''Demokratik
açılım'' çalışmalarıyla ilgili değerlendirmede bulunan Bağış, son günlerde
Türkiye'de televizyon ve gazetelerde sürekli demokratik açılım konusunun gündeme getirildiğine dikkati çekerek, partisinin en önemli düsturunun insanı yüceltmek olduğunu, insan yücelirs
e devletin de yüceleceğini söyledi.
Bağış, sorunların kardeşlik, birlik, beraberlik standartları içinde çözülmesi gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
''Bu açılım sayesinde artık
terör belası bitecek. İnsanlar arasındaki kamplaşmalar sona erecek. Akan kanın durması için yapılan mücadeleye kimileri 'hainlik' dedi. 'Onları
Allah ıslah etsin' diyorum. Bu
ülkede üniter yapımızı koruyarak, barış adına, kardeşlik adına doğru bildiklerimizi yapmaya devam edeceğiz. Türkiye'nin kronikleşen sorunlarını nasıl çözdüysek bu sorunu da hep birlikte çözeceğiz. Her birinizin duasına ve katkısına ihtiyacımız var.''
Bağış, hukuk kuralları içerisinde Türkiye'deki tüm
legal kuruluşlarla, siyasi partilerle, odalarla, düşünce kuruluşlarıyla el ele vererek, demokratik açılım üzerinde çalışıldığını, bunun, Türkiye'nin huzuru, barışı için çok önemli bir süreç olduğunu kaydetti.
Bu çerçevede hiç kimsenin kendi düşüncelerini yönlendirme hakkı olmadığını vurgulayan Bağış, ''Türkiye'de artık hepimizin kardeş olduğumuzu, hepimizin ortak yarınlarda daha çağdaş bir ülkede, yüksek standartlarda yaşayabilmenin ortak hakkı olduğu inancıyla bu sorunların üstesinden gelebileceğimizi
ümit ediyorum. Türkiye'deki herkesi bu sürece katkıda bulunmaya davet ediyorum'' diye konuştu.
-''DEMOKRATİKLEŞME ADINA ÖNEMLİ GELİŞMELER''-
Kendisini farklı dillerle, farklı dinlerle, farklı fikirlerle ifade etmeye çalışan vatandaşların çeşitli zamanlarda yaşadıkları sıkıntıların yeni sıkıntılar olmadığını söyleyen Bağış, son 8 yılda
demokratikleşme adına, kalkınmanın artması adına çok önemli gelişmeler yaşandığını anlattı.
Bağış,
AK Parti'nin 2002 seçimlerinde Türkiye genelinde yüzde 35, Güney
doğu Anadolu Bölgesi'nde yüzde 25, 2007 seçimlerinde ise Türkiye genelinde yüzde 47,
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde de yüzde 60'a yakın oy aldığını hatırlattı. Burada asıl başarının,
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde, çoğunluğunu
Kürt vatandaşların oluşturduğu bölgede yüzde 25'ten yüzde 58'lere kadar çıkan oy olduğunu ifade eden Bağış, bunun, vatandaşın artık devletiyle olan sorunlarını yavaş yavaş geride bıraktığının göstergesi olduğunu aktardı.
Bağış, vatandaşın artık kendi derdiyle dertlenen bir devlet olduğunu görmeye başladığını, etnik kimliğini istismar edenlere değil, köyüne yol götüren, su götüren, çocuğunun eğitim ihtiyacını giderenlere,
hastane inşa edenlere kıymet verdiğini söyledi.
Türkiye'nin bugün dünyanın 17'nci,
Avrupa'nın da 6'ncı en büyük ekonomisi olduğunu hatırlatan Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bugün dünya ekonomisini yönlendiren bir ülke olarak kendi içimizdeki birtakım hassasiyetleri, sorunlarımızı çözmeye çalışırken, bunu başka bir ülke veya bir birlik istiyor diye değil, kendi vatandaşımızın daha mutlu
yaşam hakkını teslim edebilmek, ülkemizin standartlarını yükseltebilmek ve ülkemiz içerisindeki huzuru artırabilmek için, artık ülkemizde kan dökülmemesi için, annelerin ağlamaması için, Sayın
Başbakanımızın da çok net bir şekilde dile getirdiği gibi, kendi iç barışımız için atmamız gereken adımları atıyoruz. Çünkü gidebileceğimiz başka Türkiye yok.''
-AB SÜRECİ-
Türkiye'nin artık AB'de sadece bir
aday ülke olmadığını, müzakerelerini sürdürdüğünü, aynı zamanda
İslam Konferansı Örgütü'nün Genel Sekreterliğini yürüttüğünü belirten Bağış, Türkiye'nin BM
Güvenlik Konseyi üyeliğini 47 yıl aradan sonra, oy kullanan 192 ülkeden 151'inin oyuyla elde ettiğini, Medeniyetler İttifakı Projesi'ne de eş
başkanlık yaptığını söyledi.
Bağış, Türkiye'de bugün kişi başına düşen gelirin 2002'deki gibi 3 bin 300 dolar değil, 10 bin doların üzerinde olduğunu, Türkiye'nin dış ticaretinin de neredeyse yüzde 400 arttığını aktardı.
Türkiye'nin AB ile olan ilişkilerinin 1959 yılında, Adnan Menderes'in ilk başvurusuyla başladığını ifade eden Bağış, bu başvurudan 45 yıl sonra, 2004'ün
Aralık ayında Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Brüksel'de masaya yumruğunu vurmasıyla 17 Aralık'ta müzakere tarihinin alındığını, 2005'te de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün
Dışişleri Bakanı sıfatıyla gidip müzakereleri başlattığını anlattı.
AK Parti iktidarı öncesinde, Türkiye'nin Avrupa ile entegrasyonu konusunda hükümetlerin yanlış tutumları ve darbeler nedeniyle AB sürecinde sıkıntılar yaşandığını ifade eden Bağış, ''Önemli aşamalar kaydedildi. Hükümetimiz kararlılıkla bu yolda adımlar atıyor'' dedi.
AB'ye uyum kapsamında, milletin devletiyle kucaklaşmasını sağlamaya yönelik girişimleri yaşama geçirdiklerini ve yasalarda düzenlemeler yapıldığını vurgulayan Bağış, ''Ülkemiz,
Kürtçe yayın yapan televizyon kanalını halkın hizmetine açtı. AB ülkelerinin de imzaladığı protokollere
katılım sağlandı. İlk kez 1 Mayıs'ı sancısız geçirdik. Nazım Hikmet'in Türk vatandaşlığına iadesi sağlandı. Kısacası vergilendirme mevzuatından demokratikleşmeye kadar birçok
kanun çıkartıldı'' diye konuştu.
-''TÜM TÜRKİYE'NİN ORTAK HEYECANI''-
Bağış, Türkiye'ye gelen
yabancı sermaye ve kişi başına düşen gelirin artmasında AB sürecinin payı olduğunu vurgulayarak, AB'nin sadece AK Parti'nin değil tüm Türkiye'nin ortak heyecanı olduğunu kaydetti.
Bundan sonra da AB sürecinde reformlara devam edeceklerini, Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak için çalışacaklarını belirten Bağış, Türkiye'nin standardının AB'nin altında kalmasına müsaade etmeyeceklerini söyledi.
Türkiye'nin Avrupa yolunda tüm dirençlere karşın ilerlediğini ifade eden Bağış, ''Her zamankinden daha Avrupalıyız, ama Avrupalı olduğumuz kadar Asyalıyız. Hem bir
Balkan ülkesiyiz, hem bir
Orta Doğu ülkesiyiz, hem bir
Akdeniz ülkesiyiz, hem
Kafkas hem de
Karadeniz ülkesiyiz'' dedi.
Bağış, her okula bilgisayar kazandırdıklarını,
ders kitaplarının ücretsiz dağıtıldığını, 1 Mayıs'ın da yine AK Parti tarafından
tatil ilan edildiğini, bunun AB standartlarına uyum açısından büyük anlam ifade ettiğini kaydetti.
-''İNSAN SEVGİSİ''-
AK Parti olarak elde ettikleri başarının sırrı incelendiğinde ''insan sevgisi'' sonucuna ulaşılacağını ifade eden Bağış, şunları kaydetti:
''Bizler Türkiye'nin AB yolunu açarken, Türk insanının hak ettiği standartlara kavuşması için uğraşırken, insanımıza olan sevgiden dolayı yapıyoruz. Yoksa biz yaptığımız hiçbir
reformu Avrupalılar mutlu olsun diye yapmıyoruz. Bizim insanımız mutlu olsun diye, bizim insanımız daha çağdaş standartlarda yaşasın diye, daha fazla demokrasiye sahip olsun,
ifade özgürlüğü daha güçlü olsun,
insan hakları daha yerinde olsun diye yapıyoruz.''
Bağış, Başbakan Erdoğan'ın, dünyada birbirleriyle konuşmayan küs liderleri bir araya getirirken, savaşmaya ramak kalmış ülkeleri birbirleriyle barıştırırken,
Afganistan ile Pakistan'ı bir araya getirirken,
İsrail ile
Suriye,
Rusya ile
Gürcistan arasında ara buluculuk yaparken, Medeniyetler İttifakı projesinin eş başkanlığını yürütürken, BM
Güvenlik Konseyi üyeliğine Türkiye'yi taşıyarak orada dünyanın sorunlarını çözerken hep ''insan sevgisi'' olgusundan yola çıktığını söyledi.
-NABUCCO PROJESİ-
Nabucco projesinin Türkiye açısından önemli bir gelişme olduğuna dikkati çeken Bağış, Nabucco'nun, Türkiye'nin AB'nin sorunlarına çözüm getiren bir ülke olduğunu ortaya koyan örneklerden biri olduğunu, Avrupa'nın başta gelen sorunlarından biri olan enerji krizinin aşılmasında projenin önemli bir adımı teşkil ettiğini kaydetti.
Bağış, Nabucco'nun sadece bir
boru hattı projesi olmadığını, bir istikrar, barış projesi olduğunu, 5 bin kilometrelik
boru hattının 3 bin kilometresinin Türkiye'den geçtiğine dikkati çekti.
AA