Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, son günlerde iktidarın, hükümetin sıkça dile getirdikleri şeyin kamu düzeni olduğunu savunarak, "O kadar hassas oldukları, vazgeçilmez olduğu söyleniyor ama nasıl bir kamu düzeni ise son üç ayda 63 kişi öldürülmüş hiç birisinin faili ortada yok." dedi.
BBP Başkanı Mustafa Destici, Bursa'da gündeme ilişkin basın toplantısı düzenledi. Hükümetin 'çözüm süreci' olarak tanımladığı gelişmeleri kendilerinin 'çözülme, ayrışma ve bir bölünme' süreci olarak değerlendirdiklerini ifade eden Destici, "Bu konuda gelinen son süreci değerlendirecek bir durum yok. Bir tarafta eli kanlı bir terör örgütü, nihai hedefi belli olan, çok net çizgileri olan ve nihai hedefinde önce demokratik özerkliği, daha sonrada tam bağımsızlığı hedefleyen bir PKK var ve yan kolları var. Yani bunun dağdaki adı PKK, şehir yapılanmasından ki adı KCK, sınırın dışını çıkınca YPG, sınırın içinde yol kesenler YDG-H, siyasi partisi HDP, ama aslında bunların hepsi bir, yani bunların hepsi PKK eli kanlı terör örgütü. Hepsinin lideri bir, önderi bir, dolayısıyla da bunların hepsi bir. Böyle bir örgüt var. Siz bu örgütle masaya oturduğunuzda bir takım şeyleri kabul etmişsinizdir ya da size kabul ettirilmiştir. Türkiye'yi yönetenler, bunun böyle olduğunu bilmiyor mu? Biliyorlar. Özellikle 6-7 Ekim olaylarından sonra daha da üslup sertleşti." dedi.
SON ÜÇ AYDA 63 KİŞİ ÖLDÜ HİÇ BİRİNİN FAİLİ BELLİ DEĞİL
PKK'nın siyasi sözcülerinin isteklerinin yerine getirilmemesi halinde kamu düzenini tehdit ettiklerini anlatan Destici, "Hani son günlerde iktidarın, hükümetin sıkça dile getirdikleri bir şey var. Kamu düzeni. O kadar hassas oldukları, vazgeçilmez olduğunu söyleniyor ama nasıl bir kamu düzeni ise son üç ayda 63 kişi öldürülmüş hiç birisinin faili ortada yok. Buna biz Büyük Birlik Partisi olarak diyoruz ki; PKK'ya, siyasi sözcülerine, Türkiye'yi yöneten herkese; aklınızı başınıza alın. Yani bu büyük Türk milletinin, Türk milliyetçilerinin ayranı kabarırsa ortada ne Sırrı kalır, ne Önder kalır." şeklinde konuştu.
BBP Lideri Mustafa Destici, sürecin durdurulup Türkiye'nin terörle mücadelede yeni konseptler geliştirilmesi gerektiğini belirterek, "Gelinen noktada PKK meşrulaşmıştır, PKK güçlenmiştir ve PKK hadsizleşmiş, pervasızlaşmıştır. Ve bölge şu anda fiili olarak özerk bir hale gelmiştir." diye konuştu.
Mustafa Destici, şöyle devam etti: "Milli Savunma Komisyonu'nda Milli Savunma Bakanı meclisteki muhalefet partilerine hava atarak, 'Siz Güneydoğu'ya gidebiliyor musunuz? diyor. E sayın bakan sen bir git, görelim bakalım Şırnak'a, Hakkari'ye, Mardin'e sen şöyle elini kolunu sallayarak, yanına koruma almadan sen bir git. Sen gidebiliyor musun oraya."
AK SARAYIN İSMİ KAÇAK SARAY KALACAK
Mustafa Destici, "Ak Saray'ın işsizlik fonundaki paralarla yapıldığı" şeklinde ki soruya, "Kaçak saraydan bahsediyorsunuz." şeklinde karşılık verirken, şöyle devam etti: "Buranın ismi bir kere tarihe kaçak saray olarak kalacak. Tarihte çok böyle yerler vardır. Belli bir süre sonra burası kaçak saray diye anılmaya başlayacak çünkü gerçekten kaçak bir saray. Geldiğimiz nokta o kadar acı ki yani vicdanların konuşması lazım. Ses vermesi lazım. Bağımsızca, özgürce kimseden korkmadan eleştirebilmesi lazım. Ama maalesef basınımız susturulmuş büyük bir çoğunluğu ses çıkartamıyor. Üniversiteler susturulmuş üniversite hocaları konuşamıyor. Manevi önderler konuşamıyor, onlara hemen baskı yapılıyor. Diyanet İşleri Başkanı konuşamıyor, hiç kimse konuşamıyor. Biriside çıkıp demesi lazım ki; kardeşim insaf demesi lazım. Bin odalı bu kadar debdebe bu kadar şatafat, bu kadar israf. Yani Allahtan korkun demesi lazım. Bence bu kabul edilebilir değil, Türkiye'nin böyle bir şeye ihtiyacı yoktu. Mazereti de kabul edilebilir değil; efendim neymiş kendilerine yaptırmamışlar, kendi tapulu malı değilmiş, zaten milletin malıymış millete kalacakmış. Kendileri götürmeyeceklermiş. Yok birde üstüne tapulattırsaydın yani. Giderken de cebine koyup gitseydin."
BBP lideri Mustafa Destici, "Son yargı paketi ile ilgili soruya da; şöyle karşılık verdi: "İktidar partisine yakın kişilerden seçileceği söyleniyor. En son HSYK seçimlerine baktığımızda cumhurbaşkanı tarafından atanan 4 ismin iki tanesi bizzat daha önce parti kurullarında çalışmış kişiler. Yani yargının siyasallaşması, ya da tarafsızlığını kaybetmesi bir ülkedeki bütün dengelerin kaybedilmesi ve terazinin kantarının topuzunun ayarının bozulması anlamına gelir."