BDP'nin
referandumu boykot edeceğini açıklaması, tepkileri de beraberinde getirdi. Bölgede etkin olan diğer siyasî partiler, reform paketini
darbe anayasasından kurtulmak için büyük bir fırsat olarak görüyor.
Kürt kökenli siyasetçilere göre, BDP
halka güvenemediği için böyle bir yola başvuruyor. Referandumun güvenliğinin sağlanması halinde
Kürtler, 12
Eylül'de sandığa giderek pakete '
evet' diyecek.
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP)
Anayasa Mahkemesi'nin kararından sonra referanduma karşı
kampanya başlattı. Parti sözcülerinin referandumu boykot edeceklerini açıklamasına en sert tepki ise yine bölgede etkin olan diğer siyasî partilerden geldi. Kürt Demokratlar Hareketi Sözcüsü Ahmet Acar, BDP'nin tavrının
demokratikleşme talebiyle taban tabana çeliştiğini söylüyor. Acar, anti-demokratik uygulamalardan yıllarca canı yanan Kürtlerin
Ergenekon'la aynı safta yer almasının kendi haklılıklarının inkarı olacağını ifade ediyor.
PKK ve BDP'nin halkın iradesine ipotek koyma ihtimaline dikkat çeken Acar, hükümete de 'referandumun güvenliği sağlansın' çağrısında bulunuyor.
Katılımcı Demokrasi Partisi (
KADEP) Genel Başkanı Şerafettin Elçi ise BDP'nin boykota başvurmasının sebebini 'Halka güvenemiyorlar.' cümlesiyle açıklıyor. "Bu partinin etkisinde kaldığı bazı güçler var. Bu güçler böyle istediği için öyle hareket ediyorlar. Çünkü bazı güçleri aşamıyorlar. Mecburdurlar öyle hareket etmeye." diyen Elçi'ye göre, Kürtler baskılara rağmen anayasa değişikliğine
sandıkta 'evet' diyecek.
HAK-PAR Genel Başkanı
Bayram Bozyel,
12 Eylül'de paketin kabul edilmesi için bütün güçleriyle çalışacaklarını vurguluyor. BDP'yi, Kürtlerin taleplerinin dışında farklı bir tutum içinde olmakla eleştiriyor. Bu tavrın Ergenekon'un işine yaradığının altını çizen Bozyel, "BDP, statükonun bu ortamı stabilize etme yönündeki çabalarına zemin sunuyor. İzlediği tutumla
demokrasi güçlerine değil, demokrasi karşıtı güçlerin ekmeğine yağ sürüyor." diyor.
Kürtlerin Ergenekoncularla aynı safta yer alması, kendilerini inkârdır
12 Eylül'de yapılacak referandum Kürtler ve
ülkücü camiada farklı algıların oluşmasına neden oldu. Ayrı kutuplarda yer alması beklenen MHP ve BDP,
yönetim bazında aynı düzlemde buluştu. Her iki taraftaki tabanda ise kırılmalar yaşanıyor. Kürt kesiminde KADEP ve HAKPAR gibi partiler ile çok sayıda
sivil toplum örgütü "evet" cephesinde yer alıyor. Referandumu boykot edeceğini açıklayan BDP ise bu tutumunu kendi tabanına anlatmakta güçlük çekiyor. Kürt Demokratlar Hareketi Sözcüsü Ahmet Acar'a göre PKK ve BDP'nin referandumu boykot kararı alması, onların demokratikleşme talep ve iddialarıyla taban tabana çelişki arz ediyor. Acar, "Bunu kendi tabanlarına anlatmakta yaşayacakları muhakkak olan sıkıntıyı, çatışmaları daha da yoğunlaştırarak azaltmaya ve geçiştirmeye çalışacaklar." değerlendirmesinde bulunuyor.
Ahmet Acar'a göre Kürtlerin genel tutumu demokrasinin güçlendirilmesinden yana. Kürtlerin Ergenekoncularla aynı safta yer almasının kendi haklılıklarının inkarı olacağını savunuyor. Acar, şöyle devam ediyor: "Kürtler, ülkede antidemokratik uygulamalardan canı yananların başında gelir. Dolayısıyla ülkeyi demokratikleştirme ihtimali taşıyan her ihtimalin öncelikli
destekçisi Kürtler olmalıdır. Kürtler,
AK Parti'nin program ve icraatlarında kendi taleplerini gördükleri için son dönemlerde kimseye vermedikleri ölçüde destek verdiler. Kürtlerin AK Parti'ye verdileri destek,
anayasa paketi konusunda da sürecektir. PKK ve BDP'nin halkın iradesine ipotek koyma ihtimallerini önlemek için referandumun güvenliğinin sağlanması gerekir."
Kürtlerin daha fazla demokrasi demek olan anayasa değişikliği paketi referandumunda ''evet'' oyu kullanarak,
kaos ve istikrarsızlık arzulayan odaklara bir
ders vermesi gerektiğini kaydeden Acar, "Referandumda oylanacak olan sadece değişiklik paketi değil,
Türkiye'nin geleceğidir. Biriken sorunların çözülmesi veya sorunlarla birlikte
yaşamanın
tercih edilmesidir. Bütün Türkiye ile beraber Kürtlerin de kim ne derse desin çözüm yönünde oy kullanması gerekir." ifadelerini kullanıyor.
Kürt sorununun, PKK'ya ve onun çözümsüzlük stratejisine terk edilmeyecek kadar önemli ve hayati bir mesele olduğunu dile getiren Acar, Kürt halkı ve onun makul temsilcilerinin bu sürece dahil olmak zorunda olduklarının altını çiziyor. Ahmet Acar'ın şu sözleri dikkat
çekici: "PKK ve ilgili örgütlenmelerin sesinin gür çıkması onların Kürtler içindeki anlamının büyüklüğü değildir. Tersine Kürtlerin sesinin böyle duyulmasını isteyen odakların himmeti sayesindedir. PKK'nın dışında yer alan ve Kürtlerin ezici çoğunluğunu oluşturan suskun veya susturulmaya çalışılan kesimde, Kürt sorunu konusunda çözümün gerçekleşebileceğine dair bir
inanç yeşermeye başladı. PKK'nın AK Parti hükümetini zor duruma düşürme amacına odaklanmış olması ve tarihi bir fırsat olan iç barış ve demokratik yaşam ihtimallerini her gün kurşunlaması;
CHP-MHP koalisyonuna
hizmetin ve bunu gerçekleştirme arzusunun en belirgin işleyen enstrümanıdır. Oysa muhtemel bir CHP-MHP koalisyonu, barışa olan inancın ve bu ihtimalin dinamitlenmesidir."
Son aylarda artan şiddetin referanduma kadar daha da tırmandırılmasından endişe ettiğini kaydeden Acar, "PKK'nın şiddeti tırmandırdığı tarihin,
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Kürt sorununun çözümü konusunda ciddi bir iradenin ortaya konulduğu ve Kürt sorununun çözümsüzlüğünün dayatılmasında öncü ve hakim güç olan Ergenekon yapısının çözülmeye başladığı döneme denk gelmiş olması, tırmandırılan şiddetin ötesinde PKK'nın var oluş gayesini de açıkça ortaya koymaktadır." diyor.
Kürtler, BDP'nin baskısına rağmen sandıkta 'evet' diyecek
BDP'nin, anayasa değişikliği paketi için yapılacak referandumu boykot edeceğini açıklaması, tepkileri de beraberinde getirdi. Katılımcı Demokrasi Partisi (KADEP) Genel Başkanı Şerafettin Elçi, BDP'nin halka güvenmediği için referandumu boykot çağrısına başvurduğunu söyledi. Kürt halkının, 12 Eylül darbesinden ve onun ürünü olan anayasadan çok çektiğini belirten Elçi, "Kürtler, PKK ve BDP'nin baskısına rağmen anayasa değişikliği paketine 'evet' diyecek." dedi.
Şerafettin Elçi, anayasa değişikliği paketinin, '30 yıldır topluma giydirilmiş deli gömleği' olarak nitelendirdiği Anayasa'dan kurtulmak için tarihi bir fırsat olduğunu söyledi. "Bence demokrasiden yana olan her kişinin bu referandumda 'evet' oyu kullanması gerekir. Bu, statükocu ve vesayetçi anlayışı temsil edenlere de iyi bir ders olur." diyerek, herkesi sandık başına gitmeye davet etti. KADEP Genel Başkanı, BDP'nin pakete karşı tavrını ise eleştirdi. "Halk, Anayasa'nın değişmesinden yana. BDP'ye oy veren önemli bir kesim bile, bu referandumda 'evet' oyu kullanacak." diyen Elçi, BDP'lilerin boykot çağrısını da buna bağladı. BDP'nin, referandumda sandık başına gidecek Kürtlerin
evet oyu kullanacağını bildiği için önlem aldığını kaydeden KADEP lideri, "BDP, eğer 'ret oyu verin' deseydi toplumu denetleyemeyecekti. Çünkü sandık başına giden Kürtlerin referandumda 'evet oyu' kullanacaklarını çok iyi biliyorlar. Bunu önleyemeyeceklerini anladıkları için boykot çağrısı yapacaklar. Ama sandık başına gidip özgür iradesi ve vicdanının sesini dinleyen Kürtler 'evet' oyu kullanacak." dedi.
BDP'nin tutumu 'Ergenekon'a yarıyor
Hak ve
Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Genel Başkanı
Bayram Bozyel, referanduma 'evet' için çalışacaklarını belirtti. BDP'nin tutumunun Türkiye'nin demokratikleşme çabalarına ve Kürt halkının nihai beklentilerine kesinlikle hizmet etmediğini vurgulayan Bozyel, "Statükonun, bu ortamı stabilize etme yönündeki çabalarına zemin sunuyor. Yani ortamı germe çabası şu anda Ergenekoncu güçlere yarıyor; demokrasi karşıtı güçlerin ekmeğine yağ sürmüş oluyor. Bu yanlış politikalar, önümüzdeki günlerde halkımızdan gerekli karşılığı alır." diye konuştu.
Türkiye'nin ihtiyacının yeni bir anayasa olduğuna dikkat çeken Bayram Bozyel, değişiklik paketiyle ihtiyacın giderilmediğini ancak yeni bir anayasa yapmanın yolunun açıldığını kaydetti. Paketin geçmesini istediklerini vurgulayan HAK-PAR Başkanı, BDP'nin referandum için yaptığı boykot çağrısına ise karşı. Bu tutumun temsil ettiği kitlenin talepleriyle zıt durumda olduğunun altını çizdi. BDP'ye oy veren kitlenin de talebinin gerçek anlamda demokratikleşme, devletin illegal yapılardan kurtulması, Kürt sorununun barışçıl, demokratik yollarla çözüm çabalarına destek olduğunu dile getiren Bozyel, "Ama ne yazık ki bu partinin başındaki siyasi grup, Kürt halkının taleplerinin dışında farklı bir tutum içinde." eleştirisinde bulundu. Bozyel, bu tavrın 'Ergenekoncu güçlere' yaradığını dile getirdi.