"Bu dava bizim için bir işkenceye dönüştü. Artık bu işkencenin bitmesini istiyoruz."
Bu sözler, 21 Mart 2017’de Diyarbakır'daki Nevruz kutlamasına katılmak isterken polis tarafından öldürülen 23 yaşındaki Kemal Kurkut'un ağabeyi Ercan Kurkut'a ait. Ercan Kurkut, 3 yıldır kardeşinin ölümüyle suçlanan polis memuru Y.Ş.'nin yargılandığı davayı uzaktan takip etmek zorunda. Çünkü "siyasi" olduğunu söylediği bir dava nedeniyle 7 yıl hapis cezasına çarptırılmış, hapse girmemek için de Almanya'ya yerleşmiş. Kardeşinin ölümünden beri her gelişmeleri uzaktan takip ediyor. Yargılamadan bir beklentisi olmadığını söyleyen Kurkut, davanın bir an önce bitmesini istiyor:
"Her mahkeme biz Kemal'le sanki bir daha ölüyoruz. Bu 3 yıl süre içerisinde her gün ölüyorsun. Biz artık ölmek istemiyoruz. Artık bitsin. Biz de kurtulalım, onlar da kurtulsun. Zaten ceza vermeyecekler. Biz bunu da biliyoruz. Artık iç hukuk tükensin, adaleti geç de olsa dışarıda arayalım."
Kurkut Ailesi neden ümitsizliğe kapıldı?
Kurkut Ailesi'ni bu denli ümitsizliğe iten olaylar silsilesi, 23 yaşındaki Kemal'in öldürülmesinden sonra yapılan "canlı bomba şüphesi ile vurulduğu" açıklaması oldu. Aile, bu açıklama ile büyük bir şaşkınlık yaşadı. Çünkü Kemal, İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü'nde okuyor, keman çalıyor ve çevresinde "hayat dolu biri" olarak tanınıyordu.
Olayın perde arkası ise Gazeteci Abdurrahman Gök'ün çektiği fotoğraflar ortaya çıkınca anlaşıldı. Fotoğraflarda üstü çıplak şekilde polisten kaçan Kurkut'un vurulma anı objektiflere yansımıştı.
Malatya'da yaşayan Kemal Kurkut'un ailesine haber vermeden Nevruz kutlamaları için Diyarbakır'a gittiği, alanda polislerle tartıştığı, tartışmadan sonra sinir krizi geçirerak tişörtünü çıkardığı, ardından kasaptan bir bıçak alarak polislerin olduğu yöne koştuğu belirtiliyor. İddia ise o sırada bazı polislerin havaya uyarı atışı yaptığı, bir polisin de Kemal'in hayati bölgelerini hedef alarak ölümüne sebep olduğu yönünde.
"Sözlü olarak çok hakaret edilmiş"
Peki, Kemal Kurkut elinde bıçakla polise doğru neden koşuyordu? Ağabeyi Ercan Kurkut'a göre, Kemal 10 Ekim'de Ankara Tren Garı’nda meydana gelen bombalı saldırıdan kıl payı kurtulmuştu ve "dönüm noktası" dediği bu olay onun psikolojisini bozmuştu.Ercan Kurkut, "Kemal'e sözlü olarak çok hakaret edilmiş, üstüne gitmişler. Kemal artık orada sinir krizi geçirmiş, patlamış yani orada. Ardından bir kasaptan aldığı bıçakla alana girmek istemiş. Bıçağı zaten polislere doğru tutmamış. 'Kendimi öldüreceğim' demiş. Gar saldırısının psikolojik etkisi vardı. Çünkü her şeyi yaşadı Kemal. Gezi’yi, 10 Ekim Gar katliamını, aile içindeki tutuklamaları, baskıları, gözaltıları yaşadı. Kemal orada patladı" diye düşünüyor.
"Hedef alınarak, doğrudan atışla vuruldu"
Fotoğraflar ortaya çıkınca dönemin valisi, polis iddialarının görüntülerle uyuşmadığını ve soruşturma başlatılacağını açıkladı. Yayın yasağı konulan soruşturma kapsamında Kemal Kurkut'u vurduğu tespit edilen polis memuru Y.Ş. açığa alındı, ancak üç ay sonra görevine iade edildi. Altı ay sonra da hakkında "olası kasıtla adam öldürme" suçundan ömür boyu hapis istemiyle dava açıldı. Yargılama sırasında Ulusal Kriminal Büro'dan alınan raporda, Kemal Kurkut'un sanık tarafından hedef alınarak doğrudan atışla vurulduğu belirtildi.
Aynı kurumun ikinci raporunda ise Kurkut'un doğrudan değil, yerden seken mermi ile vurulduğu tespitine yer verildi. Yargılama süresince sanık polisin tutuklanması ile ilgili talepler ise reddedildi. Davanın son duruşmasında görüşünü açıklayan savcı ise ömür boyu hapis istemiyle yargılanan sanığın "bilinçli taksirle ölüme neden olma" suçundan 3 yıldan 9 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. Mütalaada, Kurkut'un saldırı teşebbüsünde bulunmadığı ve vurulmadan etkisiz hale getirilebilebileceği belirtildi.
"Sanki mağdur sanıkmış gibi hareket edildi"
Kurkut Ailesi davadan bir sonuç beklemiyor. Çünkü baştan beri etkin bir soruşturma yürütülmediğini düşünüyorlar. Kemal'in vurulmasının çok basit bir olaymış gibi geçiştirildiğini söyleyen Ercan Kurkut'a göre, sanığın polis olma yeterliliğini bile kimse sorgulamadı.
Bu polisin normal şartlarda ihraç edilmesi gerektiğini söyleyen Kurkut, "Mahkeme sürecinde sanki mağdur olan sanıkmış gibi hareket edildi sürekli. Bu şartlar altında insan bir şey bekleyemiyor. Önceki davalarda da bir şey çıkmadı. Hukuk devleti diyorlar ama çok hukukla bir bağlantı olmadı. Çünkü sadece katil sanıkmış gibi hareket ettiler. Hâlbuki görüntülere el koyan polisler vardı, yalan söyleyen bir valilik vardı, cenazeye işkence eden bir valilik vardı. Bunların hepsi suçun ortaklarıydı" iddiasında bulunuyor.
Üç yıllık davada karar bekleniyor
Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde üç yıldır devam eden davada yarın karar açıklanması bekleniyor. Sanık hakkında iki kez değişen ceza istemi, dikkatleri mahkemenin vereceği karara çevirdi. Üç yıldır adalet arayan ve karardan ümitsiz olan Kurkut Ailesi ise iç hukuk yolları tükenirse, adaleti dışarıda arayacaklarını söylüyor.