Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç, bağımsız milletvekili
Aysel Tuğluk'un açıklamalarına ilişkin olarak, ''Evet görünüyor ki bir pişmanlık içindeler ama sadece bu açıklamanın oradan yapılması değil, esasen '
demokratik özerklik' diye söyledikleri konunun bir bildiriyle kabul edildiğini ifade etmeleri ve bunun bütün dünyaya,
Türkiye'ye ilan edilmiş olması yanlışlıkların en büyüğüdür'' dedi.
Başbakan Yardımcısı Arınç, Balıkesir'in Edremit ilçesine bağlı Güre beldesindeki
Körfez Tatil Sitesi'nde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Arınç, bir gazetecinin, Aysel Tuğluk'un ''
Özerklik ilanını 13 askerin şehit edildiği tarihte açıklamasak daha iyi olurdu'' şeklindeki açıklamalarını hatırlatması üzerine, şunları söyledi:
''Evet görünüyor ki bir pişmanlık içindeler ama sadece bu açıklamanın oradan yapılması değil, esasen 'demokratik özerklik' diye söyledikleri konunun bir bildiriyle kabul edildiğini ifade etmeleri ve bunun bütün dünyaya, Türkiye'ye ilan edilmiş olması yanlışlıkların en büyüğüdür. Çünkü kendi içlerinde de bir 'demokratik özerklik talebi böyle olmaz', ikincisi 'tek taraflı olmaz', üçüncüsü 'biz bu düşüncelerimizi, ifadelerimizi en yasal meşru zemin olan Mecliste söylememiz gerekirken ve karşı taraflarla bu konunun müzakeresini bir kenara koyarak oldu bitti havasında bir açıklama vermemiz yanlış oldu' demektedirler. Dolayısıyla nereden bakarsanız bakınız,
Demokratik Toplum Kongresi diye resmi, yasal hiçbir zemini olmayan bir kuruluşun 'biz demokratik özerklikle ortaya çıkıyoruz' demesi ayrı bir garabettir.
İkincisi, Türkiye'yi büyük ölçüde yaralayan, herkesin içini kanatan 13 askerimizin şehit olmasına, 7'sinin yaralanmasına yol açan ve onları istirahat halindeyken kalleşçe pusu kurularak öldürülmeleri, şehit edilmeleri hepimizin yüreklerini dağlamışken aynı anda, eş zamanlı olarak böyle bir açıklamanın yapılmasının da herhalde çok yanlış olduğunu kendileri de görmüş olmalılar.''
Arınç, şöyle devam etti:
''Bence bu keşkeleri ve pişmanlıkları dile getirmek yerine, 'biz artık madem ki milletvekiliyiz,
halk bizi seçti, bizim için
siyaset yapmamızın, yasama çalışmalarına katılmamızın tek meşru
organ olarak Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin olacağına inanıyoruz, en kısa sürede Meclise gelip ant içeceğiz ve yasama çalışmalarına biz de katılacağız, katkı vereceğiz. Bugüne kadar ki açıklamalarımızın geçersiz olduğunu düşünüyor ve yasal zeminde parlamentoda özgürlüğümüzü, fikir ve ifade özgürlükleri düşüncelerimizi en güzel şekilde ifade edeceğimize karar verdik' şeklinde, belki de Türk
toplumunu, kamuoyunu tatmin edebilecek bir açıklamaya, bir karara ihtiyaçları var. Geçen zaman içerisinde
BDP içerisinde de, toplum içerisinde de bu yanlışlıklar çok daha fazla göze batmaya başladı. Umarım ki yaptıkları hatalardan dönebilecek ve Türkiye'de demokrasinin bütün sorunlara çare olabileceğini kabul edebilecek bir noktaya gelirler.''
-''KİMSE SÖYLEMEDİ''-
Polisin iç güvenlikte
terörle mücadelede daha etkin rol alması konusunu da değerlendiren Arınç, iç güvenlikte kırsal kesimde kara kuvvetleri unsurları ve jandarmanın görevli olduğunu hatırlattı.
Arınç, şehir merkezlerinde görev alanları içerisinde ise polisin güvenlik çalışmalarında etkili çalışma yaptığını vurgulayarak şunları söyledi:
''Tabii son olaylar, buna bağlı
terör olayları gösterdi ki, alanda daha etkin çalışabilecek yeni argümanlara ihtiyaç var. Bunlardan bir tanesi, geçtiğimiz yıl yeni çıkarılan kanunla askerliğini yapmış, 26 yaşından gün almamış, sınır birlikleri veya hudut birlikleri ismini alabilecek ilk etapta 5 bin tane kişi silahlı kuvvetlere alınacaktır ve bunlar bir eğitimden geçirilerek özellikle hudut bölgelerindeki terör faaliyetlerine engel olabilecek biçimde, işi sadece
terörle mücadele olabilecek bir konsept içinde çalışacaklardır. Bugünlerde ilanlar verildi. Genelkurmayımız yeni birimleriyle bu kişilerin müracaatlarını, taleplerini kabul edecektir. Dolayısıyla askerliğini yapmış veya yapmak üzere olan,
terhis olması yakınlaşmış kişilerin bu birlikler içerisinde eğitilmesinin ve alana sürülmesinin orada mücadeleyi bilinçli bir şekilde yapmasının önü açılacaktır. Tabii polis içerisinde de hem sayılarının artırılması suretiyle hem de etkin olarak terörle mücadelede onların da alanda, sahada görev almalarıyla, belki de
özel harekat polislerinin önemli, kritik bölgelerde görev almasıyla polisin daha etkin kullanımı söz konusu edilebilir. Bu konuda devletin üst katında tam bir beraberlik içerisindeyiz. Hem MGK açısından hem de hükümetimizin bu aldığı kararlar bakımından terörle mücadelenin daha etkin, daha netice alıcı bir noktada olmasını hepimiz arzu ediyoruz. Yoksa (asker tamamen çekilecek, onların yerine polis görevlendirilecek), bu anlama gelebilecek bir sözü kimse söylemedi. Böyle bir çalışma da yok.
Asker jandarmasıyla, kara kuvvetleriyle istendiği anda olaylara müdahale edebilecek. Görevlerine ilaveten yeni görevler üstlenebilecek. Polisin de kendi alanlarında daha etkin çalışma yapmasıyla şartlar çok daha iyi hazırlanmış olacak.''