Bahçeli'den belge yorumu

Millete Komplo Belgesi'nin yankıları sürüyor. Türkiye'yi ayağa kaldıran belge için bir açıklama da MHP lideri Devlet Bahçeli'den geldi.

Bahçeli'den belge yorumu

Milliyetçi Hareket Partisi(MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde hazırlandığı belirtilen demokrasiye ve siyasete müdahale hazırlıkları konusunda adaletin hızla işletilmesini ve hükümetin bir an önce gereğini yapmasını istedi. Bahçeli, 27-28 Ekim 2009 tarihlerinde Merkez Yönetim Kurulu üyeleri, milletvekilleri ve il başkanları ile yapılan özel gündemli toplantılar hakkında değerlendirmelerde bulundu. Bahçeli, 8 Kasım 2009 tarihinde "Sonsuza Kadar 'Var ol' Türkiye" temasıyla 9. Olağan Büyük Kurultayı'nın yapılacağını söyledi. MHP lideri Bahçeli, Türkiye'nin AK Parti hükümetiyle her geçen gün öncekinden daha vahim gelişmelere açık, gerilim, çatışma ve kavga ortamına biraz daha sürüklendiğini ileri sürdü. Son dönemde yaşanan gelişmelerin merkezinde kanlı terör örgütünün siyasallaşmasının bulunduğu bir senaryonun Türkiye'ye dayatılmasının yattığını ifade eden Bahçeli, bunda son aşamaya gelindiğinin işaretlerinin görülmeye başlandığını savundu. "Etnik bölücülüğün hukuki zemin kazanması için tepkilerin azaltılması ve uygun altyapının hazırlanması çalışmaları, sözde dağdan indirme ve barışı sağlama adı altında artık iyice netleşmeye başlamıştır." diyen Bahçeli, şöyle devam etti: "Türkiye üzerinde sahnelenmek istenen bu oyunun nihai hedefi, tek millet ve tek devlet esasına dayanan Türkiye Cumhuriyeti'nin milli birlik, bölünmez bütünlük ve milli egemenlik anlayışının yeniden tanımlanması ve çok kimlikli, çok milletli parçalı bir devlet yapısının kabul edilmesidir. AKP zihniyetinin geride kalan yedi uzun yıldaki uygulamaları ve söylemleri, devletimizi ve milletimizi Cumhuriyet tarihinin en büyük problemleri ile karşı karşıya bırakmıştır. Yanlış kurguladığı siyasetin batağına sürüklenen hükümetin bugün hiçbir milli meselede direnme ve dayanma imkânı kalmamıştır." Türkiye'nin, özellikle son aylar içinde tarihinde yaşamadığı bir teslimiyet ve zafiyet gösterdiğini iddia eden Bahçeli, "İmralı canisi ile kol kola giren Başbakan'ın Türkiye'nin milli birliğinin temellerine ilk darbeyi Habur'da vurduğunu" ileri sürdü. PKK kontrolündeki Mahmur kampından ve terör örgütünün Kandil kadrosundan 34 kişinin Türkiye'ye gelmesi ve sonrası yaşanan gelişmelerin Türk milletini derinden sarstığını dile getiren Bahçeli, "Başta Başbakan, ilgili bakanlar ve buna alet olan her kademedeki bütün görevliler olmak üzere bu hain senaryoda sorumluluğu olan herkes, Türkiye bir hukuk devletiyse zamanı geldiğinde mutlaka hesap vereceklerdir. Bu süreçte yaşananların siyasi, ahlaki ve hukuki sakatlıkları konusunda özellikle şu hususların kayda geçirilmesi, Türk adaleti önünde görülecek hesabın çerçevesini belirlemek bakımından önem taşımaktadır. İhanet kafilesinin Türkiye'ye gelişi sırasında bölgede devlet otoritesi felce uğramış, yerini kin, nefret ve husumet gösterileriyle devlete meydan okuyan terör örgütü ve maşalarına bırakmıştır." diye konuştu. "HUKUK TERÖRİSTE GÖRE ŞEKİL DEĞİŞTİRDİ" Hukukun teröriste göre şekil değiştirdiği, mahallinde portatif mahkemelerin kurulduğu, teröristin kahraman gibi karşılandığı görüntülerin millette haklı infial uyandırdığını savunan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sınırdan giriş yaparken, üzerlerinde taşıdıkları örgüt paçavralarıyla, barış gönüllüsü olarak takdim edilen ve hükümet nezdinde de öyle kabul gördüğü anlaşılan eli kanlı canilere yapılan hükümet teşrifatı milletimizde kapanmayacak yaralar açmıştır. Her bedeli ödemeye hazır olduğunu söyleyen Başbakan, son tepkiler üzerine geri adım atmış, yeni yığınaklara hazırlık yapmak için açılım denen yıkım sürecine mola vermek durumunda kalmıştır. AKP zihniyetinin 'PKK açılımı' kapsamındaki teslim törenlerinin milletimizdeki infialini durdurmak için yürüttüğü kafa karıştırıcı oyunları ve yıllardır kullanmaya çalıştığı karartma ve sıyrılma senaryolarını da artık öğrenmiştir. Bu açıdan, demokrasiye yönelik tehditleri hukuken sonuçlandırmayan, üzerine gitmeyen, sorumluları ortaya çıkarmaktan ısrarla kaçınan AKP zihniyetinin, siyasete dışarıdan müdahale arayışlarını sakladığı sandıktan çıkarıp yeniden ısıtması gündem değiştirme vasıtası olarak görülmelidir. Eğer Başbakan, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde olduğu iddia edilen demokrasiye ve siyasete müdahale hazırlıkları konusunda düşüncelerinde samimi ise konunun vahametine ve ciddiyetine bağlı olarak adalet hızla işletilmeli ve hükümet bir an önce gereğini yapmalıdır. Siyasetin alternatifi mutlaka siyaset olmalı, kendinde güç ve akıl vehmedenlerin demokrasi dışı arayışları, kirli oyunları ve dayatmaları acilen soruşturulmalı ve sonuçlandırılmalıdır. Adaletin tecellisine ve kararlarına herkes katlanmalı, hangi seviyede ve kim olursa olsun sorumlularına hadleri bildirilerek, bütün gerçeklerin bir an önce ortaya çıkması sağlanmalıdır. Ve bütün bunlar tamamen hukuk içinde kalınarak çözülürken, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yıpratılmasından, karalanmasından ısrarla kaçınılmalı, bu temel milli kurumun kahramanca yürüttüğü vatan görevi sekteye uğratılmamalıdır. Türkiye geçtiğimiz asırlardan beri siyasetin ve demokrasinin sırtında kambur olan bu ilkel anlayıştan mutlaka kurtulmalıdır. AKP zihniyeti de bir an önce soruşturmaları sonuçlandıracak tedbirleri almalı ve konu sıkıştığı yerde devreye sokacak bir oyalama ve göz boyama vasıtası olmaktan çıkartılmalıdır. Bu konuda partimiz ihtiyaç duyulacak bütün desteği vermeye hazır ve kararlıdır." BAHÇELİ, 10 MADDELİK KARARLAR LİSTESİNİ AÇIKLADI Bahçeli, toplantılar sonucunda; Merkez Yönetim Kurulu üyeleri, milletvekilleri ve il başkanlarının görüş birliğine vardıkları ve üzerinde mutabakat sağladıkları kararları ise şöyle sıraladı: "1. Cumhuriyetimizin 86. yılını kutlamaya hazırlandığımız bugünlerde, kurucu ilkelerimiz ve temel değerlerimiz işbaşındaki hükümet tarafından tehlikelere maruz bırakılmıştır. 2. İç ve dış gelişmeler milletimizin huzuru, refahı ve birliği yönünde ciddi tehlikelerin yaklaşmakta olduğunu işaret etmektedir. Karşımızdaki en büyük tehlike bin yıldır milli kültürün etrafında oluşturduğumuz kardeşlik hukukunun ve milli kimliğin çözülmesidir. Bu tehlike milli devletin ve üniter yapının ortadan kalkmasına neden olacak yıkılma dinamiklerini içinde taşımaktadır. 3. Hükümetin "PKK açılımı" tam bir teslimiyete dönüşmüş ve Başbakan Erdoğan'ın gerçek yüzü kamuoyu tarafından görülmüştür. Sürecin sonunda yaşanan gerçekler, partimizin milli kimlik ve kardeşlik için verdiği mücadelenin haklılığını ve doğruluğunu ortaya çıkarmıştır. 4. Hükümetin çatışmacı, dışlayıcı ve kutuplaştırıcı siyaset anlayışı toplumda öfkeye ve umutsuzluğa neden olmaktadır. Türkiye'mizin yaşadığı ağır buhranın sorumlusu AKP hükümetleridir. 5. Türkiye'nin hiçbir meselesi bu ağır tabloya rağmen çözülemez değildir. Her sorunun çaresi ve çıkış yolu vardır. Ancak, ülkemizin önünün açılması, AKP zihniyetinin teslimiyetçi anlayışından ve kadrolarından milletimizin bir an önce kurtulmasına bağlıdır. 6. Önümüzdeki süreç milletimizin bütün göz boyama ve kafa karıştırma çabalarına rağmen gerçekleri görmeye başladığını işaret etmektedir. Bu umut verici uyanış, milletimizi içine düştüğü kısır döngüden kurtarmaya talip, huzura ve refaha kavuşturmayı sağlayacak olan Milliyetçi Harekete ve kadrolarına olan teveccühü artırmaktadır. 7. Partimiz yeni dönemde milletimizin geleceği açısından tarihin kendisine yüklediği sorumluluğun farkında ve şuurundadır. Türkiye'nin ve insanlığın bütün meselelerine ilişkin görüşü, yorumu ve değerlendirmesi vardır ve çözüm için hazırdır. 8. Milliyetçi Hareket, ülkemizin dağılma ve çözülme sürecine sürüklenmesine asla izin vermeyecektir. Türkiye'nin bir avuç işbirlikçinin elinde ufalanıp yok olmasına göz yummayacaktır. Dayatmalara, istismara ve işbirlikçiliğine boyun eğmeyecek, yolsuzluğu ve yoksulluğu bir kader olarak kabul etmeyecektir. Ağır tahriklerle çözülme belirtileri gösteren kardeşliği onaracak, Türkiye'nin milli kimlik etrafında toplanılmasını sağlayacaktır. Milli değerler etrafında kenetlenmeye davet edecek, ayrışmayacağımızı ve ayrılmayacağımızı, dosta ve düşmana gösterecektir. Daha müreffeh, daha huzurlu, daha onurlu ve daha kudretli bir Türkiye'nin kapılarını açacaktır. Ve Türkiye Cumhuriyeti, ebedi vatanında milli varlığını ve birliğini sonsuza kadar koruyacaktır. 9. Milliyetçi Hareket, bu kutlu değerleri ve kutsal emanetleri muhafaza etmeye yeminlidir. Her yönetim kademesindeki mensupları arasında bu ilke ve hedeflere ulaşılması konusunda tam bir uzlaşma ve kararlılık vardır. Partimiz, üzerine düşen görevleri, milletimizin esenliği için kendisinden beklenen duruşu ve tepkileri bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yapacak inanca ve ülkülere sahiptir. İnancımız odur ki, Cenab-ı Allah, Türkiye'yi ve Büyük Türk Milletini karşılıksız seven ve bu uğurda her çileye ve güçlüğe katlanmaya hazır olan Milliyetçi Hareketi iktidar yolunda mutlaka muzaffer kılacaktır. 10. Önümüzdeki 9. Olağan Kongre süreci, bu gerçeklere vakıf, yeni dönemin ağır gündemini taşıyacak, çözüm bekleyen sorunların farkında, önce ülkem ve milletim, sonra partim ve sonra ben diyen Türkiye sevdalıları arasından yapılacak seçimin milletimize müjdesidir." (CİHAN)
<< Önceki Haber Bahçeli'den belge yorumu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER