MURAT ÇETİN
31 Mart yerel seçim sonuçları AKP lideri Erdoğan’ın kimyasını tamamı ile bozmuş durumda. Zira Erdoğan 31 Mart’tan bu yana nasıl bir siyasi üslupla yürüyeceğini henüz tam olarak netleştiremedi. Erdoğan, bir yandan siyasetin normalleşmesi gerektiğini ifade ediyor ve bu yeni süreci CHP lideri Özel ile birlikte yürümeye çalışıyor. Ancak öte yandan Erdoğan iktidarı döneminde henüz lise çağındaki öğrenciler gözaltına alınıyor ve sorgulanıyor. Erdoğan tek adam rejimi 15 Temmuz darbe olayı sonrasında bir dönem askeri öğrencilere yaşattığı kabusun bir benzerini şimdi de lise öğrencilerine yaşatıyor. Sadece bu olay bile Erdoğan’ın Türkiye’yi normalleştirmeyeceğinin bir işaretidir. Aynı eleştiril CHP lideri Özel için de geçerli. Özel, Gezi davası sanıkları ve Osman Kavala’nın durumunu gündemine alırken 15 Temmuz darbe oyunu sonrasında binlercenin insanın suçsuz yere hapislere atılmasını ve Türkiye’yi terk etmek zorunda kalmasını bir defa olsun gündemine almadı. Siz Özel’den özellikle CHP lideri olduktan sonra bu insanların mağduriyetine ilişkin bir cümle duydunuz mu? Elbette ki hayır. Erdoğan ve Özel’in bu ikircikli tavrı nedeniyle toplumda iki lider tarafından ortaya konmaya çalışılan siyaseten yumuşama ve normalleşme sürecine ilişkin ciddi kuşkular bulunuyor.
Türk insanı artık şunu biliyor; Eğer Erdoğan siyaseten zor durumda olmasaydı yumuşama ve normalleşme süreci diye bir süreç başlatmazdı. Erdoğan zorda! Her gün derinleşen ekonomik kriz sonrasında Erdoğan’ın AKP’nin siyasal İslamcı tabanında bile sorgulanabilir olması ve bunun sonucu olarak AKP’nin yaşadığı ağır yerel seçim yenilgisi Erdoğan için tam anlamıyla bir kabustur. Erdoğan bu kabusu normalleştiremiyor. Ve Erdoğan bu kabusu normalleştirmek için şimdiye kadar kullandığı bütün ideolojik algılar ve siyasal İslamcı söylemler kendi siyasi seçmeninde bile karşılık bulmuyor. Zira millet aç ve ekmek derdinde, dolayısıyla Erdoğan’ın siyasi algılarına tahammülü yok artık. AKP’nin tabanını oluşturan siyasal İslamcı seçmenin bile Erdoğan’a sadakati kalmadı artık. Hangi sadakat? Erdoğan‘ın iktidar olduğu günden bu yana siyasi çıkarı uğruna sömürdüğü milletin yüksek sadakati!
Erdoğan, siyasete girdiği günden bu yana ideoloji partilerinde dava ve lidere olan sadakat kavramını çok iyi kulandı. Özellikle iktidar olduktan sonra karşılaştığı krizleri bu duygulu kullanarak aştı. Milletin lidere olan sadakat duygusunu kullanarak kendi seçmenini bir arada tutabildi. Erdoğan’ın Gezi protestoları, 17-25 yolsuzluk operasyonları ve 15 Temmuz darbe oyununu kendi lehine çevirmesi işte hep bu siyasal İslamcı tabanın sadakatini kullanması ile oldu. Ve daha da ilerisi Erdoğan’ın karşılaştığı her meydan okuma, her seçim yeni bir savaş alanı oldu AKP seçmeni için. Erdoğan’ın siyasi hayatının tehlikeye girmesi parti söyleminde öncelikli beka konusu oldu. Ta ki 31 Mart yerel seçimlerine kadar. 2022 yılından bu yana ekonomik darboğaza giren vatandaşın artık açlık sınırına düşmesi milletin gerçeklerle yüzleşmesine neden oldu. Millet, içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik durumun kötüleşmesinin tek sorumlusu olarak Erdoğan’ı görüyor. Tüm bu değerlendirmeler ışığında Erdoğan tam bir yol ayrımında bulunuyor. Ekonomik kriz nedeniyle kendisine sırt çeviren toplumu kandıramayacağını bilen Erdoğan bu defa farklı bir senaryo ortaya koyuyor. CHP lideri Özel ile başlattığı sözde yumuşa süreci ile bir yandan seçim yenilgisini bir yandan da ekonomik krizin etkilerini unutturmak için gündem değiştiriyor. Nitekim öyle de oldu. Türk medyası ve kamuoyu Erdoğan’ın bu oyununa geldi ve bir haftadır Erdoğan-Özel görüşmesini ilişkin haberlerden geçilmiyor. Kuşkusuz Erdoğan ne kadar bu süreci kendi lehine çevirme gayreti içinde ise Özgür Özel de kendi liderliğini pekiştirme derdinde. Kimbilir Özel, Kılıçdaroğlu’nun 13 yıllık CHP liderliği döneminde yapamadığı hatta merhum Deniz Baykal’ın bile Erdoğan karşısında hep kaybettiği süreçte Erdoğan’a karşı kazanan lider olmak istiyor. Kuşkusuz Özel, CHP lideri olduktan sonra bunu 31 Mart yerel seçimleri ile kısmen karşıladı. Ancak görünen o ki Özel’in hedefi sol seçmeni hatta merkez sağ seçmeni de CHP etrafında birleştirecek hamleler yapmak. Ve Özel işte bunun için Erdoğan’la görüşüyor. Gezi davası sanıklarına sağlanacak özgürlük veya 28 Şubat davası nedeniyle hala tutuklu olan generallerin salıverilmesi Özel için bir başarı olarak sunulacak. Bu siyaseten mümkün mü, elbette mümkün. Ancak iki liderin görüştüğü gün liseli çocukların gözaltına alınması bile başlı başına iki lider tarafından sahiplenilen siyaseten yumuşama çabalarının özde değil sözde olduğunun delilidir!
Daha ileri boyutu da şudur; Erdoğan eğer CHP’den istediği desteği bulamazsa emin olun ki yumuşama sürecini bitirecek ve daha sert bir süreci başlatacaktır. Zira Erdoğan şimdiye kadar Kürt siyaseti kadar CHP’yi de siyasi kutuplaşma sürecine geçişte bir taraf olarak gördü ve kişisel çıkar siyasetini öyle yürüttü. Erdoğan’ın siyaseten yumuşama çabaları bir illüzyondur. Ve sanki bunu yaşayarak daha yakından göreceğiz. İzlemeye devam.