Ankara'daki patlamada hayatını kaybeden ve 'barış annesi' olarak bilinen 71 yaşındaki Meryem Bulut'un çocukları, annelerinin hayatını barışa adadığını söyledi.
25 yıldır dağa çıkan oğlunu arayan 71 yaşındaki Meryem Bulut, ömrü boyunca barış için mücadele etti, ancak Ankara'daki barış mitingindeki patlamada hayatını kaybetti. 8 çocuk annesi Meryem Bulut'un oğlu Şehmuz Bulut ve kızı Hikmet Polat, annelerinin hayatı boyunca barış için yaptığı mücadeleyi anlatırken göz yaşlarını tutmakta güçlük çekti. İstanbul'da ikamet eden ve Batman nüfusuna kayıtlı Meryem Bulut, Güneydoğu'da yaşanan çatışmaların bir çoğunda canlı kalkan olmak için operasyon bölgelerinde bulunmuş. Bulut, son olarak Ankara'da düzenlenmesi planlanan Barış Mitingine katılmak üzere bir gün öncesinden çocuklarıyla vedalaşarak, mitinge katılmak üzere Ankara'ya hareket etti. Çocukları annelerinin olayda yaralandığını cep telefonuna cevap veren polis memurundan öğrendi. Yaralı anneleri için Ankara'ya giden oğulları ve kızları, annelerinin öldüğü haberini hastane yetkililerinden aldı. Patlamada hayatını kaybeden Meryem Bulut'un cenazesi geçtiğimiz gün Batman'da yapılan törenle İkiztepe Köyü Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Çocukları annelerinin mezarını ziyaret ederek, annelerinin yaşadıklarını ve barış için verdiği mücadeleyi mezar taşına sarılarak anlattı. Meryem Bulut'un kızı Hikmet Polat, annesinin yaşadıklarını Kürtçe anlatarak, annesinin kimseye bugüne kadar tek bir kötü söz etmediğini aktardı. Annesinin Ankara'ya giderken başında beyaz yazmanın olduğunu belirten Polat, "Bizim bu bölgelerde bu beyaz yazma, barış anlamına gelir. Bundan dolayı annem bu beyaz yazmayı başından eksik etmezdi. Beyaz yazma kan davası olan ailelerin barışmasına bile vesile oluyor. Annem barış barış diyerek hayatını harcadı. Kimsenin göz yaşı dökmesi annemin hoşuna gitmiyordu. Herkesin derdi ile dertlenen biriydi."
MEZAR TAŞINA BEYAZ YAZMA BAĞLANDI
Annesinin mezar taşına barışı simgeleyen beyaz yazma bağladıklarını ifade eden Polat, şöyle devam etti: "Bu beyaz yazma bu bölgelerde annem gibi yaşlı kadınlar bir kavganın arasına atılınca o kavga son bulurdu. Annem de sürekli bu yazma ile yaşadı. Annemi herkes barış annesi olarak, barış elçisi olarak biliyordu. Annemin kimseye karşı kötü bir sözü olmamıştır. O bir iyilik meleğiydi. Onun ölümü herkesi üzdü. Çünkü annem ne asker, ne polis, ne de gerillanın ölmesini istemezdi. Bunun için bir çok çatışma bölgesine giderek o yaşına rağmen canlı kalkan oldu. Şırnak'ta gözaltına alındı annem. Hakim anneme sordu 'teyze sen yaşlısın senin ne işin var burda' diye sordular. Annem de şu cevabı verdi. 'Oğlum, asker ölmesin, gerilla ölmesin, o mermi bana gelsin.' Mardin kırsalında yaşanan çatışmada canlı kalkan olarak gözaltına alınan annem cezaevine bile atıldı. Ama o yine barışa olan aşkından vazgeçmedi. Bu yolda hayatını kaybetti. Nerede bir barış mitingi yapılsa annem mutlaka giderdi.
Sivas Madımak katliamının anma etkinliklerine de katıldı. Kimsenin canı yanmasın. Barış istiyoruz."
"BU ÜLKE HEPİMİZE YETER, KÜRT TÜRK KARDEŞTİR"
Türkiye'nin büyük olduğunu ifade eden Polat, "Kürt Türk kardeştir. Bu ülke çok büyük, hepimize yeter. Bu savaş, bu kavganın neye karşılık yapıldığını anlamıyoruz. Bu işin Kürdü Türkü yok, biz bir milletiz. Kız alıp kız veriyoruz. Bu kavga niye peki? Hiç ayrımcılık yapmıyoruz, hepimiz kardeşiz. Kürt de, Türk de aynıdır. Hepsi kardeştir. Bu ülkeye barış ve kardeşlik gelsin. Bunu istiyoruz."
"ANNEM ELLERİNİ AÇIP, ALLAHIM BU ATEŞE BİR SU DÖK DİYE DUA EDERDİ"
Meryem Bulut'un oğlu Şehmus Bulut ise annesinin hayatında en çok önem verdiği konunun ibadeti olduğunu ve ibadet ederken de barış için dua ettiğini dile getirdi. Annesinin barış için hayatını harcadığını ifade eden Bulut, "Annem sürekli dua ederdi. 'Allahım bu ateşe su dök' diye dua ederdi. Yani ne bir Kürt, ne bir Türk, ne bir asker, ne bir polis, ne de bir gerilla ölmesin diye dua ederdi. Televizyonda bir ölüm haberi gelince annem çok üzülürdü. İçinin parçalandığını hissediyorduk. Annem bugüne kadar kimseye kötü bir söz söylemedi. Herkes için dua ederdi. Kimseye bir düşmanlığı yoktu. Her zaman barış diyordu. Polis ve asker anneleri bize destek olsunlar şu savaşı bitirelim diye hep söylerdi."
"BERABER YEMEK YEDİK, SANKİ BU YEMEK VEDA YEMEĞİYDİ"
Son olarak patlamadan bir gün önce İstanbul'da annesiyle beraber yemek yediklerini belirten Bulut, şöyle devam etti: "Bu yemek sanki veda yemeği oldu. Annem buradan Ankara'ya hareket etti. Ve sabah haberleri izledik, patlama olmuş, bu patlamada annem yaşamını yitirdi. Annemizi çok aradık cevap vermedi. Bir polis memuru cevap verdi ondan durumu öğrendik. Ben olay yerine gittim. Orada o kadar ölü gördüm ki annemi bırakıp oradaki insanlara yardım ettim. Bizim hiç kimseye düşmanlığımız yoktur. Biz Batman'da İskenderun'a gittiğimizde Türkçe konuşmayı bilmiyorduk. Çünkü ana dilimiz Kürtçeydi. Ne devlete neden bir kurumuna bizim bir düşmanlığımız yoktur."
CİHAN