BDP'nin desteklediği
Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Şerafettin Elçi,
YSK'nın Hatip
Dicle kararı ile ilgili olarak, '
Parlamento ve
iktidar bu haksızlığı giderme ve demokratik
siyasetin önünü açarak, çözüm olanaklarını geliştirme yolunda somut bir adamı atıncaya kadar parlamentoya gitmeyeceğiz' dedi.
BDP Genel Başkan Yardımcısı Filiz Koçali ile
Ahmet Türk,
Altan Tan,
Aysel Tuğluk,
Sırrı Süreyya Önder ve Hasip Kaplan'ın da arasında bulunduğu, BDP'nin desteklediği 28 bağımsız milletvekili,
Hatip Dicle'nin milletvekilliğinin düşürülmesi kararını görüşmek üzere Kayapınar Belediyesi
Kültür Merkezi'nde toplantı yaptı.
Toplantının ardından alınan kararı okuyan Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Şerafettin Elçi, Emek, Demokrasi ve Özgürlük Blokunun 'Halkların barış içinde ve özgürce bir arada yaşaması amacıyla yan yana geldiği günden beri bir çok operasyonun hedefi haline geldiğini' söyledi.
YSK vetosu ile başlayan sürecin, 'keyfi tutuklama,
gözaltı, askeri ve siyasi operasyonlarla hiç durmadan devam ettiğini' savunan Elçi, şöyle konuştu:
'Bu engellemeler ve barış sürecinin önünü tıkama operasyonlarının son halkası Diyarbakır milletvekili sayın Hatip Dicle'nin yasal hakkının yetkisiz bir kurum tarafından
gasp edilmesi ile sonuçlanmıştır. Dün bu tarz operasyonlardan
mağdur iddia edenler, bugün bu operasyonun bizzat mimarlığını üstlenmiş durumdadırlar. Halklarımıza barış ve
özgürlük sözü vermiş olan blokumuzun bu şartlar altında benzeri operasyonları sürekli muhatap olacağı anlaşılmıştır.
Parlamento ve iktidar bu haksızlığı giderme ve demokratik siyasetin önünü açarak, çözüm olanaklarını geliştirme yolunda somut bir adamı atıncaya kadar parlamentoya gitmeyeceğiz. AKP yönetimi, çalınmış milletvekililiğini hakkı olana derhal iade etmelidir. Tüm
demokrasi güçlerini barış ve özgürlük sürecini baltalayan bu operasyona karşı demokrasiden yana tavır almaya taraf olmaya ediyoruz.'
Karara
AK Parti'den ilk tepki
Devlet Bakanı Faruk Çelik, BDP'nin desteklediği bağımsız milletvekillerinin Meclis'e girmeme kararına ilişkin, ''Bu olayları devletin kurumları arasında siyasette çatışmaya dönüştürmek bir gaflettir'' dedi.
Seçimden önce YSK'nın karar vermesi durumunda tartışmaların bu boyutta ulaşmayacağını ifade eden Çelik, ''Ve bugün böyle bir gerilim tablosu ile karşı karşıya kalmış olduk. Benim burada ifade edebileceğim Yargıtay'ın onamasının ardından kendisine iletilen dosyanın bir an önce karara bağlanması konusundaki YSK'nın kararı çok önem arz ediyor'' diye konuştu.
Hatip Dicle hakkında verilen kararın AK Parti ile ilişkilendirilmesine yönelik iddialara da tepki gösteren Çelik, şöyle konuştu:
''AK Parti kaosları, kronik sorunları çözmeye
aday ve bunlarla ilgili çok ciddi mücadeleler veren, mesafe alan siyasi bir partidir. İktidar sorumluluğu içerisinde çalışmalarını sürdürüyor. 73 milyona karşı sorumluluğun bilincinde hareket eden bir parti. Milletimiz bunun farkında ve yüzde 50'lerde bir desteği her defasında veriyor. Bunları görmezden gelmekten, bu olayları devletin kurumları arasında, siyasette çatışmaya dönüştürmek bir gaflet, yani daha da ileri gitmek istemiyorum ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür diye düşünüyorum. YSK'nın bizim de aleyhimize verdiği kararlar var. YSK'nın verdiği kararlar kesindir ve verilen bu kararlarla ilgili siyasi partinin, iktidarın dahli olmuş mu ki bu 9 yıllık süre içerisinde şimdi böyle bir şey olsun. Bunlar
ucuz yaklaşımlardır. Kabul etmek kesinlikle mümkün değil.''
-''KARARLARA HERKES SAYGI DUYMAK DURUMUNDADIR''-
Gerek ''
Ergenekon'' gerekse Hatip Dicle gibi ''KCK'' davasından
tutuklu bulunan milletvekilleri hakkındaki sürece işaret eden Çelik, şöyle devam etti:
''Yani bu konuda olayı hukuk dışılığa taşımaktansa, herkesin hukuk çerçevesinde kalarak konuşması gerektiği inancındayım ve bunlar hakkında karşılıklı konuşarak çözüm yolu söz konusu ise siyasetin üzerine düşen görev varsa siyaset, hukuk çerçevesinde, hukukun yapması gereken varsa hukuk kurumlarımız gerekli değerlendirmeyi yapıyor, çözülür. Bunlar hukuk devletinde tansiyonu yükseltmeye, sosyal hadiselere bu konuları gebe kılmaya dönük olaylar değildir. Hukuk devletinde verilen bu anlamdaki kararlara herkes saygı duymak durumundadır. Çünkü verilen karaların keyfi bir karar olmasını düşünebilir misiniz, böyle bir şey olabilir mi?''
Verilen kararların hukuk içerisinde, mevcut mevzuat çerçevesinde olduğunu dile getiren Devlet Bakanı Faruk Çelik, ''Yapılması gereken bu konudaki itirazları
yerli yerinde yapmak ve parlamentonun bir çözümü varsa bunlar konuşularak olur. Bunlar olayı ortamı gerginleştirerek, hukuk dışı mücadelelerle olacak olaylar değildir yani'' görüşünü aktardı.