Fransız sahil koruma gemileri, lisansı olmadığı için Britanyalı bir balıkçı teknesini karaya çekti. Londra bunun üzerine Fransız büyükelçisini dışişleri bakanlığına çağırdı. Bu gelişmelerle beraber Brexit sonrası Manş Kanalı'nda avlanma lisansları çekişmesi sertleşti.
Britanya medyası krize ilginç bir yaklaşımda bulundu İngiliz The Times gazetesi Fransa'nın bu çekişmeye verdiği tepki hiç de uygun değil, diyor
The Times : “Kuşkusuz Britanyalı bakanlar da popülist davranışlarıyla suçlu ama cumhurbaşkanlığı seçimlerine altı ay kala Fransa son derece tehlikeli açıklamalar yapıyor. Cumhurbaşkanı Macron'un kabine üyeleri, Büyük Britanya'ya kara çalmak konusunda birbirleriyle yarışıyor. Bu esnada kullandıkları üslubun, sorunun kendisiyle orantılı olduğunu iddia etmek zor. Fransız yetkililer, Manş Denizi'ndeki adalara elektrik sevkiyatının kesilebileceği, en iyimser ihtimalle fiyatların yükseltilebileceği tehdidini savurmuştu. ... Putin'i aratmayan böylesi davranışlar, olgun bir demokrasiye yakışmıyor.”
Öte yandan İrlandalı The Irish Times, Fransa'nın düş kırıklığına hak veriyor:
“Ticaret ve işbirliği anlaşması kapsamında verilen bir dizi zorlu çarpışmanın sonuncusu balıkçılık oldu. Birleşik Krallık'ın kendi karasularındaki egemenliğini tanıyan ama aynı zamanda, Britanya mamullerinin AB pazarlarına giriş izni karşısında karasularında AB tarafından balıkçılık yapılmasına izin vermesini düzenleyen tartışmalı bir mutabakata varılmıştı. Ancak Britanya'nın Fransız gemilerine lisans vermesi gerekliliği, Fransa'ya göre tarihsel avlanma hakkının kanıtlanmasını gereksiz yere zorlaştırdı. Halihazırda Fransızların lisans başvurularının ancak üçte birden az bir kısmı onaylanıyor.”
Fransız Medyasında da uzlaşma çağrıları yapılıyor .
Yazarlar James Noyes ve Adrian Pabst, Marianne'deki yazılarında, Paris- Londra ilişkilerinin iyi olmasının Batı dünyası için çok önemli olduğunu söylüyorlar:
“'Küresel Britanya' ve 'Fransız eksepsiyonalizmi' [kendini ayrıcalıklı görme] hakkında edilen boş sözler, Batı dünyasının önünde duran varoluş krizinin aşılmasını sağlayamaz. Ayn şey, aşı veya balıkçı hakları gibi günlük sorunlarla ilgili siyasi anlaşmazlıklar için de geçerli. İngiltere ve Fransa bu fırsatı kullanmalı ve eski ittifaklarını ortak değerlere bağlı yeni bir birliğe dönüştürmelidir. ... İngiltere ve Fransa'nın liderlik ettiği bir Batılı Milletler Topluluğu kendini tekrar güven ve işbirliğine dayalı bir kader ortaklığının içinde hissedecektir.”
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron İtalya'nın başkenti Roma'da düzenlenen G20 Liderler Zirvesi sonrasında düzenlediği basın toplantısında, İngiltere ile Fransa arasındaki balıkçılık krizi hakkında açıklamada bulundu.
Macron, “Gerginlik istemiyorum, 10 aydır çalışıyoruz. Bazı balıkçılara ruhsat verildi ve bunu memnuniyetle karşılıyorum ama daha birçok ruhsat hala anlaşılmayan nedenlerle verilmedi. Bazı ruhsatlarda hala sabitlenmemiş metodolojiler var. Fransız hükümeti ve Avrupa Birliği, ‘Bu yaklaşıma bağlı kalırsanız, misilleme önlemleri alınacaktır' demeye başlamak için her türlü hakka sahiptir” ifadelerini kullandı.
“TOP İNGİLİZ SAHASINDA”
Dileğinin misilleme yoluna gitmemek olduğunu ve anlaşmaya varılmasının olduğunu altını çizen Macron, İngiltere'ye bir yöntem önerisinde bulunduğunu açıkladı.
Macron, “Başbakan Johnson ile anlaştığımız şey budur bir yöntem önerisinde bulunacağız ve kısa vadede anlaşmak için adımlar atacağız. Başbakanlık ekiplerine bu yöntemi hakkında belgeler verdik. Britanyalılar bariz bir adım atmazlarsa 2 Kasım’dan itibaren planlanan yaptırımlar uygulanacak. Şu an top İngiliz sahasında” dedi.
Fransa, Brexit sonrası İngiltere’yi Fransız balıkçılara çok az ruhsat verdiği için eleştirirken, İngiltere'nin geri adım atmaması halinde 2 Kasım'dan itibaren yaptırım uygulayacağını açıklamıştı.
Yaptırımlar, arasında İngiliz balıkçı gemilerinin Fransız limanlarına yüklerini boşaltmasını yasaklama ve kamyonlar üzerindeki gümrük kontrollerinin artırılması yer alıyor.