Basın Konseyi tarafından organize edilen basın ve ifade özgürlüğünün tartışıldığı toplantıda, yeni anayasa ve basın özgürlüğü konusunda giderek kötüleşen duruma ilişkin tespitler damga vurdu. Toplantıda konuşan Basın Konsey Başkanı Türenç, "Gazeteciler gazetecilik faaliyetlerinden dolayı ağırlaştırılmış müebbet, 42 yıl gibi cezalarla yargılanıyorlarsa bunun uluslararası demokratik sistemde yeri yoktur. Bunu demokratik ülkelere de anlatmanız çok zordur." dedi.
Beşiktaş Afife Jale Kültür Merkezi'nde düzenlenen medya ve ifade özgürlüğü konulu toplantıya Prof. Dr Süheyl Batum, İstanbul Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç ve İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal ve Beşiktaş Belediye Başkanı Avukat Murat Hazinedar konuşmacı olarak katıldı. Son dönemde basın mensupları ve kuruluşlarına yönelik baskılar ile yeni anayasa çalışmalarının da tartışıldığı toplantıda basın ve ifade özgürlüğünün hukuksal karşılığı, basın özgürlüğünün Türkiye'deki durumu, mevcut şartlar altında basın özgürlüğünün sağlanmasının vatandaş ve ülke açısından getireceği avantajlar gibi konular masaya yatırıldı.
'4.KEZ İHRAÇ EDİLEBİLİRİM'
Beşiktaş Belediye Başkanı Avukat Murat Hazinedar, partisi CHP'den geçmişte 3 kez ihraç edildiğini ve mahkeme kararı ile geri döndüğünü bugün yine eleştireceği için 4. kez partiden ihraç edilebileceğini belirtti. Siyasi politikalar üretilirken her kesimi kucaklayıcı nitelikte davranılmasının önemine işaret eden Hazinedar, "Mevcut düzene itirazcı birisiyim ama hep üzerinde durduğum konu özgürlüklerimi savunurken milletin değerleriyle barışık bir dil kullandım. Milletin değerleri ile barışık, Türkiye'de tam anlamıyla merkez siyaset yapmanın, sağ sol ayrımı yapmadan siyaset yapmada yeni Türkiye'de değerlendirme parametreleri çok farklı. Kim için siyaset yapıyoruz, Türkiye'nin geleceği için. Maalesef benim partim başta olmak üzere bu konuda eleştirisi, derdi olanlar bunu, bir türlü o sürecin içine gençleri katamıyoruz." şeklinde konuştu.
'SIKIYÖNETİM ZAMANLARINDA BİLE HABER MERKEZLERİ BOŞALTILMADI'
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Türkiye'nin basın özgürlüğü konusunda iyi bir tabloya sahip olmadığının altını çizdi. Bu konuda Türkiye'nin sınıfta kaldığını ve her gün biraz daha ağırlaşan bir tablo ile karşı karşıya kaldığını anlatan Türenç, "Sıkyönetim zamanlarında bile böyle bir manzara ile karşılaşmamıştım. Haber merkezlerinin boşaltıldığına tanık olmadık. Yükümüzün çok ağır olduğunun farkındayız. Baskıların, sıkıntıların, gözdağlarının, tutuklamaların da üstesinden gelmeye kararlıyız, ant içtik." dedi.
Şu anda cezaevinde 30'a yakın gazeteci bulunduğunu belirten Türenç, şöyle devam etti: "2015 yılında 15 televizyon kanalı kapatıldı. Gazeteler kapatıldı, 94 gazeteciye gazetecilik yaptığı halde sarı basın kartı verilmedi, engellendi. Sosyal medya engellendi, sosyaal medya içeriklerinin kaldırılmasında dünya rekoru elimizde. Twitter'ın Avrupa direktörü geldi Basın Konseyi'ne durumu görüşmek için. Türkiye sosyal medyada içerik kaldırmada dünya birincisidir dedi."
12 Eylül darbe döneminde Milliyet gazetesinde muhabir olarak çalıştığını anlatan Türenç, o dönemde de bazı yazarların köşelerinin sansürlenerek bölümlerinin boş bırakıldığını anlatarak şöyle devam etti: "Şimdi başka bir şey yaşanıyor. Özgürlüğünüz var sizin, haber alma özgürlüğünüz hayata geçiyor mu? Hayır. En son iki gazeteci tutuklandı. Dündar ve Gül. Gazeteciler gazetecilik faaliyetlerinden dolayı ağırlaştırılmış müebbet, 42 yıl gibi cezalarla yargılanıyorlarsa bunun uluslararası demokratik sistemde yeri yoktur. Bunu demokratik ülkelere de anlatmanız çok zordur."
'2006'DAN BU YANA 107 BİN SİTE KAPATILDI'
Hukukçu Profesör Süheyl Batum ise yeni anayasa çalışmalarına değinerek asıl olanın özgürlüğünün merkeze çekilmesi olduğunun altını çizdi. Batum, "Başkanlık mı iyi, parlamenter sistem mi iyi, yok Cumhurbaşkanı'na şu yetkiyi de verelim bunlar işin ayrıntılarıdır. Asıl olan her meslek, grup, kişiler ayrı ayrı haklarını güvence altına alıp arkasından da bunu koruyacak bağımsız yargıya yer vermiyorsanız söylediklerimin hepsi olur. Türkiye bunun menbaı. Çünkü Türkiye'de belki sadece meslek grubu olarak belki tutarlar birbirlerini. Bunların korunması için bu hakların anayasada korunma altına alınmış olması lazım. O yüzden ben başkanlık sisteminin bilinçli olarak oluşturulmuş bir şey olduğuna inanıyorum." dedi.
Batum, geçen yılın sonu itibariyle 2006 yılından bu yana kapatılan internet sitesi sayılarına ilişkin de dikkat çeken istatistikler verdi. Batum, "107 bin 500 internet sitesi erişime kapatılmış. 2006'da 4, 2009'da 9, bakın 7 bin 485, 36 bin 148 diye gidiyor ve bugün vardığı nokta 107 bin." diye konuştu.
İstanbul Barosu Başkanı Kocasakal ise meseleleri incelerken mikro bakış açısı yerine fotoğrafın tamamına bakılması gerektiğini söyleyerek şöyle konuştu: "Bizi kandırıyorlar. HSYK'yı tartışalım, öyle mi olsun, böyle mi olsun. Tuzak da burada. Yeni anayasa diyorlar ya. Basit bir soruyu neden sormuyoruz halk olarak. Yahu var olanları uyguluyor musunuz ki yeni anayasa diyorsunuz. Bu anayasa gidip keyfi olarak istediğiniz kişiyi gözaltına alabilirsiniz mi diyor. Bu an anayasa bize, önceden izin almaksızın silahsız saldırısız, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılabilir demiyor mu bu anayasa? E, o zaman soruyorum ben, nesini hangi maddesini niye değiştirmek istiyorsunuz. Daha demokratik? Yahu insan aklıyla alay etmeyin. Zaten 3'te ikisi değişmiş bir anayasa."
CİHAN