MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin olağan haftalık grup toplantısında konuştu. Bahçeli, TBMM Grup Toplantısı'nın ardından soruları cevaplandırdı. 29 Ekim resepsiyonuna katılıp katılmayacakları sorusuna "Anıtkabir'de olacağız. Tebligatta ve resepsiyonda bulunmayacağız." diye konuştu.
işte Bahçeli'nin konuşmasından satırbaşları:
"Adliyeye AKP tarafından yerleştirilen bu savcı banka müdürünün evinde bulunan paraların bir imam hatip lisesine ait olduğunu teyit etmiştir. Bir savcının verildiği karar bir diğeri tarafından çiğnenmiştir. 17-25 failleri mahkemeye bile çıkarılmadan, bağımsız hakimlerce araştırılmadan adaletten kaçırılmıştır.
17-25 Aralık'ın darbe olarak mimlenmesinden itibaren tüm suçlama ve isnatlar reddedilmiştir. AKP hukuka zincir vurmuş, yargı bağımsızlığına kara çalmıştır.
- 17 Aralık soruşturması bir çırpıda kapatıldı. Şimdilik diyorum çünkü bur yara kapanmadı.
'ŞİMDİ BU SORULARINI CEVABINI BEKLİYORUZ'
- Şimdi 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması örtüldüğüne göre biraz tebessüm ettirici şu sorularımızın cevabını beklemek de sanıyorum en tabi hakkımız.
- Bakanın evladına ait 7 adet kasanın içinde biriktirdiği 1,5 trilyon iade edilecek midir?
- Banka müdürünün ayakkabı kutularından çıkan 4,5 milyon dolarına ne olacaktır? Bu para da iade edilecek midir?
- Kara para aklama tapeleri nerede imha edilecek.
- 700 bin liralık saat ne olacak?
- Montaj dublaj piyes denilen tapenin, ses ve görüntü kaydının, 29 klasörlük delil dosyasının başına ne gelecektir?
- MİT tarafından 17 aralıktan aylar önce hazırlanan kara para aklama raporu nerede kimin nezaretinde imha edilecektir?
- Beşer yüz bin dolarlık para demetlerine ne olacaktır?
- AKP ile PKK kader ortaklığı yapmıştır.
'HIRSIZLIK YAYILMIŞ'
- Camiyi çalan kılıfını çoktan dikmiştir. Adliyeye AKP tarafından yerleştirilen bu savcı banka müdürünün evinde bulunan paraların bir imam hatip lisesine ait olduğunu teyit etmiştir. Bir savcının verildiği karar bir diğeri tarafından çiğnenmiştir. 17-25 failleri mahkemeye bile çıkarılmadan, bağımsız hakimlerce araştırılmadan adaletten kaçırılmıştır.
- Hırsızlık öyle yayılmıştır ki, Yozgatlı Hasan'ın traktör parası, Ahmet'in pancar parası Diyarbakırlı Musa'nın okul harçlığı ayakkabı kutularından çıkmıştır.
- Türkiye'nin iç yaralayıcı rüşvet ve yolsuzluk enkazını muhakkak kaldırmak şarttır. Türk milleti 17-25 Aralık defterini kapatmamış, hak yerini buluncaya, tüyü bitmemiş yetimler oh be diyene kadar kapatmayacaktır. Hırsızla kavgamız rüşvetçiyle husumetimiz en ufak bir yavaşlama ve savsaklama göstermeden şevkle sürecektir.
- 700 bin liralık saat ne olacaktır? İranlı karanlık adamın elleri öpülesi babasına İtalya vizesi almak için bakaracı makaracı, ki muhtemelen şeker hastası olmasından... Beşer yüz bin dolarlık para demetlerine ne olacaktır? Eğer bunlar adamsa, insansa adamlık ve insanlık tekrardan tarif edilmelidir
- 17-25 Aralık'tan sonra sözü Davutoğlu'na bırakıyorum. Evet Davutoğlu, şahsınıza yönelik cevabı çok kolay iki seçenekli sorum şu olacaktır. 17-25 soruşturmasının kapatılması ihanet midir, değil midir? Karmakarışık bir dönemin içinden geçtiğimiz hepinizin malumudur. AKP hükümeti süreç çukuruna, PKK canisiyle pazarlık girdabına hiç mi hiç rahatsızlık duymadan savrulmuştur.
'PKK SİLAH BIRAKIYOR DEDİLER TAM TERSİNE SİLAHLANDI'
Recep Tayyip Erdoğan ve çevresi özetle;
- Terör bitiyor dediler; bırakınız bitmesini bilakis arttı, etkinlik alanını genişletti.
- 21 Mart 2013’de İmralı canisinin mektubunu okuttular, kalabalıklara alkışlattılar, 16 Kasım 2013’de Barzani’nin başından konfetileri temizlediler, hainliği baş tacı yaptılar; fakat hiçbir şey elde edemediler, dahası milli onurlarından oldular.
- PKK silah bırakıyor, eller tetikten çekiliyor, silahlar susuyor, fikirler konuşuyor dediler; tam tersine PKK iyice silahlandı, silahlar ateş aldı, geçmişi aratmayacak şekilde şiddet ve vahşet hakim oldu.
- Huzurun geldiğini söylediler, barış gülleri açtı dediler, korkusuzca dağlarda çiçek toplamaktan, nehirlerde serinlemekten bahsettiler; fakat gelen huzur değil hüsrandı, çiçeklenen gül değil nifak tohumlarıydı.
- Dağdan inişler olacak, silahlar gömülecek dediler; ne gezer, hepiniz gördünüz, PKK militan takviyesiyle gücüne güç kattı, cüretine cüret kazandırdı.
- Doğu ve Güneydoğu’dan çocuklar bölük bölük dağa kaldırıldı, şehirlerden dağlara militan sevkiyatı yapıldı, bunların hepsi baştan ayağa silahlandırıldı, kin ve nefret kampına alındı.
- Analar ağlamayacak, kan akmayacak, şehit haberi gelmeyecek, çatışmasızlık iklimi olacak dediler, ne var ki yalan mumunun yatsıya kadar yanacağını bir kez daha unuttular.
- Yine dediler ki, teröristler sınır dışına çıkıyor, sınır ötesine gidiyor; ancak, giden olmadığı gibi, kafileler halinde girişler, yurdumuzun değişik noktalarına çok yoğun mevzilenmeler yaşandı.
Nitekim Başbakan Davutoğlu, bu sarih gerçeği sözde akillerle geçtiğimiz Pazar günü yaptığı toplantıda kısmen doğrulamış ve şöyle konuşmuştur.
"Haziran raporunu sunduğunuzda bile, çok az unsurun sembolik olarak çekildiğini biz biliyorduk ama hiçbir zaman topluma deklare etmedik ki çözüm süreci zaafa uğramasın"
Yani PKK sınır dışına çıktı çıkıyor, gitti gidiyor derken, ne çıkanın, ne de gidenin olmadığını Hükümet uzun bir süre gizlemiş, milletimizi oyalamıştır.
- İbretle izliyoruz. Bölücülük dallanıp budaklanmıştır. İhanet ve melanet AKP'yi boyunduruk altına almıştır. Ülke gündemi, fitneye sığınak olan teröre geniş imkanlar sunan çözüm süreciyle perdelenmektedir. Şu anda hükümetin tek meşgalesi süreç rezaletidir. Her fırsatta süreç ihanettir, çözüm çürümedir dedik. Sürecin mihenk taşı olarak gördüğümüz bölücü aktörlerin milletimizi aldatmalarına tepki gösterdik. İmralı canisinin mektuplarını okuttular. Barzani'nin başından konfetileri temizlettiler. Fakat hiçbir şey elde edemediler dahası milli onurlarından oldular.
- "PKK silah bırakıyor, silahlar susuyor" dediler. Tam tersine PKK iyice silahlandı, silahlar ateş aldı, şiddet ve vahşet hakim oldu. Huzurun geldiğini söylediler, barış gülleri açtı dediler, nehirlerde serinlemekten bahsettiler fakat gelen huzur değil hüsrandı, çiçeklenen gül değil nifak tohumlarıydı. Doğu ve Güneydoğudan çocuklar dağa kaldırıldı, bunların hepsi baştan ayağa silahlandırıldı, kin ve nefret kampına alındı.
- Akiller rüşvet ve yolsuzluk olaylar patlak verdiğinde parlak akılları neredeydi? Kobani bahanesiyle Türkiye'nin her yanı yakılırken bunlar hangi villada, hangi boğaz manzaralı masada atıp tutuyorlardı? İmralı canisine özel bir muhabbet beslenen PKK için ellerini taşın altına koyan bu akiller, hayatlarında bir kez olsun şehitler için gözyaşı dökmüş müdür? Sayıları gittikçe azalan bu adamlar akıllıdır da 73 milyon mu akılsızdır? Allah için söyleyin milletimiz ne yapsın? Hain bir değil ki bağlasın, felaket bir değil ki ağlasın. Eğer çok akılları varsa kendilerine saklamalıdır."