Ankara'dan AB'ye 'uyum' hamlesi

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, 'AB Müktesebatına Uyum Programı'nın 3 ayda hazırlandığını belirterek, raporun hazırlanış aşamasında 200 kurumun katkıda bulunduğunu söyledi.

Ankara'dan AB'ye 'uyum' hamlesi

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ve Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılım sürecinde 7 yıllık dönemde neler yapacağını takvime bağlayan 'Türkiye'nin AB Müktesebatına Uyum Programı'nı açıkladı. Dışişleri Bakanı Gül, Türkiye'nin AB sürecindeki yol haritasının belirlenmesi sürecine değinerek, Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin müzakereler başladıktan sonra başka bir boyuta girdiğini ifade etti. Bu kapsamda ilk olarak Türkiye'nin siyasi reform sürecinin yer aldığını kaydeden Gül, bu sürecin devam edeceğini belirterek, hala bazı noksanlıkların bulunduğuna işaret etti. Gül, siyasi reform sürecinin yanı sıra ikinci olarak AB müktesebatının Türkiye tarafından üstlenilmesi, üçüncü olarak da AB ile iletişimin daha canlı hale getirilmesi, AB-Türkiye arasındaki yakınlaşmanın devam etmesi, özellikle sivil toplum kuruluşları arasında müşterek çalışmaların başlatılmasının söz konusu olduğunu belirtti. Bu süreç içerisinde siyasi reformlarla ilgili olarak, reform izleme komitesinin ilgili birimlerle toplantılar yaptığını belirten Gül, sadece yeni yasalar çıkartmanın değil, çıkan yasaların uygulanmasını takibinin önemli olduğunu söyledi. Müktesebatın üstlenilmesiyle ilgili çalışmalar çerçevesinde bir araya gelindiğini ifade eden Gül, 10 Ocak 2007 tarihinde düzenlenen toplantıda, AB müzakere ve reform sürecinin bir değerlendirmesini yaptıklarını ve gelecek dönemde Türkiye'nin ihtiyacı olan reformlara ilişkin bir yol haritası çıkartılması konusundaki hedefin açıkça ortaya konulduğunu kaydetti. Bu iradenin hayata geçirilmesini teminen bütün kamu kurumlarına talimat verildiğini söyleyen Gül, 3 ay içinde yapılan çalışmaların neticesini açıklamak için bu basın toplantısını düzenlediklerini belirtti. "Türkiye'nin AB Müktesebatına Uyum Programı" adı verilen bu çalışmanın 3 aylık yoğun ve ciddi bir mesainin ürünü olduğunu kaydeden Gül, çalışmanın hazırlanmasına yaklaşık 200 kamu kurumu ve sivil toplum kuruluşunun katkıda bulunduğunu kaydetti. Bu süreçte emeği geçenlere teşekkür eden Gül, her kurumun ve her bakanlığının yapacaklarını takvimlendirdiğini ve gece gündüz çalışıldığını belirtti. Gül, 130'a yakın sivil toplum kuruluşuyla çok yakın çalışma içinde olunduğuna da işaret etti. Programın aslında gündelik hayatla ilgili konuları ihtiva ettiğini belirten Gül, bu açıdan bu çalışmanın doğrudan faydasının görüleceğini kaydetti. -"BU PROGRAM TÜRKİYE'NİN KENDİ PROGRAMIDIR"- Çalışmaların günlük hayatın AB ülkelerindeki standartlara yükseltilmesi hedeflediğini belirten Gül, programın Türkiye'nin kendi inisiyatifiyle hazırlanmış bir çalışma olduğuna işaret etti. "Bu program Türkiye'nin kendi programıdır" diyen Gül, AB müktesebatının zaten belli olduğunu, kurumların da tarama sürecinde buna vakıf olduğunu kaydetti. Çalışmaların 33 fasıl altında düzenli biçimde yapıldığını kaydeden Gül, "belgenin bir yandan müzakere sürecinin gereklerinin yerine getirilmesini kolaylaştıracağını, bir yandan gerçekleştirildikçe günlük hayatı olumlu yönde etkileyeceğini" bildirdi. Türkiye'nin AB'ye tam üyelik hedefine kararlılıkla bağlı olduğunu da vurgulayan Gül, son 3 ay içinde müzakerelerde kaydedilen gelişmelerin, bu konuda ilerlemenin olduğunu gösterdiğini bildirdi. Gül, "Türkiye'nin katılım müzakerelerinin başarılı şekilde sonuçlandırılmasının, kendi performansına bağlı olduğunu herkes bilmektedir" diye konuştu. -"TÜRKİYE YAPACAK AB SEYREDECEK"- "Türkiye yapacak AB bizi seyredecek" diyen Gül, sürecin müzakere eden ülkenin değişikleri yapması, diğer tarafın bunu takip etmesini içerdiğini kaydetti. Gerçekleştirilen ve gerçekleştirilecek reformların halkın refahı ve Türkiye'nin kalkınmasını hedeflediğini bildiren Gül, Almanya Dönem Başkanlığının son üç ay içinde 3 müzakere faslında davet mektuplarını Türkiye'ye gönderdiğini, Almanya'nın fasılların kendi dönem başkanlığı sırasında müzakereye açılması konusundaki niyetini yapılan üst düzey görüşmelerde açıkça ortaya koyduğunu kaydetti. Gül konuşmasının sonunda, tüm kamu kurumlarını, sivil toplum kuruluşlarını ve basını bu belgeye sahip çıkmaya çağırarak, yol haritasını takip etmeye sıkı sıkı bağlı olmanın ve bu sürece basının verdiği desteğin önemini vurguladı. Bazı konulara takılıp kalmanın zaman kaybı olacağını, belirten Gül, önemli olanın Türkiye'nin içinde bulunduğu transformasyon süreci olduğunu kaydetti. GÜL: "SEÇİMLERDE PARTİMİZİN BUGÜNKÜNDEN ÇOK DAHA GÜÇLÜ ŞEKİLDE İKTİDARA GELECEĞİNDEN HİÇBİR ŞÜPHEMİZ YOKTUR" Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, genel seçimlerde AK Parti'nin bugünkünden çok daha güçlü şekilde iktidara geleceğinden şüphe duymadıklarını söyledi. Gül, Hazine Müsteşarlığında Türkiye'nin AB müktesebatına uyum programının kamuoyuna tanıtımı için düzenlenen basın toplantısında basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını da yanıtladı. Bakan Gül, genel seçimlerde AK Parti'nin tek başına iktidarını sürdürme olanağını sağlayamaması halinde uyum programının altına imza atmayacak bir partiyle koalisyon yapıp yapmayacaklarının sorulması üzerine, "Yapılacak seçimlerde partimizin bugünkünden çok daha güçlü şekilde iktidara geleceğinden hiçbir şüphemiz yoktur" dedi. İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki ile yapacağı görüşmeye ilişkin bir soru üzerine de Gül, Mutteki ile görüşmesinin ardından basın toplantısı düzenleyeceklerini söyledi, başka ayrıntı vermedi. -TCK'NIN 301. MADDESİ- TCK'nın 301. maddesinde yapılması öngörülen değişikliğe ilişkin bir takvim olup olmadığı sorulan Gül, Türkiye'de seçimler ya da dış politikadaki gelimeler gibi birçok önemli olay olduğunu ifade ederek, "Biz AB sürecimizi kendi programımız çerçevesinde sahiplenerek güçlü şekilde devam ettiriyoruz" dedi. Siyasi reform sürecinin devam ettirilmesi, müktesebatın üstlenilmesi ve AB ile iletişimin en iyi şekilde götürülmesinin önemine dikkati çeken Gül, şöyle konuştu: "Bu konudaki kararlılığımızı açıkça ortaya koyduk. Bu üç ayakta da kararlı şekilde devam edeceğiz. 301. maddeyle ilgili konu, siyasi reform sürecinin bir meselesidir. Bununla ilgili bir değişikliğin olmasına inandığımızı, irademizi zaten açıkça ortaya koyduk. Bunun takvimi önümüzdeki süre içinde zaten belli olur. Ama bütün bu çalışmaları, sadece siyasi reformları 301 gibi düşünürseniz bunlar netice vermez." Gül, bu süre içinde, çıkan kanunların uygulamasını da en iyi şekilde takip etmek ve bu çerçevede bir zihniyet değişikliğini pekiştirmek gerektiğini kaydetti. -BÜYÜKANIT'IN SÖZLERİ- Gül, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın AB müktesebatı uyarınca değiştirilen bazı yasalara getirdiği eleştirilerin hatırlatılması üzerine, "Genelkurmay Başkanımızın ne dediğine çok iyi bakmak gerekir. Müktesabatla ilgili ya da AB'nin özüyle ilgili herhangi bir şey söylemediler" diye konuştu. Ancak AB'nin çoğulcu bir yapı olduğunu ifade eden Gül, Avrupa Parlamentosunda birçok farklı siyasi partinin olduğunu, dolayısıyla hepsinin farklı farklı görüşlerinin olabileceğini söyledi. Gül, "Bunların içinde Türkiye'yi sevenler vardır, sevmeyenler vardır. Bunların içinde herhangi üye bir ülkeyi seveni vardır, birlikten atmak isteyeni vardır. Böyle çoğulcu bir ortam içinde bazı sesler olabilir ki, biz bu sesleri sevmeyiz. Bu çerçevede bunlara bakmak lazım. AB'den gelen her ses doğrudur, güzeldir, hemen anında yapılması gerekir diye bir şey asla yoktur" diye konuştu. Sorunun, terörle mücadele konusunda müktesebat gereği değişen yasalara yönelik eleştiriler üzerine olduğunun tekrarlanması üzerine Gül, şunları kaydetti: "Pratikte çıkan sorular vardır, ama bunlar hiçbir zaman Türkiye'nin hukuk devleti olduğunu unutmak anlamına gelmez. Genelkurmay Başkanımız da, biz de, çok iyi biliriz, hukuk devletinde demokrasi içinde mücadele farklıdır, hukukun hiç olmadığı yerde mücadele çok farklıdır. O açıdan bunlarda bir farklı anlayış söz konusu değildir. Bazı pratik problemler çıkabilir, çıkıyor da zaman zaman. Onunların çözümlerini de buluyoruz." Gül, AB müktesebatının uyum programı çalışmalarına Genelkurmay Başkanlığının da katıldığını sözlerine ekledi. BABACAN: "BU İŞİN TAKVİMİNİ BİZ BELİRLİYORUZ" Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, AB müktesebatına uyum programının AB'ye son dönemde üye olan 12 ülkeden en önemli farkının, takvimin Türkiye tarafından belirlenmesi, AB tarafından empoze edilen bir takvim olmaması olduğunu kaydetti. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Hazine Müsteşarlığında düzenlenen basın toplantısıyla kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla hazırlanan "Türkiye'nin AB Müktesebatına Uyum Programı"nı kamuoyuna duyurdu. Toplantıda uyum programıyla ayrıntılı bilgi veren Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, uyum programının, Türkiye'nin gelecek yedi yılık reform takviminin omurgasını oluşturduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Bu çalışmaların yeni üye olan 12 ülkeden en önemli farkı bu işin takvimini bizim belirliyor olmamız. AB'nin empoze ettiği bir takvim değil. Kendi önceliklerimize göre ve çıkarlarımıza göre belirlediğimiz bir takvim." Uyum programıyla ilgili çalışmaların temelinde en önemli ilkenin sahiplenme olduğunu belirten Babacan, "Türk kamuoyuyla sivil toplumla bu reformları sahiplenirsek başaracağız" dedi. Babacan, AB müktesebatına uyum programının Türkiye'nin bundan sonraki 7 yıl içinde standartlarını çok daha yüksek noktalara çıkartması ve çok daha gelişmiş bir ülke olmasını sağlayacak son derece önemli ve tarihi adımlar olduğunu kaydetti. -TARAMA SÜRECİ- Babacan, Türkiye'nin AB katılım sürecinin 3 Ekim 2005'de müzakere çerçeve belgesinin kabul edilmesiyle başladığını hatırlatarak, tarama döneminde müsteşarların ve müsteşar yardımcılarının heyetler halinde Brüksel'e gidip geldiklerini ve bir yıl içinde 66 heyetin tarama amaçlı Brüksel ziyareti yaptığını belirtti. Babacan şunları söyledi: "Her bir heyet en az 45 kişiden oluştu, 185 kişiye varan heyetlerimiz vardı. Tarama çalışmalarında kurumlarımız en üst seviyede temsil edildi. O fasılla ilgili tüm kurumlarımızın temsilcileri tarama heyetlerinde yer aldı. Biz bunu çok önemsedik. Türkiye'nin bu kadar kapsamlı bir reform sürecine girerken tüm kurumlarımızın hatta bağımsız kurumlarımızın mutlaka bu çalışmalar içinde fiilen yer alması, çalışmaları sahiplenmesi, AB müktesebatında ne var ne yok, bizi neler bekliyor bunu bizzat ilk ağızdan, ilk elden anlayıp ona göre hazırlıklarını yapması büyük önem taşıyordu." AB müktesebatına uyum programının, tarama çalışmalarına fiilen katılan kurumların hazırladığı bir program olduğunun altını çizen Babacan, "uyum programının müzakerelerin AB'ye katılım sürecinin formal seyrinden biraz ayrı olarak, bir miktar araya mesafe koyarak yürütülecek çalışmaları" içerdiğini belirtti. Uyum programının AB müktesebatının tüm alanlarını içerdiğini belirten Babacan, "Biz şunu gördük ki AB için yapacaklarımızın çoğu bizim hemen istifade edeceğimiz işler. Bizim kaybettiğimiz AB'nin kazanacağı, bizim bir takım fedakarlıklarda bulunacağımız çalışmalar değil" dedi. Tarama çalışmalarının bitmesinin fasıllarla ilgili çalışmaların bitmesi anlamına gelmediğini söyleyen Babacan, alt komite çalışmalarıyla taramaların güncelleneceğini belirtti. Programın en önemli boyutunun bir takviminin olması ve 2007-1013 yıllarının açıkça zikredilmesi olduğunu söyleyen Babacan, yasal düzenlemelerin de 2007-2008 yasama dönemi, 2008-2009 yasama dönemi ve sonrası diye üç 3 zaman dilimine ayrıldığını kaydetti. -DÜZENLEMELERİN İÇERİĞİ VE UYGULAMA TARİHİ- Tüm fasıllarda 200 yasal düzenleme yapılacağını belirten Babacan, bunun yanında TBMM'ye gitmeden düzenlenecek tebliğ ve yönetmelik gibi ikincil düzenlemeler bulunduğunu söyledi. Düzenlemelerin günlük hayatın pek çok boyutunu çok yakından ilgilendiren düzenlemeler olduğunun altını çizen Başmüzakereci Babacan, "Türkiye'de yaşayan bu düzenlemelerden etkilenmeyen tek bir vatandaşımız dahi olmayacak" dedi. Düzenlemelerin uygulama tarihinin ise ayrı bir kavram olduğunu belirten Babacan, "Yasanın yapıldığı tarihte hemen uygulayacağız diye bir şey yok" ifadesini kullandı. Uygulama tarihlerini yasal düzenlemelere koymak suretiyle bir esnekliğin bulunduğunu belirten Babacan, "Biz hükümet olarak bu uygulamaları bir an önce yapmayı arzu ederiz. Ancak zaman isteyecek konularda gelen talepleri dinleyeceğiz" diye konuştu. Bazı düzenlemelerin Türkiye'nin AB'ye üyeliğinden sonraya sarkabileceğini belirten Babacan, tarım ve çevre gibi konularda Türkiye'nin zamana ihtiyacı olduğunu söyledi. "3 ekimden bugüne kadar AB müktesebatı için 40 yasal düzenleme bitirdik. 400 kadar ikinci düzenlemeyi tamamladık" diyen Babacan, TBMM'den geçecek 40 tane tamamlanmış, 200 kadar da tamamlanacak çalışma bulunduğunu belirtti. Siyasi reform süreci içinde 8 paket tamamlandığını ve Anayasanın yaklaşık üçte birinin değiştirildiğini belirten Babacan, düzenlemelerin ayrıntıları ve içeriğiyle ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışacaklarını da sözlerine ekledi.
<< Önceki Haber Ankara'dan AB'ye 'uyum' hamlesi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER