ANKARA (CİHAN)- Polis Hakları Savunucuları Derneği tarafından, '17-25 Arlık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları sonrası polislere yapılan hukuksuzluklar ve ailelerin mağduriyetleri' konulu program düzenlendi. Programda konuşan Komiser Hüseyin Korkmaz'ın Güney Koreli eşi Leyla Korkmaz, "Güney Kore'de bir karakola bile girmeyen biri şimdi Türkiye'de cezaevinde eşimi ziyarete gidiyorum. Buna da şükrediyorum. İlk başlarda izin vermiyorlardı, yabancı muamelesi yapıyorlardı. Bir aya yakın izin verilmedi. Her hafta Bakanlıktan izin alarak görüşüyorum. Evli olmama rağmen yabancı muamelesi görüyorum. Ben yabancıyım ama hırsızlardan Türkiye'yi daha çok seviyorum." dedi. Eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan'ın eşi Nazife Demirhan ise evlerini aramaya gelen polislerin kimin evini aradıklarını ve ne aradıklarını bilmediklerini söyledi.
Ankara Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde gerçekleşen programa Polis Hakları Savunucuları Derneği Başkanı Fuat Çakmak, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Millet ve Adalet Partisi Eş Genel Başkanı İdris Naim Şahin, Demokratik Gelişim Partisi Genel Başkanı İdris Bal, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Masum Türker'in Başdanışmanı Uğur Güner, İzmir Bağımsız Milletvekili İlhan İşbilen, Milliyetçi Hareket Partisi Kütahya Milletvekili Alim Işık, polis aileleri ve çok sayıda davetli katıldı. Programda emniyet mensubu aileleri yaşadıkları mağduriyetleri ve başlarından geçen olayları anlattı. Emniyet Müdürü Nazmi Ardıç tarafından yönetilen ilk panele Emniyet Müdürü Yurt Atayün'ün kızı Elif Atayün, Komiser Hüseyin Korkmaz'ın eşi Leyla Korkmaz, Emniyet Müdürü Hayatı Başdağ'ın eşi Hacer Başdağ katıldı.
Komiser Hüseyin Korkmaz'ın Güney Koreli eşi Leyla Korkmaz, Türkiyedeki ve Güney Kore'deki hayatını karşılaştırdı. Güney Kore'de karakola bile gitmediğini kaydeden Korkmaz, "Türkiye'de cezaevinde eşimi ziyarete gidiyorum. Buna da şükrediyorum. İlk başlarda izin vermiyorlardı, yabancı muamelesi yapıyorlardı. Bir aya yakın izin verilmedi. Her hafta bakanlıktan izin alarak görüşüyorum. Evli olamama rağmen yabancı muamelesi görüyorum. Ben yabancıyım ama hırsızlardan Türkiye'yi daha çok seviyorum." şeklinde konuştu.
'ÇOCUĞUM BABASINI UNUTTU, ÖMRÜNÜN YARISINI BABASIZ GEÇİRDİ'
Çocuğunun 1 yaşında olduğunu hatırlatan Korkmaz, "Çocuğum babasını unuttu. Ömrünün yarısını babasız geçirdi. Kapalı görüşe gidiyoruz, ses gelmiyor. Telefonu kulağına verince telefona bakıyor. Eşim, 'O canım arkasında Dilruba'ya bakmak nasıl bir duygu biliyor musun? Sanki doğumda hastanede camın arkasında çaresiz bakmak gibi bir şey' diyor. 6 aydır bunu yaşıyoruz. Eşim 'biz yetişkin olduğumuz için bize sadece hasret düşüyor. Sabredebiliyoruz. Dilruba için öyle değil. Ben çok şey kaybettim. Onun baba deyişini duyamadım. Yürüyüşüne şahit olamadım. Aklım normal bir şey dese de kalıbım kabul etmiyor bu durumu' diyor." ifadelerini kullandı.
Korkmaz konuşmasına şöyle devam etti: "Eşim 17 Aralık'a bakıyor. Şu anda mali şubeden tutuklu 8 kişi var. Onlar da 25 Aralık dosyasından tutuklular. Sadece eşim 17 Aralık dosyası sorumlusu. İçerde olan herkes suçsuz ama eşim hem suçsuz hem de alakasız yerden yatıyor. 25 Aralık dosyasında eşimin imzası yok. Neden tutuklandığını da bilmiyoruz."
Programın ikinci panelini ise Emniyet Müdürü Yasin Topçu yönetti. Topçu'nun yönettiği panele eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan'ın eşi Nazife Demirhan, Emniyet Müdürü Ömer Köse'nin eşi Esma Köse ve Emniyet Müdürü Osman Açıkgöz'ün eşi Özlem Açıkgöz katıldı.
'TEŞKİLAT MAALESEF BU DURUMA GELMİŞ'
Eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan'ın eşi Nazife Demirhan operasyon sırasında başından geçen şu olayı anlattı: "Evimiz aranırken bir olay yaşamıştım. 22 Temmuz gecesi operasyon başladığında televizyondan listeler yayımlanmaya başladı. Eşimin de ismi vardı. Bekliyoruz, gelen giden yok. Sabah oldu yine kimse gelmiyor. Eşim 'daha fazla beklemeyeceğim' dedi. Ben gideyim dedi. Bana da evde kalmamı, gelenlere yardımcı olmamı söyledi. Gittikten birkaç saat sonra geldiler, aramaya başladılar. Ben onlara yardımcı oldum bakmadıkları yerleri bile açıp gösterdim. Saklayacak hiçbir şeyimiz yoktu. Gelenler arasında bayan memur yoktu. Yatak odamı bayan memur olmadan aratmak istemediğimi söyledim. Bekledik, şubeden bayan memur getirdiler. Biz o bayanla birlikte odaya girdik. Aramaya başlamadan önce bana, 'abla biz kimin evini arıyoruz?' dedi. Duyduklarıma inanamadım. Gerçekten bilmiyor musun dedim. 'Eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan'ın evini arıyorsunuz' dedim. 'Öyle mi tamam o zaman' dedi. Sonra aramaya başladı. Tekrar döndü, sonra 'abla biz ne arıyoruz' dedi. Güler misin, ağlar mısın? Teşkilat maalesef bu duruma gelmiş." CİHAN