Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, ''2008 yılında fitili ateşlenen
ekonomik krizin hükümetin tembelliğini, kifayetsizliğini ve savurganlığını
tescil ettiğini, milleti büyük bir işsizlik ve
yoksulluk vurgunuyla muhatap kıldığını'' öne sürdü.
Ekonomik eşitsizliğe ve gelir dağılımındaki kötülüğe
itiraz edenlerin, Atlantik'in her iki yakasında da yönetimleri tehdit etmeye başladığına dikkati çeken Bahçeli, ''AKP hükümetinin sıklıkla müracaat ettiği 'bu kriz bizim krizimiz değil' sözlerinin bir esprisi ve manası da bulunmamaktadır. AKP hükümeti, dokuz yıldır ekonomide taş üstüne taş koymamış ve geçmişin mirasını hoyratça tüketmiştir. Krizin teğet geçeceği iddia edildikçe, vatandaşımız can evinden vurulmuş ve perişanlık diz boyu artmıştır'' diye konuştu.
Türkiye'nin ekonomide, sürekli açık veren, iki yakası bir araya gelmeyen bir
ülke görünümünden de kurtulamadığını savunan Bahçeli, cari açıkla somutlaşan bu manzaranın ekonomiyi çıkmaza sürüklediğini öne sürdü.
Orta Vadeli Ekonomik Programın açıklandığını hatırlatan Bahçeli, şöyle devam etti:
''Malumlarınız olacağı üzere, ekonomik aktivitelerin iyi ve dengeli olduğu dönemlerde en başta
vergi gelirlerinde gözle görülür bir istikrar ve artış yaşanmaktadır. Herşeyden önce bizim anlayamadığımız husus, gelecek yıl
büyüme yavaşlayarak yüzde 4'lük bir seviyeye gerileyecekken, merkezi
bütçe gelirlerinin büyümesi nasıl ve hangi yolla yüzde 13.4;lük bir artış gösterecektir? Bu çelişki ve garabet ne yazık ki programı baştan tartışmalı yapmıştır.
Ekonomideki büyüme trendi zaafa uğrarken, gelirlerin artacağını düşünmek ya bir cehalet ya da milletimizin tıpkı bugün olduğu gibi yeni zamlarla perişan olacağı anlamı taşımaktadır. Bununla birlikte millet varlıklarının
haraç mezat satılacağının ve elde avuçta ne varsa peşkeş çekileceğinin habercisidir.
Meselenin bir başka manidar tarafı ise
işsizlik oranları etrafında belirmiştir. Programa göre,
işsizlik oranının 2011 yılı sonunda yüzde 10.5, 2012 yılı sonunda da yüzde 10,4 olacağı ifade edilmiştir. Peki,
büyüme oranı gerilerken, işsizlik oranı nasıl ve bizim bilmediğimiz hangi değerli
politika uygulamalarıyla düşecektir?''
''Zam derslerine iyi çalışmışlar''
Bahçeli, tırmanma eğilimde olan enflasyonun hangi enstrümanlar yardımıyla düşürüleceği konusunun da net ve belirgin olmadığını savundu.
''AKP'nin eseri ve çapsızlığının sonucu olan cari açığın vahim gelişmelerin habercisi niteliğinde'' olduğunu ileri süren Bahçeli, ''
Cari açık, pandoranın kutusunu açmış ve ekonomik felaketin sesini ve çığlığını duyurmuştur'' dedi.
''Zulüm vergilerinin 'güncelleme' olarak tevil edilmesi ise bir saygısızlık ve küstahlık olarak AKP'nin yakasına ilişmiştir'' ifadesini kullanan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Güncellenen hayat pahalılığıdır, eziyettir. Güncellenen zamdan mahrum bırakılan memurumuzun iç çekişidir. Güncellenen teri tezgaha düşen işçimizin çilesidir. Güncellenen ekonomik yıkımdır, afettir. Güncellenen vatandaşlarımızın soluğunu kesmektir, aşını ve işini
gasp etmektir. Anlaşıldığı kadarıyla güncelleme rezaletlerine devam edilecek, her şey ateş pahası olacaktır.
Doğalgaz ve elektrik fiyatlarını da güncelleyen hükümet, milletimizin iyi niyetini ve kendine verdiği
krediyi heba etmekte ve kara yüzünü bir kez daha göstermektedir. Telefondan sigaraya,
alkol ürünlerinden otomobil vergilerine kadar zamlar milletimize yağmur gibi yağmıştır.
Başbakan haklıdır ve zam derslerine iyi çalışmışlardır.
Ev sahibini bastıran yavuz hırsız misali, zamlara yönelik tepkilere hiddetlenen bu zihniyetin, 'sigara içmezsin olur biter', türünden açıklamalara sığınması tam anlamıyla çirkefliktir. O halde milletimiz doğalgazı da elektriği de kullanmasın.
Otomobile de binmesin ve ekmek yerine pasta yesin.''
''Feraset noksanlığının...''
''Başbakan Erdoğan'ın ekonomi merkezli gelişme ve ilerleme hezeyanlarının dur
durak bilmeksizin devam ettiğini'' öne süren ifade eden Bahçeli, ''Başbakan, kötüyü iyi olarak sunma konusunda eşsizdir. Çirkini güzel olarak gösterme konusunda tektir. Krizi fırsat olarak nitelendirme konusunda emsalsizdir'' dedi.
Erdoğan'ın, kamunun sahip olduğu brüt borç stokuyla övündüğünü belirten Bahçeli, ''Başbakan'ın, milletimizin ve özel sektörün borç seviyesindeki dramatik durumunu es geçmesi istediğini görmeyi ve duymayı arzulayan müflis siyasetçiye bariz bir örnektir. Oysaki kredi kartlarından dolayı
mağdur olmuş, bireysel kredilerden dolayı beli bükülmüş insanlarımızın sayısındaki büyük artış hepimizin gözü önündedir'' diye konuştu.
''
Hani her şey yolundaydı? Hani kriz teğet bile geçmeyecekti?'' sorularını yönelten Bahçeli, şöyle konuştu:
''Başbakan'ın gelişmeden muradı ve çıkardığı sonucu bu mudur? Kendisinin deyimiyle; eşeği sağlam kazığa bağlayayım derken, milletimizin elindekine avucundakine göz koymak hangi siyasi başarı ve atılan hangi sağlam adımlarla açıklanabilir? Başbakan'ın bu kontrolsüzlüğünün, feraset noksanlığının ve yenilmişliğinin gerisinde 12 Eylül'de verilen her '
evet' oyu vardır. Bu kaygı verici tabloya rağmen, Başbakan'ın büyüme dinamizminden ve istikrarından bahsetmesi abesle iştigaldir.
Eğer gerçekten Türkiye ekonomisi bu aciz haliyle gıpta edilecek bir durumdaysa, o zaman dünya tamamen çökmüş ve herkes aynen Başbakan görüldüğü gibi krizden dolayı şuurunu kaybetmiştir.''