Acaba
CHP lideri Deniz
Baykal istifa eder mi? Tahminim şöyle: Yeni
cumhurbaşkanı seçilene kadar etmez.
Niçin mi? Anlatmaya çalışayım...
CHP şu anda bir ' misyon' partisi. Yani onun bir ' görevi' var. Nedir bu görev?
Bürokratik elitin görüşleri ve çıkarlarını
siyaset alanında temsil etmek.
Bu görevi gereği, her türlü aracı kullanarak, Meclis'ten bir kişinin (ki bu aynı zamanda AKP grubundan birisi demektir) Cumhurbaşkanı seçilmesini engellemeye çalışacak.
Bürokratik elit nasıl bir zümre?
Bir örnekle açıklamaya çalışayım:
Nisan ayında
Köşk seçimleri tartışılırken YÖK Başkanı Prof.
Erdoğan Teziç, kendisinin seçtiği, Cumhurbaşkanı Sezer'in de atadığı rektörleri arkasına toplayarak bir
basın toplantısı düzenledi.
Bu toplantıda cumhurbaşkanının nasıl bir kişi olması gerektiğini, " bir siyasi parti lideri edasıyla " anlattı ve " 367 şarttır " dedi.
Eğer Teziç o açıklamayı bir
profesör, bir hukuk uzmanı olarak yapsaydı sorun olmazdı. Fikrine katılmasak dahi, " Onun görüşü böyleymiş " deyip geçerdik.
Halbuki Teziç konuşmasını " YÖK Başkanı " sıfatıyla yaptı. Bu da Meclis'in, yani siyasetin işine müdahale etmekti.
Teziç'in hemen görevden alınması gerekiyordu. Peki Cumhurbaşkanı Sezer bu kararı
imzalar mıydı? Asla!
İşte kritik nokta bu:
Askeri ya da
sivil bir üst düzey bürokrat, siyasetin, Meclis'in, partilerin alanına giren bir meseleye müdahale ederse Köşk ne yapacak?
"Zirvedeki yetkili " olarak, Cumhurbaşkanı o kişiyi görevden alacak mı, almayacak mı?
Bürokratik elitin en büyük korkusu,
Çankaya koltuğuna " o imzayı " atacak bir kişinin oturması.
Bu, " hayati " bir nokta.
Bürokratik elitin maddi ve manevi imtiyazlarının sürmesi buna bağlı.
Dikkatinizi çekmiştir: Önce " eşi türbanlı bir kişi Köşk'e çıkamaz " dediler. Sonra da eşi türbanlı
Abdüllatif Şener'e göz kırptılar.
AKP'nin dört kurucusundan biri olan
Devlet Bakanı ve Baş
bakan Yardımcısı
Abdüllatif Şener, bu sinyali alınca yeniden
aday olmadı.
Bugünlerde bir siyaset gurusu gibi konuşuyor. "Partiler üstü ve ötesi bir kişi" havasında.
Hatırlayın: Bakan Şener, Türk Dil Kurumu'nun kuruluş yıldönümünde Cumhurbaşkanı Sezer'in yanında otururken çevreye nasıl da gururla bakıyor, nasıl da " ölçülü ölçülü " gülümsüyordu.
Bürokratik elitin amacı Abdüllatif Şener'in aday gösterilmesini sağlayarak, AKP grubunu bölmekti: " Bu kişi sizden... Partinizin kurucusu... Bakın, eşi de türbanlı... Daha ne istiyorsunuz, uzatmayın, uzlaşın, gelin oy verin..."
Böyle bir durumda AKP milletvekilleri Şener'e oy verseler bir dert, vermeseler bir dert:
Verirlerse, o zaman bürokratik elitin adayını seçmiş olacaklar. Sezer'in imza atmadığı kritik belgelere, Şener de atmaz... Vermezlerse ve 367 bulunamadığı için tekrar
erken seçime gidilirse, bu kez AKP'nin durumu halka anlatması mümkün olamayacak...
Bu
senaryo gerçekleşir mi?
Bilmiyorum.
Sanmıyorum da: Çünkü oyun ortaya çıktı.
Ancak şurası açık: Bu tip senaryoların uygulanabilmesi için
Deniz Baykal gibi ' tecrübeli', ' katı laikçi', dayatmanın kralını yapıp, " dayatıyorlar " feryadını koparacak bir liderin CHP'nin başında bulunması gerekiyor.
Eğer Baykal şimdi istifa ederse, önümüzdeki
Cumhurbaşkanlığı seçiminde bürokratik elitin çıkarlarını ve taleplerini Meclis'te kim temsil edecek? Kim dile getirecek?
Deniz Baykal evine döndüğü takdirde CHP'de müthiş bir liderlik yarışı başlar... Parti ister istemez enerjisini bu alanda harcayacağı için AKP'ye direnmez. Gevşer. Disiplini bozulur.
Özetle: Deniz Baykal'ın misyonu henüz bitmedi. " Seçimde yenilmedik. Partimizin oyu artmıştır " deyip görevini tamamlamaya çalışacak.
Baykal olmazsa AKP ile MHP'nin uzlaşmasını kim engelleyebilir?
Bakalım tahminim tutacak mı? Baykal şimdi istifa ederse gerçekten çok şaşırırım ama aynı zamanda ilk kez kendisine saygı duyarım.
EMRE AKÖZ/SABAH