Ana ölçüt: Ekonomi

Tarhan Erdem idaresindeki KONDA, sadece sonuç tahmini yapmadı, 'seçmenin röntgenini' de çekti: Oy tercihini ekonomiye bakış belirledi

Ana ölçüt: Ekonomi

Türkiye seçmeni, oy tercihini belirlerken, daha çok içinde bulunduğu ekonomik koşullardan ve ülkenin genel ekonomik durumundan yola çıkarak karar vermektedir. Sözünü ettiğimiz sekiz araştırmanın ikisinde bu tema etrafında sorular sorulmuş ve bu bulguya ulaşılmıştır. Demokrasi ve laiklikle ilgili kaygıları oy tercihinde nispeten daha az yer tutmaktadır. Seçmenlere, oy verecekleri partiyi belirlerken, hangi iki faktörü dikkate aldıkları sorulduğunda, 'ekonomik durum ve beklentiler' (yüzde 78.3) ile yolsuzluk meselesi (yüzde 38.9) diğer faktörlere göre en çok önemsenenlerdir. Daha sonra sırasıyla asayiş problemleri (yüzde 14.7), demokrasiye yönelik kaygıları (yüzde 13.9) ve laikliğe yönelik kaygılar (yüzde 10.3) söylenmiştir. Bu, 'seçmenin demokrasi ve laiklik duyarlılığı yoktur' anlamına gelmemektedir. Nitekim başka haftalarda sorulan demokrasi, özgürlükler ve 'diğerlerine bakış' gibi konular etrafındaki sorularda, oldukça barışçı ve hoşgörülü yaklaşmaktadır. Fakat seçmenin günlük ekonomik ve iş/işsizlik gibi sorunlarındaki durumu, algılarını, beklentilerini ve tercihlerini doğrudan etkilemektedir. Parti tercihini neyin etkilediği sorulduğunda, yüzde 41.8 seçmen, oy vereceği partinin görüşüne en yakın parti olduğunu söylemektedir. Daha sonra yüzde 27.8 oranında 'partisinin politikalarını beğendiğini' ve yüzde 12.7 oranında 'hep o partiye oy verdiğini' söylemektedir. AKP'liler yönetimi beğeniyor Parti yandaşları üzerinden bu soruya cevaplara baktığımızda, AKP'lilerin yüzde 77'si parti politikasını beğendiği veya görüşüne yakın bulduğu için destekliyor. Parti politikası beğenildiği için en çok destek alan parti, yüzde 36.1 ile AKP. DTP (yüzde 61) ve CHP (yüzde 50) destekçileri bu partileri kendi görüşlerine yakın olduğu için destekliyor. Genç Parti, 'Bir kez de bunu desteklemek istiyorum' diyenlerin partisi. Böyle diyenlerin yüzde 30.4'ü GP'yi destekliyor ve GP aldığı oyun yüzde 29.4'ünü böyle düşünenlerden alıyor. En duygusalı DP'liler DP destekçilerinin yüzde 23'ü oyunu, hep bu partiyi desteklediği için veriyor. Bu anlamda en duygusal davrananlar DP'liler. 'Mevcutlar arasında en az kötü parti bu' diyerek destek verenlerin dağılımı, oy dağılımına oldukça benzer. Halbuki bu kez de bunu denemek istiyorum diyenler daha çok GP'ye (yüzde 30.43) MHP'ye (yüzde 22.46) ve CHP'ye (yüzde 21.01) oy vermek niyetinde. Parti politikasını beğenerek parti tercihi yapanların çoğu (yüzde 67.13) AKP'yi destekliyor. Partilerinin iktidar olacağına inanıyorlar mı? Seçmenlere, oy verdikleri partinin iktidar umudunu test etmek için sorduğumuzda, seçmenlerin kayda değer bir çoğunluğu AKP'nin en yüksek oyu alacağı fikrindedirler (yüzde 62.8). Daha sonra ise CHP söylenmiştir (yüzde 9.4) Bu cevapları parti yandaşlığı üzerinden incelediğimizde, ilginç bir sonuç çıkmaktadır. AKP seçmenlerinin yüzde 91'i partilerinin en yüksek oyu alacağına inanırken, CHP seçmenlerinin yalnızca yüzde 45.8'i partisinin en yüksek oyu alacağını, yüzde 34.7'si AKP'nin birinci olacağını söylemişlerdir. Görüldüğü gibi, CHP seçmenleri bile oy verirken partisinin iktidar umudunu görmemekte, AKP iktidarının devamını doğal bulmaktadır. Seçmenin alternatif partisi Bu tip araştırmaların çoğunda tercih yanında, ikinci seçeneklerinin ne olduğu sorulur. Bu soruyla kararsızlık varsa kim ile kim arasında olduğu, ikinci bir seçeneğinin olup olmadığı anlaşılmaya çalışılır. Biz de araştırmalarımızda seçmenlere sorduğumuz bu soruda yine bilinen ya da varsayılan ezberlerin dışında sonuçlara ulaştık. AKP'lilerin yüzde 28.3'ü bu durumda oy kullanmayacaklarını söylerken, ikinci partileri MHP ve diğer küçük partilerdir. CHP'lilerin yüzde 18.8'i de bu durumda oy kullanmayacaklarını söylemektedirler. İkinci partileri yine MHP ve diğer küçük partilerdir. DP'lilerin ikinci partisi MHP, MHP'lilerin ikinci partisi DP ve AKP, GP'lilerin ikinci partisi CHP'dir. Dört önemli sonuç Görüldüğü gibi ikinci partisi sorusunda dört önemli nokta ortaya çıkmaktadır. Birincisi, seçmenin önemli bir kısmı partisine sadıktır, ağırlıklı olarak 'partisi yoksa oy kullanmayacağını' söylemektedir. İkinci nokta, ağırlıklı olarak ikinci parti MHP ve AKP'dir. Her iki partinin de geniş bir seçmen tabanına hitap etmekte oldukları görülmektedir. Üçüncüsü, seçim sonrası basın toplantısında bile liderinin sosyal demokrat olduğunu söylediği CHP, seçmeninin önemli bir kısmının gözünde MHP ve GP ile alternatif görülmektedir. Dördüncüsü de, hiçbir partinin tabanında bir diğerinin oy oranını çok radikal biçimde değiştirecek bir oy kayma potansiyeli görülmemektedir. Deneklerin, 'Asla/hiç bir şartta oy vermem dediğiniz partiler hangisidir?' sorusuna verdikleri cevaplarda yine ilginç bir bulgu vardır. Bu soru da yine seçim öncesi kamuoyunda yaygın olarak tartışılan kutuplaşmayı ortaya çıkarmak amacıyla sorulmuştu. 'Asla oy vermem' denilen parti Seçmen en yüksek oranda, 'asla oy vermeyeceği parti' olarak yüzde 41 oranında CHP'yi söylemektedir. Daha sonra sırasıyla, yüzde 28.6 AKP, yüzde 16.4 DTP, yüzde 14.8 MHP söylenmiştir. Bu bulgu, daha önce değindiğimiz iki noktayı tekrar teyit etmektedir. Birincisi, kararsızların dağılımı sorunu etrafında kamuoyunda yürütülen tartışma ve 'AKP yandaşları ve karşıtları' kabulü doğru değildir. İkincisi partilerin tabanında bir diğerinin oy oranını ciddi biçimde kayış potansiyeli yoktur, çünkü seçmen tercihleri konusunda nettir. Seçmenlere, ülkenin ve bireysel hayatlarının sorunları, en acil sorunları, kaygıları, umutları gibi bir tema etrafında çeşitli sorular soruldu. Bunlara daha sonra da değineceğiz, bu noktada yalnızca aynı soruların hemen arkasından sorulan, 'Bu tanımladığınız sorunları hangi parti çözer?', 'Çözüm için başka partiye ihtiyaç var mı?', 'Çözüm için yeni siyasi lidere ihtiyaç var mı?' sorularını analiz etmeye çalışacağız. Seçmenlerin yüzde 39.1'i hiçbir partinin en acil sorunlar olarak görülen sorunları çözemeyeceğini düşünmektedir. Yine de en yüksek oranda yüzde 33.3 AKP, yüzde 11.3 CHP, yüzde 8.7 MHP demiştir. Bu oranlar aynı zamanda anılan partilerin çekirdek oyu olarak da kabul edilebilir. Seçmenin yüzde 32.8'i 'yeni partiye ihtiyaç olduğunu' söylemiştir. (Tablo1) Tablodan görüldüğü gibi bu ihtiyacı en derin hisseden seçmen AKP dışındaki partilerin seçmenleridir. (Tablo 1) Bu sorunları çözebilmek için yeni partiye ihtiyaç var mı? Görüldüğü gibi AKP yandaşları dışındaki hemen tüm seçmenler bulundukları yerde biraz da kerhen bulunmakta ve yeni parti ihtiyacının altını çizmektedir. Aynı şekilde seçmenlere, "acil sorunların çözümü için yeni lidere ihtiyaç" olup olmadığı sorulmuş ve seçmenlerin yüzde 41.8'i yeni lider talebini dillendirmiştir. (Tablo 2) Lider talebi yeni parti talebinden daha yüksek görülmektedir. Parti yandaşları açısından aynı sorunun cevaplarına bakıldığında, en yüksek oranda yeni lider talebi sırasıyla, bağımsız aday yandaşlarınca (yüzde 61.2) ve CHP yandaşlarınca (yüzde 59.6) söylenmektedir. CHP seçmenlerinin, oylarını verdikleri partinin nerede durduğunu, neyi temsil ettiğini, neyi temsil etmesi gerektiğini bildikleri bu iki tabloda da çok açık görülmektedir. Bu sorunları çözebilmek için yeni lidere ihtiyaç var mı? Buraya kadar not ettiğimiz cevaplara ve bulgulara baktığımızda, bizce şunları söylemek mümkündür: Seçmen, var olan seçeneklerin içinden birisini seçmektedir. Seçtiği ile ilgili oldukça net bir kanaati, tercihi ve eleştirileri vardır. * * * * * Araştırmaları nasıl yaptık? Seçimlerin hemen ertesi gün, hâlâ birçok insan bu ülke seçmeninin kararının ne olduğunu anlamaya ve yorumlamaya çalışıyor. Yaptığımız araştırmaların temel bulgusu teyit edildiğine göre, hemen bugün somut bazı ipuçlarını yazmamız mümkün. Daha sonra, çok daha uzun, Türkiye seçmeni profili yazacağız ve kitap olarak yayımlayacağız. Dikkatli ve meraklı okurlar ise bugünden web sitemizde (www.konda.com.tr ) bir özet raporu edinebilirler. En azından yöntem ve örneklem açıklamalarımızın dikkatle inceleneceğini, bilimsel metotlar yerine 'bu halkı tanırımcı', 'benim sezgilerim daha doğrudurcu' bilim ve medya dünyamızın kanaat önderlerine yararlı olacağını, bizim de yapılacak bilimsel eleştiri ve katkılardan fazlasıyla mutlu olacağımızı belirtmeliyiz. KONDA, seçimler öncesi sekiz araştırma yaptı. Siyasi tercihlerin dışında, her hafta farklı bir tema etrafında (bazı temalar iki ve daha çok haftalarda tekrarlandı) sorular sorduk. Seçmenlerden, siyasi tercihlerinin yanı sıra, bireysel yaşamlarıyla ilgili sorunları, umutları, beklentileri; ülke yaşamı için sorunları, umutları, beklentileri; Avrupa Birliği, küreselleşme, yabancı sermaye, aile değerleri ve bireysel özgürlükler, devlet hayatı ve demokrasi, cumhurbaşkanlığı sürecinde yaşananlar gibi temalar etrafında oluşturulmuş sorulara cevaplar alındı. Tüm bu araştırmalar aynı örneklem metoduyla farklı haftalarda yapıldı. Örneklem metodu aynı olduğu için de, farklı haftaların cevaplarını verenler farklı Ahmetler, Mehmetler olmasına karşın, bu metotla Ahmetgillerin, Mehmetgillerin kanaatlerini öğrendiğimizi düşünerek, bu genel analizleri yazıyoruz. Bekir Ağırdır-KONDA * * * * * AKP iktidarını değerlendirme: İyiler ve kötüler Çok net olan görüntü tüm diğer parti seçmenleri ile AKP seçmenleri arasında geçmiş beş yılı değerlendirmede tam tersi algı ve tutum olduğu... Seçmenlerin yarıya yakını AKP'yi reformcu buluyor Seçmenlerin yüzde 42.7'si ekonomik durumun iyiye, yüzde 30.1'i ise kötüye gittiğini düşünmektedir. AKP seçmenlerinin yüzde 80.1'i iyileşti derken CHP-DSP seçmenlerinin yüzde 68.2'si kötüleşti cevabı vermişlerdir.. Yolsuzlukla mücadelede, seçmenin yüzde 39.8'i durumun iyileştiğini, yüzde 26.4'ü kötüleştiğini düşünüyor. AKP seçmenlerinin yüzde 74.3'ü iyileşti derken CHP-DSP seçmenlerinin yüzde 63.3'ü kötüleşti diyor. Can güvenliği 'kötüleşti' Can güvenliği ve işsizlik ise genel olarak 'kötüleştiği' düşünülen alanlar. Can güvenliğinin kötüleştiği genel olarak yüzde 33 oranında söylenirken, AKP'li seçmenlerin yüzde 58.9'u iyileştiğini, CHP'li seçmenlerin yüzde 66.7'si kötüleştiğini düşünüyor. İşsizlikle mücadele ise AKP iktidarının en başarısız olduğu düşünülen alan. İşsizliğin kötüleştiğini düşünenler genelde yüzde 37.4 oranında. Yukarıdaki soruların tümünde iktidardan yana ya da durumun iyileştiği yolunda olumlu görüş bildirenler ile tersini düşünenler arasında oranlar farklı farklı olsa da, çok net olan görüntü, tüm diğer parti seçmenleri ile AKP seçmenleri arasında geçmiş beş yılı değerlendirmede tam tersi algı ve tutum olduğudur. Genel üzerinden bakıldığında, Türkiye seçmeni, seçim öncesinde son beş yılı ve dolayısıyla AKP iktidarını değerlendirirken, asayiş ve can güvenliği sorununun büyümesine dikkat çekmekle beraber, ülkenin genel durumunda düzelme olduğu kanısındadır. Gelecek beklentisi de bu yoldadır. Kişisel yaşamında sorunlarının ağırlığının altını çizmekle beraber, ülkenin genel gidişatındaki iyileşmenin kendisi ve ailesine yansıyacağı günü ummakta ve beklemektedir. Reformcu mu, irticacı mı? AKP'nin seçmenin gözünden, esas olarak nasıl algılandığını ve nasıl bir konuma yerleştirildiğini anlamaya yönelik olarak deneklere birbirinin tam zıddı iki soru sorulmuştur: 'AKP iktidarı döneminde bazı alanlarda çok önemli ve yararlı reformlar/yenilikler/yasal değişiklikler yapılmıştır iddialarını doğru mu, yanlış mı buluyorsunuz?' 'AKP İktidarı döneminde irticanın/gericiliğin arttığı iddialarını doğru mu yanlış mı buluyorsunuz?' Bu iki soru, yapılan altı araştırmada da aynen sorulmuş, bu amaçla araştırma metodumuz ve örneklem metodumuzun hataları olup olmadığı test edilmek amacıyla da kullanılmıştır. Çünkü bu iki sorunun cevapları günlük bir olay ile fikir ve kanaat değişmesine yol açmayan daha temel karakteristiği ve yargıyı ortaya koyan cevaplar olduğu düşünülmüştür. Genel eğilim, farklı yüzdelerle de olsa temel karakterini korumaktadır. Seçmenin yüzde 45-50 oranındaki kısmı AKP'yi reformcu bulurken, yüzde 33-38'i bunu yanlış bulmaktadır. Buna karşılık, AKP döneminde irticaının arttığını düşünenler veya karşı çıkanlar tam tersi oranlarda seyretmektedir. Bizce bu fotoğraf, seçmenlerin politize olduğunu, bir karar ve tercihleri olduğunu ve bu nedenle de seçim sürecinde karar değiştirme olasılığının düşüklüğünü göstermektedir. Seçmen tercihi Seçmen sandık başında oy pusulasında var olan seçenekler arasında beklentilerine tam örtüşmese bile kendisine ve sorunlarına en yakın olduğunu hissettiği bir adaya mühür basmayı düşünmektedir. Dolayısıyla, AKP'nin tüm politikalarını veya iddia edilen niyetlerini onayladığı için değil, hâlâ yaşamakta olduğu sorunlarının nedeni gördüğü var olan sistemin değişme talebiyle hareket etmektedir. Esas karakteri bu talep olduğu için, beceriyle 'sisteme muhalif' rolünü sürdürmekte olan AKP, iktidar partisi olmasına rağmen, genel ve daha sonraki yerel seçimlerdeki oy oranına göre oyunu artırma eğilimini sürdürmektedir. RADİKAL
<< Önceki Haber Ana ölçüt: Ekonomi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER