Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, BM Genel Kurulu'na hitabında Suriye'de kimyasal silah kullanılmasına değinerek, "Eğer kimyasal silahlar kullanılmamış olsaydı, uluslararası toplum yüzbinden fazla insanın ölümüne gözlerini kapatmaya devam mı edecekti?" diye sordu.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün BM'de konuşmasından satırbaşları:
"Bazı liderlerin, kendi güvenliklerini diğer ülkelerde güvenlik sorununa sebep olacak şekilde belirlemekte ısrar etmeleri halinde, müşterek güvenlikten söz edilemez"
"Güvenlik Konseyinin tepkisiz kalmasının, saldırgan rejimleri cesaretlendirdiğinin bilincinde olmalıyız. Acımasız eylemlerin faillerini adalete ve hukuka teslim etmeye muktedir bir BM'ye ihtiyacımız var" dedi.
"Türkiye, Suriye'nin kimyasal silah stokunun tasfiyesi için ABD ile Rusya arasında varılan anlaşmayı memnuniyetle karşılamakta ve desteklemektedir. Bu anlaşma, somut bir BM Güvenlik Konseyi kararına tahvil edilmelidir"
"Masum insanların öldürüldüğü gerçeğinden değil de sadece öldürülme şeklinden rahatsız olan her türlü tutumu şiddetle reddediyoruz. Böyle bir yaklaşım, gayri ahlakidir ve hiçbir şekilde kabul edilemez"
"Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Suriye'de asli sorumluluğunu yerine getirmedeki başarısızlığı utanç vericidir"
"Suriye'deki çatışma, bölgesel barış ve güvenliğe ciddi bir tehdide dönüşmüştür. Soğuk savaş döneminin vekalet savaşlarının tekerrür etmesi, Suriye'yi daha derin bir kargaşaya sürükleyecektir"
"Suriye halkını kaderine terk edemeyiz ve etmemeliyiz. Suriye'nin acısını dindirme sorumluluğu, artık uluslararası toplumun omuzlarındadır"
"Filistin sorununun yarım yüzyıldan fazla bir süredir devam etmekte olması, adalet kavramını derinden zedelemektedir. Filistinlilerin kendi devletlerine sahip olma hakkını inkarın ne ahlaki ne siyasi ne de hukuki bir zemini vardır"
"Tunus, Libya ve Mısır dahil bölgedeki gelişmeler geri döndürülemez. Arap halkları da çoğulcu toplumlar inşa etmeye muktedirdirler ancak bu yeni siyasi sistemlerin bir gecede olgun demokrasilere dönüşmesini beklememeliyiz"
"Bu sorunu (Kıbrıs) çözmesi gerekenler, Kıbrıslı Türkler ve Rumlardır. "Eğer"ler ve "ama"lar olmaksızın, en geç önümüzdeki ay müzakerelere başlamalarını bekliyoruz"
"İslamofobi, maalesef ırkçılığın yeni bir türü haline gelmiştir. Dünya üzerindeki milyonlarca barış sever Müslümandan soyut ve hayali bir düşman yaratmayı hedeflemektedir"