ARİF ASALIOĞLU
Papa’nın Ukrayna için beyaz bayrak ifadesi ne manaya geliyor?
Bu yazıda, Mart ayının ilk haftası Katolik dünyanın ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus, Ukrayna’nın müzakereye oturma cesareti göstermesi gerektiğini ve bu konuda Türkiye’nin de arabuluculuk teklifini değerlendirebileceğine dair sözlerini ele almak istiyorum. Bu önemli konu, Rusya seçimleri, Crocus City terör saldırısı, Türkiye seçimleri gibi başka gündemlerden dolayı biraz gecikmeli olarak bu güne kaymış oldu. Fakat Papa’nın bu ifadeleri sonrası Kiev yönetimi içinde de farklı tartışmaların başladığı gelen bilgiler arasında. Çünkü bu itiraf/ifşa (niçin ifşa birazdan açıklayacağım) Avrupa’da bir kısım çevrelerin zihin altı yaklaşımlarını ortaya çıkardı. Sanki Ukrayna’ya “yumuşak bir iniş yapma vakti artık geldi” der gibi.
Papa, İsviçre Radyo Televizyonu'na (RSI) verdiği özel röportajda, “Durumu görenin, halkını düşünenin, beyaz bayrağı kaldırma ve müzakere etme cesaretini gösterenin daha güçlü olduğuna inanıyorum. Bugün uluslararası güçlerin yardımıyla müzakere edilebilir. Müzakere cesur bir ifadedir. Yenildiğinizde, işlerin yolunda gitmediğini gördüğünüzde müzakere etme cesaretine sahip olmanız gerekir. Çekiniyorsunuz ama bu savaş, kaç ölümle son bulacak… Arabuluculuk yapacak bir ülke aramak gerekir. Bugün örneğin Ukrayna’daki savaşta arabuluculuk yapmak isteyen birçok ülke var. Türkiye süreci başlatmaya yönelik bir teklif yaptı. İşler daha kötüye gitmeden müzakere etmekten çekinmeyin." değerlendirmesinde bulundu.
“Bayrağımız Sarı ve Mavidir”
Francis’in açıklamasının ardından Ukrayna Dışişleri Bakanı Dimitro Kuleba, tepki göstererek, “Bayrağımız sarı ve mavidir. Bu bayrakla yaşar, ölür ve galip geliriz. Asla başka bir bayrak çekmeyeceğiz” dedi. Ardından Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, Vatikan elçisi Visvaldas Kulbokas’ı çağırdı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Visvaldas Kulbokas'a Papa'nın "beyaz bayrak" ve saldırganla "cesaret gösterme ve müzakere etme” gerekliliğine ilişkin sözlerinin Ukrayna'yı hayal kırıklığına uğrattığı bilgisi verildi” denildi. Bunun üzerine Vatikan sözcüsü Matteo Bruni, Papa'nın sözlerinde kullanılan "beyaz bayrak" simgesinin teslimiyet değil, ateşkes anlamına geldiğini belirtti. Bruni, Papa'nın sözlerini açıklarken, "Papa, görüşmeyi yapan kişi tarafından dile getirilen beyaz bayrak simgesini düşmanlıkların sona ermesi ve müzakerelere cesaret edilmesiyle ilgili bir ateşkesi ifade etmek için kullandı" dedi.
Rusya'nın stratejik yenilgiye uğratılması gerektiğini en fazla dile getirenlerden biri olan Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock, müzakere çağrısı yapan Papa Francis'in Ukrayna'ya yönelik ‘beyaz bayrak kaldırmayla’ ilgili sözlerini eleştirdi. Annalena Baerbock, "Bu zamanda bunu anlamıyorum. Barış görüşmeleri çağrısı yapanlarla birlikte Ukrayna'ya gidilmesi gerekir" dedi. Ukrayna ziyaretlerinde oradaki durumun vahametini gördüğünü anlatan Baerbock, "Bazı şeyleri ancak kendiniz gördüğünüzde anlayabileceğinize inanıyorum. Ukrayna'da savaştan etkilenen çocuklarla konuştuğumda şunu soruyorum: Papa nerede? Papa'nın bunlardan haberi olmalı" diye konuştu. Ayrıca Baerbock, Almanya'nın Ukrayna'ya silah sevkiyatına son vermesini isteyenlere karşı çıkarak, "Eğer şimdi dayanışma ve güç göstermezsek o zaman barış olmayacak. Bu nedenle silah sevkiyatı da dahil olmak üzere kararlılık göstermeliyiz. Ukrayna'nın yanında durmalı ve kendisini savunabilmesi için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız" iddiasında bulundu.
Ukraynalı heyet Papa Franciscus ile görüştü
Peki Papa’nın Ukrayna için beyaz bayrak ifadesi ne manaya geliyor?
Öncelikle dünyadaki dengeler ve güç merkezlerinden birisinin Vatikan olduğunu unutmamak gerekiyor. Özellikle Avrupa’nın bazı ülkeleri için, Vatikan’ın yaklaşımlarının din ekseni olması kadar ekonomik sinerjisi de bulunuyor. Bu sinerji ile Ukrayna hakkında kararların kapalı bir finans kulübü tarafından alınması gerçeği bir boyutta birleşiyor. Başka bir husus Vatikan'ın (tarihi boyunca) önemli bilgi/istihbarat merkezi oluşu.
İddialara göre geçtiğimiz sonbaharda Ukraynalı bir heyet Papa Franciscus ile bir görüşme yaptı. Heyette ise Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Başbakan Shmygal ve Başkanlık aparatı yönetim şefi Andrey Yermak bulundular. Bu üç isim Ukrayna'nın iç ve dış politikasını etkileyen en önemli kişiler. Anlaşılan bazı konularda Vatikan ile mutabık kalındı ve kamuoyuna açıklanmadı. Aradan aylar geçti ve bazı ülkelerde önem arzeden seçimler teker teker yapılmaya başlandı. İşte Papa’nın çağrısı Kiev’i bu kararlara daha hızlı yönlendirme adına böylesi bir dönemde geldi. Ve bu çağrı sadece Ukraynalılara yönelik değil. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş ateşine deyim yerindeyse, benzin dökmeye devam eden güçlere bir çağrı oldu.
Ortadaki durum çok katmanlı bir merdiven gibi aslında. Tek taraflı değil yani, çok yönlü çıkmazları var. Yani uzun süreli bir stratejinin parçaları diziliyor. Ukrayna olmadan güvenli bir Avrupa olunamayacağı, kıtanın çıkarları açısından istikrara sahip olunamayacağı daha iyi anlaşıldı kanaatindeyim. Savaşın uzaması bütüncül Ukrayna gerçeğini tehlikeye sokuyor. Kiev’in artık bir masa etrafında oturması isteniyor. Zelenskiy’nin Kırım konusunu zamana bırakma esnekliği bundan olsa gerek. Papa çağrısını tek taraflı Kiev’e yaptı. Çünkü Moskova’dan böylesi bir refleksi zaten beklemiyor. Vatikan ile Rus Ortodoksluğu arasında soğuk rüzgarlar var.
Bazı güçler tarafından dünya düzeni Ukrayna pahasına yeniden paylaşılıyor. Bu nedenle papanın çağrısı, ayrıca savaşı Avrupa'da sürdürmek isteyen bu güçlere yönelik bir çağrıydı. Savaş artık önlenmeli ve bitirilmeli demek istiyor. Bitirilmezse o zaman savaş Avrupa'nın kendisine gelecektir. Avrupa son 50 yılda olduğu kadar hiç bir zaman böyle bir istikrarda olmadı. Bunu yok edecek yeni maceraya kapı aralanmama niyeti dillendirilmiş oldu. Ayrıca Rusya'nın nükleer silahları var. Moskova bu bilinç ile diplomatik, askeri ve hatta yarı resmi kanalları aracılığıyla Avrupa'yı "kırmızı çizgileri aşarsanız taktiksel bir nükleer saldırı başlatacağız" konusunda uyardı. Bunu yapabileceğini veya yapmak istediğini yakın zamanda ABD istihbarat servisi kaynaklı sızıntıları CNN aracılığıyla duymuşsunuzdur. Bu Avrupa'ya bir uyarıydı ve Avrupa bu konuda endişeli.