Devlet Personel Başkan Yardımcısı Enes Polat, kamu görevlilerinin dışarıda devletle hiçbir alakası olmayan binlerce, milyonlarca insanın vergisine dayalı olarak istihdam edildiğini hatırlatarak, bunun ağır sorumluluklar yüklediğini söyledi.
Nevşehir Vali Yardımcısı Vural Demirtaş ise toplantıda yaptığı konuşmada, "Ülke yönetimi, bakanlık yönetimi, il yönetimi bizim kamu yönetiminin en büyük özelliği didişmek. Ne mecliste didişme var, valilikte didişme var, belediye meclisinde didişme var, sendikaların toplantılarında didişme var, sivil toplum örgütlerinin toplantılarında didişme var. Yani didişme bizim kamu yönetiminin, Türk insanının belli başlı özelliği olmuştur. Bu saplantılardan, bu tedirginliklerden kurtulmamız lazım." dedi.
Devlet Personel Başkanlığı'nın Koordinatörlüğü'nde 7- 11 Eylül 2015 tarihleri arasında kamu çalışanlarının hizmet kalitesinin artırılması amacıyla 'Kamuda Yönetici Yetkinliklerinin Artırılması Bölgesel Eğitim Programları'nın 18'incisi, Nevşehir'in Avanos ilçesinde bir otelde orta ve üst düzey kamu yöneticisinin iştirakiyle başladı.
Devlet Personel Başkan Yardımcısı Enes Polat, Türkiye'nin büyük şansızlığının düşmanlarının av sahasına çadırını kurmak olduğunu söyledi. Polat, "Bir gün çadırımızın ipi kesiliyor, ikinci gün çadırımızda yangın çıkartılıyor ve üçüncü gün direğimiz devrilmeye çalışılıyor. Gerçekten zor bir coğrafyada öylesine zorluklarla kurulmuş, öylesine zorluklarla korunmaya çalışılan bir devletin mensuplarıyız. Şanlı bir geçmişimiz var." ifadesini kullandı.
Kamu görevlilerinin dışarıda devletle hiçbir alakası olmayan binlerce, milyonlarca insanın vergisine dayalı olarak istihdam edildiğini belirten Polat, eğitim programlarını bu ağır sorumluluğu hatırlatmak ve gereğini hep birlikte yapmak için düzenlediklerini söyledi.
"EĞER BAŞKASININ PARASINI KENDİ İŞİMİZDE KULLANIYORSAK TOPLUMDA TAKDİR GÖRME İMKANIMIZ YOK"
Kamu görevlilerinin sorumluluğunu ya da bulunduğu konumu anlatan yaklaşık 2 ay kadar önce bir makale okuduğunu belirten Polat, şöyle konuştu: "Şimdi bir koordinat cetveli düşünün. X ve Y doğruları var ve bunlar birbirini kesiyorlar. X doğrusuna para, Y doğrusuna da iş doğrusu diyelim. Ve bunlar yukarıya doğru çıkıldığında 'benim param' aşağıya doğru inildiği zaman 'başkasının parası'nı göstersin. Böyle bir diyagram hayal edin. Yatay olan çizgi de iş doğrusu. Sol taraf başkasının işi, sağ taraf ise kendi işimiz olduğunu düşünün. Şimdi önümüzdeki sayfayı dörde ayırdık. Kendi paramızı kendi işimizde kullanıyorsak eğer, insanlar tarafından eleştirilebiliriz, yargılanabiliriz. Ama insanların bize söyleyecek fazla da bir lafı yoktur. Çünkü biz cimri olabiliriz, müsrif veya tutumlu olabiliriz. Fakat kendi paramızı kendi işimizde harcıyoruz, bu konuda sıkıntı yok. Kendi paramızı başkasının içinde harcıyorsak eğer o zaman biz hayırsever birisiyiz. İnsanlar bizi takdir ederler. Eğer başkasının parasını kendi işimizde kullanıyorsak, o zaman çok affedersiniz çok farklı bir insanız biz. Çünkü başkasının parasını biz kendi işimizde kullanıyorsak toplumda takdir görme imkanımız yok. Ama başkasının parasını başkasının işinde kullanmakta olan kişiler bunlar; dernek yöneticileri olabilir, sendika yöneticileri olabilir, kamu yöneticileri olabilir, siyasi parti temsilcileri olabilir dolayısıyla hassas olan bölge orası. Yani bu bölgede asıl denetim yapılması gerekir. O bölgeyi bir sorumluluk içerisinde kullanıyor olmamız gerekir. Çünkü toplumsal alan orada cereyan etmektedir, bunu gerçekleştirmemiz gerekir."
Türkiye'nin yeni bir devletmiş gibi yeni kamu yönetimi anlayışı bağlamında bir takım ilkeler ortaya konduğuna değinen Devlet Personel Başkan Yardımcısı Enes Polat, "Deniyor ki, hesap verebilirlik olacak, ilkelere uyum olacak, etkinlik olacak ve insan odaklı yönetim olacak. Dün verdiğimiz şehitler için de geçmişte verdiğimiz şehitler için de ağır bir sorumluluğun gerekliliği olarak görevimizi iyi bir şekilde yönetmek zorundayız." şeklinde konuştu.
Taşrada bulunan yöneticilerin uygulamanın içerisinde olmaları nedeniyle merkez yöneticilerden daha iyi durumda olduklarını kaydeden Polat, sözlerini şöyle tamamladı: "Çünkü ben şunu itiraf ederim ki, merkez yöneticiler olarak bazen biz Ankara'da Elmadağ'ın ötesini göremeyiz. Yani belki Polatlı'nın ötesini göremeyiz. Taşrada işler daha iyi yürümektedir. Bu toplantıların eğitimden bence daha büyük bir önemi, hedefi var. Ve o hedef karşılıklı etkileşime imkân vermesi ve bizim göremediğimiz o Elmadağı'nın arkasını, Polatlı'nın arkasını bize göstermekten ibarettir."
'VARA YOK DİYEN ÖLÜR'
Nevşehir Vali Yardımcısı Vural Demirtaş, bir Orta Asya atasözünün 'Vara yok diyen ölür' dediğini belirterek "Şimdi tahsildara gidiyorsunuz 'bu olmaz kardeşim', vergi dairesine gidiyorsunuz ' yarın gel', belediyeye gidiyorsunuz ' bilgili memur yok, raporlu. Öğleden sonra gel', deniyor. Artık arkadaşlar böyle bir şeyin 21. yüzyılda tarihe karışması gerekir." dedi.
Vural Demirtaş, Türkiye'deki yöneticinin özelliklerinden başlıcalarını da şöyle sıraladı: "Benim dediğim doğru, benim keyfim öyle istiyor, asarım keserim burnunu sürterim.' Yanlış! O devirler geride kaldı. 'Hangi taş büyükse başını ona vur' Kamu yöneticisi tarafından verilen belli başlı cevaplardan en belirginlerinden biri budur. Neden çaresini düşünmüyoruz da en büyük taşını gösteriyorsun kardeşim. 'Canına ot tıkarım' kim kimin canına ot tıkıyor, neden tıkıyorsun. Aşağılayıcı kelimeler, yüzüne veya arkasından; çakal, öküz çok affedersiniz dümbük bu tür aşağılayıcı, ilkel, edebe sığmayan kelimeler, cümleler."
"ÇOK ÇALIŞIYORUZ AMA AZ GELİŞİYORUZ"
Vali Yardımcısı Vural Demirtaş konuşmasında ülkemizin az gelişmiş veya gelişmekte olan sınıfında yer aldığını da belirterek şöyle konuştu: "Biz çalışmıyor muyuz? Çalışıyoruz. Çok çalışıyor muyuz? Çok çalışıyoruz. Nevşehirliyle karşılaştığınız zaman, ne yapıyorsunuz nasılsınız? Koşturuyoruz, sayın valim koşturuyoruz. Koşturuyorsun da az gelişmiş veya gelişmekte olan sınıfında yerimizi almaktan kendimizi alamıyoruz. Kalkınmıyor muyuz? Kalkınıyoruz. Ama durmadan patinaj yaparak kalkınıyoruz. Yöneticiye diyorum ki; hayır demeyin. Var, bir çaresini buluruz deyin. Var, ödenek var. Sosyal yardımlaşmada para var. Üniversitede para var. İl özel dairesinde para var. Ama biz ilk defa diyoruz ki muhtara; olmaz! Neden olmaz kardeşim, neden işi yokuşa sürüyorsun? Bunu anlamak mümkün değil. Tabi yönetilenlerin kusuru yok mu? Çok. 'Haklısınız efendim, başüstüne efendim, hay hay efendim, en doğruyu siz biliyorsunuz efendim'. Ya bir tepki göster bakalım. En iyi yönetici bana göre, memurlarını ve halkını sonuna kadar dinleyen yöneticidir arkadaşlar. Elinizi yanağa koyacaksınız ve dinleyeceksiniz. Dinlediğiniz zaman sorunun yüzde 50'sini haledersiniz. Her iki tarafı da dinlerseniz yüzde 90'ınını hallederseniz. Ben bu kanaatimde samimiyim ve bu yöntemi uyguluyorum."
Beş gün sürecek eğitimin açılış toplantısına, Devlet Personel Başkan Yardımcısı Enes Polat, Nevşehir Vali Vekili Vural Demirtaş, Nevşehir Belediye Başkan Yardımcısı Yusuf Kaya, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Filiz Kılıç ile akademisyenler, Kayseri, Nevşehir, Niğde, Aksaray, Kırşehir, Kırıkkale, Amasya, Çorum ve Yozgat'tan gelen kamu yöneticileri ve personeller katıldı. CİHAN