Yani oy kullanmayanlar,
AK Parti’den sonra ikinci parti konumuna geldi. Bu oran her
seçimde gittikçe büyüyor. Bunun önüne geçmek ve
seçmenleri oy kullanmaya
teşvik etmek üzere internet üzerinden bir çalışma başlatan Ömer
Önder, Kararsızlar ve Oy Vermeyenler Partisi’ni (KOV Partisi) kurdu. 3,5 milyon yeni seçmenin oy kullanacağı 22 Temmuz 2007 seçimlerinde kayıtlı ya da kayıtsız seçmenin yüzde 95’ine ulaşmayı hedefleyen Önder,
kampanyasına örnek olarak da her üç seçmenden birinin oy kullanmadığı ABD’yi gösteriyor: “ABD’de 80 milyon seçmen oy kullanmıyor. Bu yüzden de
Bush gibi
hasta ruhlu bir adam 1-2 milyon fark oyla seçimi kazanıp
ülkesinin ve dünyanın başına bu
vahşet işleri açabiliyor. İşte bu yüzden her bir oy çok değerli. Kullanmadığımız her oy, onaylayamayacağımız, sindiremeyeceğimiz
iktidarlar demektir.”
Kararsız ve
oy vermeyen seçmenlere yönelik olarak,
siyasi partilerin seçim kampanyaları gibi
sivil toplum örgütleri ve kişiler de pek çok çalışmalar yapıyor. İşte, web tasarımcı olan 27 yaşındaki Ömer Önder’in çalışması da bu yönde bir çalışma. 2006 yılı
Kasım ayında, internet üzerinden KOV Partisi’ni kuran Önder, o günden bugüne kadar da hedeflediği 10 milyon kişiye ulaşmaya çalışıyor. Kampanyasını, “Siyasetten korkma, güzel yarınlardan olma!”, “KOV Partili olma, ‘oy’undan olma!”, “KOV Partisi’ne oy verme, oyunu kullanmayan 4 seçmenden biri olma” sloganları ile yürüten Önder, oy vermenin toplumun bir bireyi olduğunu anlamak; kendisinin ve toplumun sorunlarına ortak, duyarlı ve sorumlu olduğu mesajını vermek anlamına geldiğini belirtiyor.
[email protected]
Kararsız oylarda düşüş bekliyoruz
Her dört seçmenden birinin oy kullanmadığı 2002 seçimlerinden yola çıkarak bu yönde bir kampanya yapmaya karar verdiğini belirten Önder, 8 milyonun üzerinde seçmenin sandığa gitmediği geçtiğimiz seçimlere nazaran bu seçimlerde kararsızların oranında düşüş olacağına inanıyor. Çünkü, iktidarı paylaşan üç parti ve
Meclis’teki beş partiye karşı yaşanılan
ekonomik ve siyasi krizlerden dolayı bir güvensizlik ortamı oluşmuş ve seçimler
protesto edilmişti. Ancak bu kez, geride bırakılan 5 yılda tek başına iktidar dönemi var. Uzunca ve bol çalkantılı dönemlerden sonra uzun vadeli, istikrarlı işleyen bir hükümet ve iki partili bir Meclis çıktı. Önder’e göre seçmenler, söz konusu istikrarın devam etmesi için önceden kafalarında iki turlu bir seçim yapıyorlar. Bu yüzden artık her oy çok değerli ve istenilen partiyi iktidar yapmak için büyük bir
rekabet bulunuyor. Seçmenler
sandık başına gelerek, kendi düşüncelerine göre oy verecek ve karşıdaki partinin iktidara gelmesini engellemeye çalışacaklar.
Seçmenler için ‘KOV Partisi’nden olma’ diye çağrıda bulunan Önder, siyasi partiler için de, seçmeni sandığa götürme noktasında bazı önerilerde bulunuyor: “Siyasi partiler, irtica,
laiklik, milliyet, rejim, muhafazakârlık, ülke bütünlüğü, gibi demagojiye açık, insandan uzak ve karın doyurmayan şeyleri bir kenara bırakarak ilkelerini belirlemeli. Programlarında ise madde madde neyi nasıl yapacaklarını matematik işlemi gibi anlatmaları gerekiyor.”
ZAMAN PAZAR