AK Parti Genel Başkan Yardımcısı
Şaban Dişli,
CHP Grup
Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisine yönelik iddialarını
yanıtlarken, ''
Silivri'deki imar değişikliğiyle ilgili hiç kimseyle görüşmediğini ve hiç kimseye ricada bulunmadığını'' söyledi.
Dişli, ''
Basında yer alan başlıksız
belge, eski ortağıma
kredi temininde yardımcı olduğumu gösteren bir belgedir. Bu bir iş takibi veya rüşvet belgesi değildir'' dedi.
Şaban Dişli, AK Parti Grup Başkanvekili Bekir
Bozdağ ile
TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisine yönelik iddialarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Dişli, iddiaların ''çarpıtılmış veya saptırılmış bir tek belgeye dayandırılmak istendiğini'' söyledi.
ODTÜ mezunu olduğunu, ABD'de master yaptığını, uzun süre özel sektörde üst düzey yöneticilik görevinde bulunduğunu, kurduğu ve ortağı olduğu şirketlerle yüzlerce insana iş ve ekmek verdiğini anlatan Dişli, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Kazancına hiçbir zaman gayrı meşru, gayri hukuki, gayriahlaki hiçbir şey karıştırmamış, toplumda itibarı, haysiyeti ve şerefi olan bir insanım. İş dünyası beni yakinen tanır. Yaptığım işler ortadadır. Gizlim ve saklım yoktur. Bugüne kadar beni gayrı
kanuni ve gayri ahlakı hiçbir iş ve işlemin veya kazancın içinde görememişsinizdir.''
Siyasete 2002 yılında girdiğini ve o tarihten itibaren AK Parti'nin en üst organında görevli olduğunu anlatan Dişli, şunları kaydetti:
''Son bir haftaya kadar hiç kimse şahsımla ilgili bir ithamda bulunmamıştır. Hiç kimseye verilmeyecek en ufak bir hesabım yoktur. Benim üzüldüğüm bir insanın 50 yılını vererek kazandığı haysiyetinin itibarının bir
iftira ile yok edilmek istenmesidir. Benim üzüldüğüm basınımızın ve siyasilerimizin bir şantaja alet edilmesi ve
temiz insanların haysiyetiyle oynanmasıdır. Bana yapılan haksızlıkları yapanlar bugünden sonra haksız olduğu
itiraf etse bile izlerini silmek mümkün müdür? Ben bu haksızlığı yapanları, iftirayı atanları bu
mübarek günün gecesinde Allah'a
havale ediyorum ve millete havale ediyorum.''
İŞ TAKİBİ VEYA RÜŞVET BELGESİ DEĞİL
Basında yer alan başlıksız belgenin ''eski ortağına kredi temininde yardımcı olduğunu gösteren bir belge olduğunu'' anlatan Dişli, ''Bu bir iş takibi veya rüşvet belgesi değildir'' dedi.
''
Rüşvet belgesine 2 şahit tutulur mu, 4 kişiye 4 nüsha yapılıp dağıtılır mı?'' diye soran Dişli, ''böyle bir iddianın
akıl, mantık ve vicdanla bağdaşmadığını'' söyledi.
Şaban Dişli, iddiaların basında yer almasının ardından gerekli bilgi ve belgeleri toplamaya çalıştığını, geniş kapsamlı açıklama yapmasının bu nedenle geciktiğini ifade etti.
''
İmar değişikliği çalışmalarını ilk başlatan belediyenin Silivri'nin CHP'li belediyesi olduğunu'' anlatan Dişli, dosyasında bulunan bazı belgeleri göstererek açıklamalarını sürdürdü.
Dişli, Silivri Belediye
Meclisi'nin ''25 bin ölçekli Silivri
revizyon ve ilave çevre düzeni planına ilişkin 4
Ekim 2002 tarihinde karar aldığını ve bu kararın onay için
İstanbul Bayındırlık İmar İl Müdürlüğü'ne gönderildiğini'' söyledi.
Silivri Belediyesi Meclisi'nin 16 Ocak 2003 tarihinde 25 bin ölçekli çevre düzeni planını kabul ettiğini ve buna ilişkin yazının yine Bayındırlık İmar İl Müdürlüğü'ne gönderildiğini anlatan Şaban Dişli, bu planların 21 Temmuz 2004 tarihinde onaylandığını kaydetti. Bu şekilde 6, 7, 8 numaralı parselleri de içine alan bölgenin ''ticaret alanı'' olarak onaylandığını anlatan Dişli, ''Tüm bu 25 bin, 50 bin ölçekli onayı alan CHP'li belediye bunu niye yaptı'' diye sordu.
İLGİM VE BİLGİM DIŞINDA
Şaban Dişli, İstanbul Büyükşehir
Belediye Meclisi İmar ve Bayındırlık Komisyonu'nun, 21 Ocak 2007 tarihinde, Silivri Alibey Mahallesi söz konusu ada ve parsellere ilişkin imar değişikliği talepleri hakkında yaptığı inceleme sonucunda hazırladığı raporda, ''birtakım tadillerle imar değişikliği yapılmasının uygun olduğuna'' oy birliğiyle karar verdiğini söyledi.
''Bu kararı verenler arasında 2 CHP ve 1 ANAVATAN'lı üyenin de bulunduğunu'' anlatan Dişli, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 12
Nisan 2007 tarihinde
komisyon raporun onanmasına karar verdiğini, toplantıya 330'u aşkın belediye meclisi üyesinin katıldığını ve sadece bir üyenin ''ret'' oyu kullandığını bildirdi.
Dişli, Silivri Belediye Meclisi'nin daha sonra 11
Mayıs 2007 tarihinde söz konusu alana 1/1000 ölçekli
uygulama imar planı tadilatını kabul ettiğini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu süreçlerin tamamının, benim yani Şaban Dişli'nin ilgisi ve bilgisi dışında usul ve yasaya uygun olarak gerçekleştiğini tespit ettim. Silivri'deki imar değişikliğiyle ilgili hiç kimseyle görüşmedim, hiç kimseye ricada bulunmadım. Silivri Belediye Başkanı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı veya belediye meclisi üyeleri ya da yetkilileri ile dolaylı yada doğrudan kesinlikle konuşmadım, ricada bulunmadım.''
Dişli, söz konusu parsellerin ''
köylü vatandaşlar kandırılarak alındığı ve büyük
rant elde edildiği'' iddiasının da ''iftira olduğunu'' ifade ederek, bu parsellerden 6 numaralı parselin Hazine'den açık artırma yoluyla, 7 ve 8 numaralı parsellerin ise köylülerden değil Türkiye'nin sayılı iş adamlarından alındığını söyledi.
SAVCILIĞIN TAKİPSİZLİK KARARI
Bu konunun, ''ortaklardan birinin gayrimenkulün
satış fiyatındaki fahiş farkı gördükten sonra ortaya çıktığı'' iddiasının da ''yalan'' olduğunu savunan Dişli, bu iddiaları gündeme getiren Aziz Sezginer'in Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne tapu iptal davası açtığını, ancak daha sonra davasından feragat ettiğini de dile getirerek,
mahkeme kararının örneğini gösterdi.
Aziz Sezginer'in daha sonra Akademi Ofset AŞ'nin sahibi Mehmet Karasu'dan ''defalarca ilave menfaat talebinde bulunduğunu, olumlu yanıt alamayınca
Kartal Cumhuriyet Savcılığı'na şikayette bulunduğunu'' ifade eden Dişli, ''bu başvurunun yetkisizlik kararıyla Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiğini ve 8
Ağustos 2008 de başsavcılığın
takipsizlik kararı verdiğini'' anlattı.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun da 11 Ağustos tarihinde söz konusu iddialarla ilgili açıklamalarda bulunduğunu ifade eden Dişli, ''Hukuk yolları tükenen Sezginer, Mehmet Karasu'ya giderek 'kendisine açıktan ödeme yapmadığı takdirde ilgili evrakın içiriğini çarpıtıp, CHP kanalıyla medyaya ileteceğini' söyleyerek tehdit ve şantajda bulunmuştur'' dedi. Karasu'nun bu konuda basın açıklamasındaki ifadeleri de okuyan Dişli, ''Bu kadar para peşinde koşan Aziz Sezginer bu belgeyi sayın Kılıçdaroğlu'na kaç paraya satmıştır? Sayın Kılıçdaroğlu bunu açıklamak zorundadır'' diye konuştu.
Dişli, söz konusu iddiaların ''medyanın ve CHP bir kişinin tehdit ve şantajına bilerek veya bilmeyerek alet olmasının dışında bir şey olmadığını'' öne sürdü.
Şaban Dişli, ''TESCO'nun Silivri Belediyesi'ne yaptığı 325 milyar liralık bağışa CHP'li belediye meclisi üyelerinin onay verdiğini'' de iddia etti.
Dişli, daha sonra uygun görmesi halinde bir televizyon programında söz konusu açıklamalarına ilişkin belgeleri kamuoyu ile paylaşabileceğini, mal
bildiri ve
hesap hareketleri konusunda da aynı şekilde uygun bulduğu bir televizyon kanalında açıklama yapabileceğini söyledi.
SORULAR
Açıklamalarının ardından, gazetecilerin bazı sorularını da yanıtlayan Dişli, ''1 milyon doları nasıl, hangi yolla, hangi tarihte Türkiye'ye getirdiniz'' sorusuna, ''Hiç '1 milyon dolar Türkiye'ye getirdim' dedim mi? Şahsi birikimlerimi getirdiğimi söyledim'' yanıtını verdi.
Şaban Dişli, bir başka soru üzerine Akademi Grubu'nun şirketi olan Alesta'nın eski
yönetim kurulu üyeleri arasında yer aldığını, bununla ilgili bilginin ticaret sicili gazetesinde bulunduğunu da kaydetti.
Bir gazetecinin, ''
Milletvekili olduğunuzda TBMM Başkanlığı'na mal bildiriminde bulundunuz mu, daha sonraki değişiklikleri ilettiniz mi?'' sorusu üzerine, Dişli, ''Tabii ki bunu Meclis Başkanımız açıklar. Daha sonra uygun görürsem bir televizyon programında açıklama yaparım'' dedi.
Israrlı sorular üzerine, başka bilgi ve belgeler topladığını, daha sonra tekrar açıklamalarda bulunabileceğini ifade eden Dişli'ye, ''İstifa etmeyi düşündünüz mü? Sayın Bozdağ'ın burada bulunması partinizin arkanızda olduğu şeklinde yorumlanabilir mi?'' sorusu yöneltildi.
Bu soruya AK Parti Grup Başkanvekili
Bekir Bozdağ yanıt verdi. CHP'nin AK Parti ile olan mücadelesinde ''dedikoduların ya da birilerinin aleti olmak yerine milletin gönlünü alacak yöntemler kullanması gerektiğini'' ifade eden Bozdağ, ''CHP'nin daha önce de 'telekulak' iddiasında bulunduğunu ve bunun sonuçsuz kaldığını'' söyledi.