Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçim yenilgisinin ardından yaptığı değerlendirme toplantıları sonrası yönetim kademelerinde dikkat çeken değişimler gerçekleşti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin kurultay sürecini de başlattı.
CHP Grup Başkanı Özgür Özel, Genel Başkan seçimi de yapılacak kurultaya ilişkin yaptığı “Sorumluluk almaktan kaçınmayacağım, fedakarlıktan da geri durmayacağım” açıklamasıyla dikkatleri üzerine çekti.
Özel’in bu açıklamasını Genel Başkan adaylığı ilanı olarak değerlendirenler olduğu gibi açıklamanın arkasında bir “niyet”, bir “plan” olduğu yorumunu yapanlar, “Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na saygısızlık ettiğini söyleyenler de oldu.
Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’ın sorularını yanıtlayan Özgür Özel, CHP’nin önündeki kritik sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Özel, “Benim yaklaşımım şu; biraz önce bahsettiğimiz yapısal değişim ve dönüşüm ki bu böyle sadece benim tarif edeceğim bir şey değil, çok kolektif bir akılla doğru hat çizmemiz gerekiyor, ben bu tartışmayı yapmaya ve yaptırmaya adayım. Bunun sonucunda genel başkan adayı olmam gerekiyorsa olacağım, kenarda durmam gerekiyorsa duracağım veya ortaklaşmam gerekiyorsa ortaklaşacağım. Ne bir kişi ne bir taraf ne de kendimi dayatırım” ifadelerini kullandı.
Özgür Özel, CHP’nin önündeki kritik sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Özel, partisi için seçimlere dair şu özeleştirilerde bulundu:
“Meseleye ilişkin kendi okumalarınızı, kendi değerlendirmelerimizi, kendi stratejilerimizi belirledik ama karşımızdaki kamu gücü ve teknoloji kullanılarak yürütülen devasa kampanyanın, dezenformasyonun, ithamların, iftiraların nasıl sonuç doğurabileceğini kestiremedik. O sonuçlar doğduğu sıralarda da ölçüm yaparak durumu fark edemedik. Buna karşı alternatif yöntemleri, iletişim stratejilerini de yeterince geliştirememişiz. Bir büyük yalanın bizi nerelere sürükleyeceğini göremedik. Biz umudu örgütlemekte yeterli kalamadık ama onlar korkuyu örgütlemeyi başardılar. Bunların hiçbirisini mazeret olarak görmüyorum. Bu boyuttaki bir riski, bir hamleyi görüp halledememiş olmak önemli bir sorun. Bazı şeyleri seçmenimize iyi anlatamadık. Mesela yaptığımız ittifak aslında stratejik ve sayısal bir ittifak. Seçim kanunu değişince yapılması gereken listelerde ortaklaşmaktı.”
“AYNI ŞEYLERİ TEKRAR EDEREK AYNI SONUCU ALAMAZSINIZ, BUNUN İÇİN DEĞİŞMENİZ LAZIM”
Özel, parti içindeki “değişim” hamlelerinin yeterli olup olmadığı sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçmenin yazdığı mektubu iyi okuması gerektiğini düşünüyorum. Bizim şu mesajı almamız gerekiyor: Aynı şeyleri tekrar ederek aynı sonucu alamazsınız ve bunun için değişmeniz lazım. Burada sakıncalı gördüğüm şey değişimi sadece kişilere indirgemek. Partideki yapısal sorunlara, partinin siyasette nereye konumlandığına, kendini nasıl tarif ettiğine doğru bakmamız lazım.
“CHP’NIN KİMİNLE BİRLİKTE DURACAĞINI DEĞIL NEREDE DURACAĞINI TARTIŞMAMIZ GEREK”
CHP kiminle duracağına, nerede duracağına, kimin karşısında duracağına, kimin yanında duracağına değil; nerede duracağına karar vermeli. Kendini doğru tarif etmeli. Bence ilk düğme bu. Bu düğmeyi yanlış ilikleyince geri kalan tüm düğmeler yanlış ilikleniyor. Sona geldiğinde telafi edemiyorsun artık.”
“HİÇBİRİMİZ DİRENEMEYİZ”
Özel, “Sorumluluk almaktan kaçınmayacağım” sözlerine açıklık getirdi:
“Ben Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçim sonuçlarını doğru okumasını, korkmadan tartışmasını ve seçmenin ve üyenin beklentilerine yönelik bir değişimi, dönüşümü yaşamasını kaçınılmaz buluyorum. Orada eksik gördüğüm hususlara yönelik kendi açımdan bir tanımlama yaptım: ‘Değişim kararlı ve vefalı olmalıdır’ dedim. Seçimden çıkmışız, hiçbir şey olmamış gibi davranamayız. Bir değişim olmalı. Bu değişimde doğrudan kişileri tartışmıyorum. Ama elbette ki toplum kişileri tartışmak istiyor ve üyeler ve delegeler kişileri değiştirmek istiyorsa buna da hiçbirimiz direnemeyiz. Ama kişileri tartışmak yerine biraz önce yaptığımız tartışmaları da kıymetli buluyorum.
“DEĞİŞİM VEFALI OLMALI”
Değişimin vefalı olması gerektiğini de söyledim. 25 buçuk milyon oy almış, partide önemli bir dönüşümü 10 yıldır sağlamış, hepimizde emeği olan, partiye ve ülkeye emeği olan birisinin de haksız yere yıpratılmaması gerektiğini de düşündüm. ‘Kazandıysan baş tacısın, kazanmadıysan yer altısın’, böyle bakmamak gerekiyor.
“BUNLARIN HİÇBİRİ DOĞRU DEĞİL”
Benim açıklamamdan sonraki süreçte her şeyin altında bir şeyler arayanlar ‘danışıklı dövüş’ dedi. Kimi de ‘Aslında aday olmayacak da şöyle yapacak, böyle yapacak’ dedi. Bunların hiçbiri doğru değil. Sorumluluk almaktan da fedakârlık yapmaktan da kaçmayacak bir çizgideyim. Bunun için de partinin cesaretle tartışmasını, cesaretle ilerlemesi gerektiğini, kişilerin ve partinin kurumsal kimliğinin hukukuna da uygun şekilde davranması gerektiğini düşünüyorum.
Genel başkan adayı olmak için bir icazet, bir davet veya bir el verme gibi bir şeyi de doğru bulmam. Veya adaylığınız bir büyük uzlaşmayı, bir büyük birlikteliği, bir büyük yol yürümeyi, bir büyük arayışı tıkıyorsa burada ısrarı da doğru bulmam. Benim yaklaşımım şu; biraz önce bahsettiğimiz yapısal değişim ve dönüşüm ki bu böyle sadece benim tarif edeceğim bir şey değil, çok kolektif bir akılla doğru hat çizmemiz gerekiyor, ben bu tartışmayı yapmaya ve yaptırmaya adayım. Bunun sonucunda genel başkan adayı olmam gerekiyorsa olacağım, kenarda durmam gerekiyorsa duracağım veya ortaklaşmam gerekiyorsa ortaklaşacağım. Ne bir kişi ne bir taraf ne de kendimi dayatırım.
“GENEL BAŞKAN’LA GÖRÜŞTÜM, KIRGINLIĞI DA YOK, ‘SAYGISIZLIK’ GİBİ BİR ÇIKARIMI DA”
Meseleye ‘yıllarca vekaletini yürüttüğü, kendisine çok güvenen birisine karşı aday oluyor’ diye bakıyorlarsa ben sadece şunu söylüyorum, Genel Başkan’la benim açıklamamdan sonra bir araya geldik ve geçmişte olduğu gibi son derece samimi, son derece yapıcı ve birbirine saygılı bir çerçevede geçti görüşme. Ne Genel Başkan’da bir kırgınlık var ne bende. Açıklamalarımın ertesi günü baş başa haftalık görüşmemizi yaptık. Bu meseleye ilişkin güvensizlik, saygısızlık, etik olmama gibi bir çıkarımı yok.”
“İMAMOĞLU’YLA İLGİLİ RİSKLERİ SANKİ O GÖRMÜYORMUŞ GİBİ KONUŞMAK DOĞRU OLMAZ”
Özgür Özel, adı genel başkan adaylığında geçen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu için de şunları şöyle:
“İmamoğlu toplumda çok ciddi karşılığı olan, insanların çok sevdiği ve seçmenle de çok farklı bir ilişki kurabilen partimizin önemli bir değeri. Geleceğe yönelik olarak onun kendisini nerede görmek istediği de son derece önemli, insanların onu nerede görmek istediği de çok önemli bir mesaj. Bunu tabii kendisi değerlendirecek, benim onun adına değerlendirmem mümkün değil. Ayrıca İmamoğlu’yla ilgili riskleri sanki o görmüyormuş gibi konuşmak da doğru olmaz. Kendisi zaten en doğru şekilde tüm ihtimalleri analiz ediyordur ve kendi kararını verecektir. Benim kendisi ile yaptığım bütün görüşmelerde de ortaklaştığımız noktanın partimizin ve ülkemizin çıkarı olduğunu görüyorum. Kemal Bey’in de Ekrem Bey’in de benim de partideki tüm politika üreticilerinin de bu noktada ortaklaşacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.”