Kamunun
hesap verme sorumluluğunun ve mali saydamlığının sağlanması, gelişmişliğin temel göstergelerinden biridir. Halkın vergileriyle harcama yapıp, ayakta kalan ordu dâhil tüm kurumlar, belediyeler ve KİT'ler istisnasız, bu çerçevede
Meclis yoluyla kamuoyuna hesap vermek zorundadırlar.
Sayıştay, şeffaflık ilkesi çerçevesinde, kamu idarelerinin etkili,
ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak çalışması ve kamu kaynaklarının bu doğrultuda kullanılmasını Meclis adına sağlamakla sorumlu.
Sayıştay'ın, bu işlevini uluslararası standartlara uygun olarak yerine getirebilmesi için yeni bir yasaya kavuşması gerekiyordu. Meclis'in 2004 yılında, AB'nin demokratik kriterlerine uyum çerçevesinde Anayasa'nın 160. maddesinde yaptığı bir değişiklik,
Sayıştay Kanunu'nun da çağdaş hale getirilmesini tetikledi. 160. Madde ile, TSK'nın tekeline aldığı ama aslında devlete ait olan bina gibi taşınmazlar ile
silah araç ve gereçler yani taşınır mallarının denetlenmesi üzerindeki
gizlilik hükmü kaldırılarak, bu taşınır ve taşınmaz malların da Sayıştay denetimine tabi olmasının önü açıldı.
Altı yıl sonra, nihayetinde Sayıştay
kanun teklifi, ekim ayında Meclis Genel Kurulu'nda tartışılmaya başlandı. Bu tartışmaların daha başında, hem de çağdaş bir Sayıştay yasasının hazırlanmasında çok önemli emeği olan
iktidardaki
AK Parti'nin, teklifin 2. maddesinde yaptığı değişiklik, yasanın yara almasına yol açtı. Bu değişiklik ile artık TSK dâhil hiçbir kurumun, harcamalarında yapacakları olası israfları önlenemeyecek. Sayıştay, kurumların, verimli, etkin, ve tutumlu (VET) harcama yapıp yapmayacaklarını denetleyemeyecek. VET ilkesi bütün gelişmiş
ülke denetim kriterlerinde yer alıyor.
Sayıştay yetkilileri, pek çoğu AK Parti kontrolünde olan belediyelerin yaptıkları harcamaların da artık denetlenmesinin önünü açan ilerici bir kanun hazırlayan iktidar partisinin, VET ilkesini kaldırtarak, böylece kendisini topuğundan vurduğunun altını çiziyorlar.
VET'in Sayıştay Kanunu'ndan çıkmasıyla, denetçiler, artık kamu idaresinin koyduğu politikaya göre denetim yapabilecek, “TSK dâhil hiçbir kuruma, koyduğunuz bu
hedef doğru mu, yanlış mı” diye soramayacak.
Oysaki Sayıştay, kamu harcamalarının israf edilmesine karşı da tesbit yapıp, Meclis'e durumu
rapor etmek ve gerektiğinde bu israfa karşı yargılama yetkisine de sahip olacaktı.
VET'in yasadan çıkmasının öncülerinden AK Parti Grup
Başkanvekili Nurettin
Canikli, o tarihte bana yaptığı açıklamada, şeffaflık ilkesini bozmadıklarını ancak değişiklik önergesini getirmemiş olsalardı, yargının yürütmeye müdahalesi durumunun ortaya çıkacağını belirtiyordu. Uluslararası standartlarda bir Sayıştay kanununu destekleyen pek çok Sayıştay mensubunun, bu değişiklikten rahatsız olduğunu da belirtelim.
Diğer yandan, çıkan yeni kanunla Sayıştay denetçileri, ordu dâhil tüm kurum ve kuruluşların mali denetimlerini yapacak. Devlete ait ordunun elindeki silah ve bina gibi tüm mallarının sayımını yapacak ve denetleyecek. Ama yeni Sayıştay Kanunu, askerî harcamaların denetimini artık mümkün kılarken bu denetim raporlarının kamuoyuna açıklanmasını, TSK'nın hazırlayacağı yönetmelik hükümlerine bağlıyor. İşte sıkıntı da burada başlıyor. Zira, kanunun çıkmasına karşı dahi adeta Meclis'te savaş veren TSK'nın, harcamalarının kamuoyu ile paylaşılmasına ciddi engel getireceği tartışılamaz.
Hatırlatmakta yarar var, silah alımları dâhil askerî harcamaların kamuoyuna açıklanması konusunda gelişmiş ülkelerde de kısıtlama var. Ama bu ülkelerdeki kısıtlama, bizdekinin aksine gerçekten gizli olması gereken silah
üretim projeleriyle ilgili, askerin yaptığı harcamalarla ilgili değil.
Sayıştay, askerin,
savunmaya ayrılan
bütçe dışı kaynaklarını da artık denetleyebilecek. Bu kaynakların en önemlileri, Savunma
Sanayii Fonu ve 17'ye yakın askerî devlet firmasında hisseleri bulunun
Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı (TSKGV). Bilinen rakamlara göre yılda yaklaşık beş milyar doları bulan silah alımlarının önemli bir bölümü Savunma Sanayii Fonu'ndan karşılanıyor. Bu fonun önemli kaynakları arasında,
Milli Piyango ve Sayısal Loto gibi şans oyunlarından elde edilen hâsılanın belli bir yüzdesi de bulunuyor. Bilgi Üniversitesi'nin mart ayında kamuoyu ile paylaştığı askerî ve iç güvenlik harcamaları ile ilgili araştırmasında, Vakfın gelir ve giderlerinin ne kadarının askerî projelerde kullanıldığı bilgisine ulaşılamadığına dikkat çekiliyordu.
Ancak, vakıfta iştirakleri olan askerî firmalar, 2007 yılında kamu işletmesi olarak KİT raporuna eklenmiş.
Yeni Sayıştay Kanunu'nda yapılan ancak gözden kaçan önemli bir değişiklik de, Başbakanlığa bağlı KİT'leri de denetleyen Yüksek Denetleme Kurulu'nun artık Sayıştay'a bağlanmış olması. Bu da askerî firmaların da artık Sayıştay tarafından denetleneceği anlamına geliyor.
Yeni Sayıştay Kanunu'yla, artık denetçilerin,
Ergenekon soruşturmaları kapsamında toprağa gömülü olarak bulunan silahların, hangi TSK karargâhlarından çıkıp çıkmadığını da ortaya çıkartabileceklerini öğrendim. Bir yetkili, “Şu âna kadar mal denetimi yapılmadığı için bu silahların izi sürülemiyordu, bundan sonra sürülür artık,” diyor.
Kanun çıktı, artık iş uygulamadaki fiziksel ve zihinsel zorlukları aşabilmede...
LALE KEMAL - TARAF
Sayıştay'ı yeniden yapılandıran
kanun teklifinin Meclis'te kabul edilmesiyle Sayıştay, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni denetleyebilecek hale gelmişti: