmek üzere elbette, bu konularda açıklama yapmayıp yargının kararını beklemek aslında yargıya saygının bir gereğidir. Ancak Sayın Kılıçdaroğlu, yargıya intikal eden konularda politik mülahazalarla gerçek dışı açıklama yapmayı bir alışkanlık haline getirmiş durumdadır. Bu sefer de aynı şeyi yapmaktadır.''
Olayın yargıya intikal ettiğini vurgulayan Akdağ, Van'daki olaya ilişkin kısa bilgi verdi, Eğitim ve
Araştırma Hastanesi ile bazı sağlık kuruluşlarında bazı ihalelerde yolsuzluk yapıldığına ilişkin 1
8 Mart 2010'da sahte isimle yazılan
ihbar mektubu ile
BİMER ve Van Cumhuriyet Başsavcılığına başvuru yapıldığını belirtti.
Van Valiliğinin, İçişleri Bakanlığının, Van Cumhuriyet Başsavcılığının iddiaların incelenmesi için Bakanlıklarından müfettiş talep ettiğini ifade eden Bakan Akdağ, konunun yargıya intikal ettiği için konuya ilişkin
belgelerin tamamının açıklanamayacağını bildirdi.
İddiaları inceleme için 9
Nisan 2010'da müfettiş heyetinin görevlendirildiğini söyleyen Akdağ, müfettişlerin kısa bir incelemenin ardından kendisinden
soruşturma yetkisi istediklerini söyledi. Bakan Akdağ, ''Müfettişlere talep ettikleri konular ve
kamu görevlileri hakkında 15
Ekim 2010'da tarihli soruşturma yetkisini verdim. Hep bu soruşturmaları yapın diyen
Sağlık Bakanı. Sayın Kılıçdaroğlu bazı şeylerin gizlenmesinden bahsediyor...'' dedi.
Soruşturmanın tamamlanmasının ardından müfettişlerin düzenlediği raporları, suç duyurusu raporunun kendi ''onayıyla muameleye'' konulduğunu ifade eden Akdağ, onay ve raporların daha sonra Bakanlık birimlerine, Van Valiliği, Van Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiğini kaydetti ve sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bakanlığımız birimlerine intikal eden
disiplin soruşturma raporları ile ilgili olarak bürokratlarım bazı konularda tereddütler oluştuğunu, herhangi bir haksızlık olmaması ve adaletin eksiksiz tecelli etmesi için konuların yeniden incelenmesi gerektiğini yazıyla bildirdiler. Ben de konunun hassasiyetine binaen yeniden bir müfettiş heyetine konuyu inceletme kararı verdim.
Teftiş Kurulu Başkanına 'bu konuyu bir daha inceleyin bu önemli bir konudur' diye talimat verdim. Daha sonra ilgili yazı Teftiş Kurulu Başkanlığına, Van Valiliğine Van Cumhuriyet Başsavcılığına gönderiliyor. 'Belge, belge' diyorum. Çünkü Sayın Kılıçdaroğlu'nun bir tek yazıya dayanılarak buradan bir hüküm çıkarmaya çalışması son derece de yanlış bir davranış.
Süratle bu yaptığım son görevlendirme ile söz konusu bir önceki raporları bir müfettiş heyetine süratle incelettim. Yaklaşık 3 hafta sürdü bu inceleme ve
18 Mart 2010 tarihi itibariyle ilk müfettiş heyetince düzenlenen raporlar doğrultusunda verdiğim karar için bir onay tesis ettim. Derhal gereğinin yapılması üzerine, aynı tarihte Bakanlığımız birimlerine, Van Valiliğine ve Cumhuriyet Başsavcılığına bu belgeleri gönderdim.''
-''KILIÇDAROĞLU, YOLSUZLUK PARANOYASI İÇİNE DÜŞMÜŞ DURUMDADIR''-
Konunun, başka müfettişlerce inceleme ve soruşturmasının yapılması yolundaki talimatının, Teftiş Kurulunca bilgi olarak savcılığa gönderilmesinin Kılıçdaroğlu tarafından ''yargıya talimat'' şeklinde yorumlandığını ifade eden
Sağlık Bakanı Akdağ, ''Geçmişte denetim elemanı olarak çalıştığından bunun doğru olmadığını kendisi de çok iyi bilmektedir'' değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Akdağ, şöyle devam etti:
''Mevzuat gereği müfettişlerce yapılan disiplin soruşturmaları idari bir işlem olup yargının dışında cereyan eder, yargı sürecinden etkilenmez. Bizim bu aşamada yaptığımız sadece yargıyı bilgilendirmektedir.
Müfettişlerimiz idari soruşturmada esas olmak üzere gerek yargıdan bilgi ve belge talep ettikleri gibi yargı mercilerince de müfettişlerden veya
bakanlığımızdan bilgi ve belge istenmektedir. Niketim bu olayda da böyle olmuştur. Teftiş Kurulu, mevzuatımız çerçevesinde incelenen soruşturulan konuların tekrar ayrı bir müfettiş veya müfettiş kuruluna inceletilmesi veya soruşturmanın yapılması oluşan tereddütlerin giderilmesi, adaletin eksiksiz tecelli etmesi amacına yöneliktir. Gerektiğinde başvurulan bir yöntemdir. Bütün raporlar Van Valiliğine ve yargıya intikal ettirilmiş durumdadır.
Hal böyle iken Sayın Kılıçdaroğlu'nun 'Sanki yanlış bir iş yapılmış gibi' ortaya çıkması kendisi adına gerçekten çok talihsiz bir davranış olmuştur.
Yanlıştan dönmek ve gerektiğinde özür dilemek bir meziyettir. Kılıçdaroğlu, olayın bütününü değerlendirmeden acele ile bir suçlamada bulunmuştur. Buna içinde bulunduğu ruh halinin sebep olduğunu bir hekim olarak görebiliyorum. Sayın Kılıçdaroğlu, sürekli olarak yolsuzluk dedektifi gibi görünme ihtiyacını hissetmektedir. Bir yolsuzluk paranoyası içine düşmüş durumdadır. Ucuz bir
siyaset üslubu tutturmuştur. Vatandaşın kafasını karıştırarak oy devşirmeye çalışmaktadır.
Genel Müdürlüğü boyunca yıllarca emekçileri,
işçi yakınlarını, işçi emeklilerini eski SSK hastanelerinin kapılarında süründüren, SSK hastanelerinin eczaneleri önünde perişan eden sanki kendisi değilmiş gibi şimdi
hedef saptırmaya çalışmaktadır. Hastanelerin tek
çatı altında toplanması, herkese bütün hastanelerin kapılarının açılmasını engellemeye çalışan, bunun için
Anayasa Mahkemesine giden bir
CHP'nin genel başkanıdır Sayın Kılıçdaroğlu. Bizi muayenehanelerden, hoca farkından kurtaran kanunu bozulsun diye Anayasa Mahkemesine götüren ve altında kendi imzası olan bir sayın genel başkandır.''
-''SAĞLIK BAKANINA BİR ÖZÜR BORCU VAR''-
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu ''ciddiyete, ahlaka, faziletli davranarak özür dilemeye davet ettiğini'' belirten Akdağ, ''Kılıçdaroğlu'nun Sağlık Bakanına bir özür borcu vardır. Haysiyetli insanlar başkalarını kulaktan dolma bilgilerle suçlamazlar'' dedi.
''Yüzü kızarmadan iftiraya devam etmek, eskimiş siyasetin karanlık bir yüzüdür'' diyen Bakan
Recep Akdağ, sözlerini, ''
Türkiye, siyasetin bu karanlık yüzünü çok iyi bilmektedir ve vatandaşlarımız bunu 12 Haziran'da bir kez daha değerlendirecektir. Türk halkı
temiz siyaset istiyor ben de Kılıçdaroğlu'nu bu tarz bir siyasete davet ediyorum'' diye tamamladı.
Bakan Akdağ, Konuşmasının ardından gazetecilere,
Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı Muammer Gedik imzasıyla Sağlık Bakanlığı Müfettişi Birol Taşdemir'e gönderilen toplam 13 resmi belgeyi sundu.