Şimdilerde
Abdüllatif Şener'i yere göğe koyamayan bir film
Doğan Grubu sinemalarında vizyona girmiş bulunuyor!
Seçimde
aday olmayacağını açıkladı ya; başta
Hürriyet olmak üzere
egemen medyada Şener'e "Sen ne güzel politikacımızsın, Latif Abi" kıvamında güzellemeler döktürülüyor...
Şener neden bıraktığını da -Amiral Gemisi'nde her daim "Ben onlardan değilim, benim sizden hiç farkım yok, beni içinize kabul edin!" yollu türküler söyleyen kişiye anlatmış...
Abdüllatif Bey "tüm toplumu kucaklamış, kurumlarla zıtlaşmamış, dürüst olmaya çalışmış". Başka? Yeri gelmiş şarap muhabbeti yapmış. "Laiklik yeniden tanımlanmalıdır" denildiğinde "
Hayır, yeni bir tanıma gerek yok" demiş. "Kişiler laik olmaz/devlet laik olur" cümlesi sarf edildiğinde de "Bu kavramlar eğilip bükülemez" diye karşı çıkmış...
Tüm bunlardan sonra laikçi kesim kendisini pek sevmiş.
Bu "duruşu" Deniz Bey'i bile çok etkilemiş.
Baykal, Şener'in adaylıktan feragatini "Bu bir
sivil muhtıradır" diye nitelemiş! (Her yol bir şekilde muhtıraya çıkmalı, değil mi?)
Abdüllatif Şener'in aday olmama tercihine elbette saygı duyulmalıdır. İlinde parti yönetimi ile bazı sıkıntılar yaşadığı biliniyor. Bu olayda veya hükümet içindeki bazı hadiselerde kendisine yanlış yapıldığını düşünmüş; sonuçta bütün bunlar bardağı doldurmuş olabilir. Haklıdır veya değildir. Adaylığı elinin tersiyle itebilmiş, en azından koltuğa yapışmamıştır...
Dahası, Şener, kurucusu olduğu partiyi elbette eleştirecektir. Doğrusu budur. Örneğin, Galataport'taki
muhalif tavrı çok yerinde bir çıkıştı...
Hepsi tamam da, sorun başka bir yerde: Şener'in kimi tavırlarında ta en başından beri "bir yerlere hoş görünme, kabul görme arzusu" hatta "başkası olmaya çalışan" bir "gayret" göze çarpıyor...
Geçen yıl Sabah'a "Eşimi başı açık diye seçtim, kendisi kapandı" demişti. Sonrasında bu sözlerine ilk muhalefet şerhi koyan kişinin eşi olduğu ortaya çıkmıştı.
"Şarabın tadından başka her şeyini bilirim" cümlesi de egemen medyaya "Beni görün" mesajından başka bir şey değildi. Vakit geçirmeden de görmüşlerdi! "Çankaya'ya yakıştırma" faslı geçmişlerdi...
Amiral Gemisi'nin "Şener Güzellemesi" yaparkenki tavrı samimi değil. Ya? "Ey Latif kardeş, o kulağımıza hoş gelen sesinle bize ille de bir
laiklik şarkısı söyle" yaklaşımıdır, bütün hikaye...
"Abdüllatif Düşerken" filminin yapımcısı olan Kaptan Köşkü'ndeki zatın bir cümlesi her şeyi ne kadar da iyi anlatıyor: "Şener'in en önemli özelliği nedir diye bana sorarsanız size şu cevabı veririm: Eşinin türbanını bile unutturan siyasetçi..."
Şarap muhabbeti, laiklik konusundaki yüz seksen derecelik dönüşleri falan "eşinin türbanı"nı unutturuveriyor:
Ama bu unutturmanın anlık veya geçici bir süre için olduğunu hepimiz gayet iyi biliyoruz!
Yönetmen zat aynı zamanda bir şarap otoritesi: O yüzden midir nedir, Şener'i bazen şarap gibi görüyor. Birkaç
bardak "Laik Şener" içip "eşinin türbanı"nı dert etmiyor, anlaşılan!
Final Notu: Şener, yıllardır Anayasa'nın 24. maddesindeki laiklik tarifinin özgürlükçü yönde değiştirilmesi gerektiğini söyleyen bir politikacıydı. 2006'ya girerken de bu fikirdeydi. 2006 Mayıs'ında ise Hürriyet'e "24. madde aynen korunmalıdır" diye şakıdı.
Bülent Arınç kendisini telefonla arayıp "24. madde konusunda benim gibi düşündüğün halde neden böyle konuşuyorsun?" diye sorduğunda "Sözlerim yanlış aksettirildi" karşılığını verdi ama ardından Hürriyet'e söylediklerini tekrar eden açıklamalar yaptı.
TAMER KORKMAZ - ZAMAN