Babacan,
Mısır ve Tunus'ta meydana gelen olaylarla ilgili değerlendirmede bulunurken ''Burada en akıllı hareket, bir kaosa, bir istikrarsızlık, ara döneme mahal vermeden, bu
ülkelerin bir an önce kendi kendilerini reforme etmeleri gerekir.
Reform ihtiyacı çok ve bunun acil olarak yapılması gerekiyor pek çok ülkede'' diye konuştu.
Devlet Bakanı ve Baş
bakan Yardımcısı
Ali Babacan, Haber Türk kanalında katıldığı bir programda soruları yanıtladı.
Davos toplantılarına katılımın yüksekliğinde, dünyada yaşanan
ekonomik krizin halen devam ediyor olmasının etkili olduğunu söyleyen Babacan, ''Kriz bitti diye bir şey yok. Yalnızca yeni bir safhasındayız krizin'' dedi. Babacan, bu nedenle Davos'ta siyasi oturumların çok olmadığını, oturumlarda ağırlıklı olarak ekonomiyle ilgili sorunlar ve çözümlerinin ele alındığını bildirdi.
Bir soru üzerine, sadece
büyüme açısından bakıldığında pozitif bir yıl olan 2010'daki büyümenin maliyetinin çok büyük olduğunu ifade eden Babacan, ülkelerin kamu stoklarının alabildiğine yükseldiğini, merkez bankalarının alabildiğine parasal genişlemeye gittiğini ve büyümenin bu olağanüstü adımlarla bir yan
ürün olarak ortaya çıktığını söyledi. Dünya ekonomisinde ekonomik göstergelerin düzelmesinin bazı ülkeler için yıllar, bazı ülkeler için ise 10 yıllar alacağını ifade eden Babacan, yüksek işsizliğin de temel sorunlar arasında bulunduğunu bildirdi.
"MISIR VE TUNUS'TAKİ OLAYLAR"
Mısır ve Tunus'ta süren olayları nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de Bakan Babacan, bunların akşamdan sabaha meydana gelen gelişmeler olmadığını, yılların birikimi ve uygulamalarından kaynaklandığını söyledi. Yaşananların rejimlerle, halklar arasındaki farklılık ve kopukluklardan kaynaklandığını ifade eden Babacan, 30 santimetrelik bir çanak
anten takan herkesin en az 200-300 televizyon kanalını izleyebildiğine dikkati çekti.
İnternet ve sosyal ağların da dünyada artık çok etkili olduğuna işaret eden Babacan, gönderilen
küçük bir mesajın yüzbinler tarafından okunup değerlendirildiğini, bunun sosyal dinamikleri de çok değiştirdiğini söyledi. İletişimin bu kadar hızlandığı bir dönemde artık halkların bütün gerçekleri gördüğünü ve her türlü fikri dinlediğini belirten Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sizin içerde, herhangi bir ülke için, medyaya uygulayabileceğiniz kısıtlamalar, bazı gazetelerin çıkmasına izin vermeniz, bazılarına vermemeniz artık bu çağda çok fazla bir önem taşımıyor açıkçası. Hele hele Arap dünyasında dil de aynı olduğu için insanlar birbirlerinin televizyon yayınlarını izliyor, internet ortamında birbirleriyle çok rahat konuşuyorlar. Bugün bir Fas'ta yaşayan Arapla öte tarafta Ürdün'de yaşaşan bir Filistinlinin saniyeler içinde birbirlerini anlaması, haberleşmesi mümkün. Dolayısıyla böylesine artık mecburen açık
toplum haline ya da açık bir sosyal
iletişim yapısı haline gelen ülkelerin eski usullerle, eski anlayışlarla yönetimi gittikçe zorlaşıyor. İnsanlar daha iyiyi görüyor, başka örnekleri görüyor. (Bak şu ülkede, şu yapıldı. Bu ülkede bu yapıldı. Bizde niye olmuyor?) diyor. Mukayese imkanı oluşuyor... Teknolojinin çok daha geri olduğu dönemde, kapalı toplumlar, kapalı ülkeler, kapalı yapılar oluşturup onlara hükmetmeniz, onları belki yönetmeye çalışmanız, baskıcı bir rejimi uygulamaya çalışmanız daha kolay. Ama bugünün dünyasında artık bu imkan ortadan kalktı.''
"MERKEZ BANKASI ÇOK BAŞARILI"
Ali Babacan,
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın görev süresiyle ilgili bir soru üzerine de, dünyada önemli sorunların yaşandığı bir dönemde
Merkez Bankası'nın çok başarılı politikalar ortaya koyduğunu bildirdi. Eleştirilerin olabileceğini, hiçbir kurumun mükemmel olmadığını ifade eden Babacan, bütün bu yaşanan sıkıntılı konjonktüre rağmen Merkez Bankası'nın çok başarılı bir performansı ortaya koyduğunu söyledi. Babacan, Merkez Bankasıyla ilgili dünyada, söylediğini yapan, öngörülü hareket eden, gerekli zaman gerekli adımları atmaktan çekinmeyen bir merkez bankası algısı bulunduğunu bildiren Babacan, içerde kim ne derse desin sonuçta dünyanın, Merkez Bankası'nın başarısını teslim ettiğini anlattı.
"ALDIĞIMIZ KARARLARIN SONUÇLARINI İZLEMEMİZ GEREKEN BİR DÖNEME GİRDİK''
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, alınan kararların sonuçlarını izlemeleri gereken bir döneme girdiklerini bildirdi.
Babacan, ''Hızlı kararlarla bir belirsizlik ortamı oluşturup, o belirsizlik ortamının bir güvensizlik ortamına dönüşmesini önlememiz gerekir, bizim tahammül edemeyeceğiz bir konu varsa o da Türkiye'de bir güvensizlik ortamıdır'' dedi.
''İKİ AYRI FAİZ SEVİYESİNE İHTİYAÇ VAR''
Burada iki ayrı
faiz seviyesine ihtiyaç olduğunu belirten Babacan, özellikle ''sıcak para'' diye tabir edilen ya da kısa vadeli hareketlerle kar elde etmek isteyen yatırımcı grubu baktığında fazla bir kar görmemesi gerektiğini, onlar için daha düşük bir faiz, gecelik faiz görülmesi gerektiğini kaydetti.
Öte yandan da içeride, ekonomide bir ısınmayı, aşırı bir iç tüketimi, ithalata dayalı tüketimi, bazı dengelerin yanlış yere gitmesini önlemek için, daha
kontrollü, daha makul mertebelerde bir
faiz oranı gerektiğini vurgulayan Babacan, bu iki faiz oranını şu ana kadar hiç bir ülke yapamadığını, Türkiye'nin kasım ayından bu yana uyguladığı politikalarla bunu denediğini ifade etti.
''KARARLARIN SONUÇLARINI BEKLEYİP BİRAZ GÖRELİM''
Bakan Babacan, cari açık konusunda alınan tedbirlere ilişkin olarak ''
arabada
frene basarsınız ama arabanın duruş mesafesi vardır, frene bastığınız zaman araba hemen durmaz, dolayısıyla ekonomide alının her bir tedbirin etki süresi vardır. Bu tedbirin niteliğine göre değişir kimine göre 1 aydır kimine göre 3-6 aydır. Çok sert fren yapıp da araba içindeki yolcuları da rahatsız etmemek lazım'' diye konuştu.
Bunların hepsini belli dengede düşünmek gerektiğini ifade eden Babacan, hükümetin, ekonomi yönetiminin ve Merkez Bankasının gerekli adımları attığını, atılan bu adımların bir süre sonucunu izlemek gerektiğini söyledi.
Arka arkaya sürekli kararlar almanın yatırımcıların, karar alıcıların, piyasa oyuncularının kafasını karıştırabileceğine işaret eden Babacan, ''Dolayısıyla biraz ortalığı yatıştırıp aldığımız kararların sonuçlarını izlememiz gereken bir döneme girdik, bekleyip biraz görelim, bir süre sonra bakarız yeni adımlar gerekirse o zaman bunlar değerlendirilir'' dedi.
Hızlı kararlarla bir belirsizlik ortamı oluşturup, o belirsizlik ortamını bir güvensizlik ortamına dönmesini önlemek gerektiğini vurgulayan Babacan, kendilerinin tahammül edemeyecekleri bir konu varsa onun da Türkiye'de bir güvensizlik ortamı olduğunu söyledi. Diplomaside ''yapıcı belirsizlik oluşturmak'' kavramı olduğunu anlatan Babacan, şöyle konuştu:
ARAP COĞRAFYASINDAKİ GELİŞMELER
Arap coğrafyasındaki gelişmeler ve bunun petrol fiyatlarına yansımasına dönük risklere 2011 yılı için hazırlıklı olunup olunmadığına ilişkin bir soru üzerine Babacan, Arap coğrafyasında yaşanabileceklerin öngörülmediğine ilişkin bir tespitin doğru olmadığını, bunların beklenen gelişmeler olduğunu, toplumsal hareketlerin biriktiğini ancak ortaya, tetikleyici bir durum sonrasında çıktığını söyledi.
Türkiye'nin Mısır ile ticari bulunduğunu, yaşanan gelişmelerden bunun bir miktar etkilenebileceğini, yatırımların karlılığının biraz düşebileceğini belirten Babacan, bölgede olanların petrol fiyatını da belki etkileyebileceğini, ancak
direk olarak pazarları etkilemeyeceğini, Türkiye'nin ağırlığının Avro bölgesinde olduğunu kaydetti.
Reformların gecikme kabul etmediğini, gerekliyse bunu hemen yapmak gerektiğini vurgulayan Babacan, petrol fiyatlarına ilişkin olarak da 2011 yılı hazırlıklarının statik olmadığını, hep senaryolu çalıştıklarını ve çok farklı senaryolara hazırlıklı olduklarını ifade etti.
''2011 YILI VE RİSKLER"
2011 yılında pek çok risk bulunduğunu, risklerin gerçekleşip gerçekleşmeme ihtimalinin olduğunu ifade eden Bakan Babacan, riski ortada görüp ona göre değerlendirip, gerekli hazırlıkları yapmanın önemli olduğunu vurguladı.
Babacan, ''Aksi halde bizim
seçim yılında, seçime doğru giderken, böylesine
kredi hacmini sınırlayıcı kararlar almamız, ekonomideki büyümeyi kontrol altına alan kararlar almamız, istikrar adına alınan kararlardır. Önceliğimiz hep istikrar olacaktır. 2011 yılını riskli bir yıl olarak gördüğümüz için bu kararları aldık. 2011'de başka riskler de ortaya çıkabilir, hiç bir şey de olmayabilir ama bizim herşeye hazırlıklı olmamız gerekiyor'' diye konuştu.