Moral FM’de hafta içi her gün sabah saatlerinde yayınlanan Sırrı Er’le Basında Bugün programına katılan, 27 Mayıs ihtilali sonrası idam edilen merhum Adnan Menderes’in oğlu Aydın Menderes, Doğru Yol Partisi ve Anavatan partisi, ihtilalin yapıldığı günün yıl dönümünde, Demokrat Parti’nin ismini alarak, onun devamını sürdürmeye çalışıyor olmalarını değerlendirdi. ‘Son yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Anavatan partisi ile Doğru Yol Partisi seçimlerden kaçarak, Milli iradenin karşısında kalmışlardır’ diyen Menderes, ‘bunu yaparken hiçbir siyasi gerekçeleri yoktu. Oysa Demokrat Parti kurulduğu günden beri hep milli iradeyi savunmuştur. Egemenliği kayıtsız şartsız Millete vermiştir. Bu iki parti “tek yolun devletin iradesi olduğunu” söyleyerek bu geleneği değiştirmişlerdir. İşledikleri bu büyük günahın üstünü örtmek için de Demokrat partinin ismini kullanarak, bu parti çatısı altında birleşme yoluna gitmişlerdir. Ancak milletimiz, çok haklı olarak yeni kurulan Demokrat Partiye oy vermemekle tepkisini ortaya koyacaktır’ dedi. Bu iki partinin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaptığını bir cümleyle ifade edecek olursak ''iki yüzlülük'' yaptılar diyebilirim. Bu iki parti muhtıra ile birlikte, bir emir komuta zincirinden zoraki bir nikâh ile birleşmişlerdir. DYP ve Anavatan partisi, demokrasiye karşı işledikleri büyük cürümden, Demokrat Partini ismini alsalar bile, halkın nazarında işledikleri suçtan dolayı kendilerini temize çıkaramayacaklardır. Rahmetli Hasan Polatkan’ın, 175 sayfalık, TBMM’si arşivinde yer almayan, kendi el yazısıyla hazırladığı savunması, kendisi Albay olan, Kasap Osman lakaplı, babası Atatürk döneminde idam edilen, Deniz lisesi Müdürü Ömer Faruk Erus’un İstanbul Üsküdar Çamlıca’daki evinde ortaya çıkmıştır. Buda gösteriyor ki; 1960 ihtilaline yönelik gizli kalmış dava dosyaları, zamanla tek tek ortaya çıkacaktır. Bu dönemi aydınlatan yayınlara yönelik küçük bir ekleme yapacak olursam: “Yaptırılmayan müdafaalar” adlı ihtilal dönemini anlatan kitap ikinci baskısını yapmıştır. Araştırmacı yazar Hulusi Turgut bey’in kitabıyla, Rahmetli Hasan Polatkan’ın “Yassı Adada Bir Çığlık” adlı diğer kitapları da mevcuttur. Ayrıca geniş örtülü televizyonlarımız o dönemde yaşananları gündeme taşımışlardır. Bu kaynaklardan dinleyicileriniz “kutsal savunma hakkının” nasıl daraltıldığını, itiraz edilmesi mümkün olmayan bilgilerle, 47 yıl sonra bile net bir şekilde bulabilirler. Yassı Ada mahkemesi, olumsuz bir anı olarak, milletimizin vicdanlarına, hafızalarına yerleşmiştir. Zaman bazı hususları unutturabilir. Ancak o dönemi aydınlatan yayınlar sayesinde, unutulmaya yüz tutmuş meseleler gün yüzüne çıkarak bizi bilgilendirecek, hafızamızı canlı tutacaktır. Bu sebeple, bu tür neşriyatlar milletimizin nazarında, olayı canlı tutmak için son derece faydalı olacaktır. Okunmalarını tavsiye ediyorum. Moralhaber.net