Foreign Policy için bir makale kaleme alan Cook, Türkiye’yi “Politik seyri, demokratikleşen reformları kalıcı olarak geri çeken bir ülke” olarak tanımladı.
TEK ADAMLAR GİTSE BİLE OTORİTERLİK DEVAM EDER
Cook, bu örnekleri Macaristan’daki Viktor Orban ve Polonya’daki Jaroslaw Kaczynski ile çoğaltmanın mümkün olduğunu söyledi.
Bu ülkelerde hukukun üstünlüğü, demokratik değerler ve insan hakların zayıfladığını belirten Amerikalı uzman “Bunlar Avrupa’yı bastıran göçmen krizinden sonra gelen gelişmelerdir, ancak Afrika ve Ortadoğu’dan Avrupa Birliği’ne sığınmak isteyen çok sayıda insan Orban ve Kaczynski’nin mesajını politik olarak daha güçlü hale getirdi. Böylece demokratik ve liberal kurumların bozulması kabul edildi. Çok sayıda Macar ve Polonyalı bu değerleri kabul etti.” dedi.
Cook, “Güçlü adam ölür ama otoriterlik sonsuza kadar (asla)” başlıklı yazısında 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden önce Washington’da bir askerle arasında geçen diyalogu hatırlattı. Cook’un, askerin kendisine “Batılı gözlemciler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘önemini abartma eğiliminde’ olduğunu söyledi. O sadece bir adam, ama biz (silahlı kuvvetler) uzun zamandır varız. Buradaki düşünce ordu Erdoğan’ın gidişini bekleyebilir. Türk lideri nihayet görevden ayrıldığında Türkiye, AK Parti’den önceki döneme geri dönecek.” şeklindeydi.
SEÇİLMİŞ OTOKRASİ
Bu düşüncenin sadece o askerle sınırlı olmadığını, tanıdığı bazı Türk akademisyen, gazeteci ve siyasetçilerin de aynı fikirde olduğunu belirten Cook, “Onların kanaatleri analitik bir analizden ziyade umut ve inançla bağlantılı bir durumdur. Erdoğan ve partisi Türkiye’yi geri dönüşü olmayacak şekilde değiştirdi.” dedi.
Gözlemciler, liderlerin liberal olmayan demokrasi oluşturma şeklini, Türkiye’de ise seçilmiş bir otokrasi durumunu “güç politikaları ile tarif ettiklerine” dikkat çeken Cook, ancak bu anlayışın gazetelerin editoryal yazılarının dışında anlamsızlaştığını ifade etti.
ORBAN, KACZYNSKI VE ERDOĞAN
Cook yazısında “Orban, Kaczynski ve Erdoğan, çok sayıda insana hitap eden ve anlam ifade eden toplumlarının geleceği hakkında bir vizyon geliştirdiler. Macar ve Polonyalı liderlik, temel olarak, AB’nin inşa edildiği liberal ilkelere karşı hareket etti. Türkiye’de ise AKP’nin programı en iyi dindarlık, refah ve güç olarak özetlenebilir. Her üç ülkedeki seçmenler bu liderleri haklı bir şekilde ödüllendirdi.” ifadelerini kullandı.
Muhalefetin çabalarına rağmen, her üç liderin seçimlerden başarılı bir şekilde çıktığını belirten Cook “Fakat önemlisi muhalefete tepki olarak, Türkiye, Macaristan ve Polonya’daki liderler yeni kurumlar kurdular. Mevcut olanları manipule ettiler ve siyasi zorluklarla yüzleşmek veya olanaklarını kapatmak için muhalefetin altını oydular. Resmi kurumlar, yönetmenlikler ve kararnameler ile yönetildi.” değerlendirmesinde bulundu.
TÜRKİYE’NİN KURUMSAL YAPISI İLE OYNANDI
Cook, kurumsal manipülasyonun en iyi örneklerinden biri olarak “TBMM’de Erdoğan ve ailesini tehdit eden ‘dört bakana yönelik yolsuzluk suçlamalarıyla’ ilgili 2014 parlamentosunun soruşturmasını aklamak için kullandığı yolu” gösterdi.
Yaşanan süreç sonrası parlamenter sisteminin esas olarak anlamsız kıldığını savunan Cook, “Yolsuzluk iddialarından bu yana Erdoğan, 2015’te beğenmediği seçim sonuçlarını tersine çevirmek için kurumları manipule etti, muhalifleri mahkemelerde yargıladı ve referandumun anayasa değişikliklerine geçişini sağlamak için Türkiye’nin seçim yasalarını ortadan kaldırdı. Cumhurbaşkanlığına olağanüstü güçler verdi.”dedi
AKP’nin legal sistemi gazetecileri hapse atmak için kullandığını savunan Cook, medya sektöründeki değişiklikleri terör suçlamaları ile yapıldığına dikkat çekti. Devletin resmi ajansı AA’nin, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini YSK’dan önce açıkladığına vurgu yapan Cook, bu durumunda Erdoğan’ın televizyona çıkıp cumhurbaşkanlığını ilan etmesini sağladığını ifade etti.
KURUMLAR ZOR DEĞİŞİR
AKP döneminde yapılan kurumsal müdahaleler ve yeniliklerin, Erdoğan gittikten sonra da kullanılacağını savunan Cook, buna sebep olarak da “kurumlar zor (yapışkan şeklinde) değişir. Yeni bir politikacılar grubu tarafından gündem olarak kullanılır.” dedi.
Cook, bu kurumsal değişimin imkansız olduğu anlamına gelmediğini, değişimin sadece mevcut kurumlar ve önceki yenilikler bağlamında revizyonlar gerçekleştiğini belirtti.
Cook yazısının sonunda sosyal bilimcilerin ürettiği verilerin, demokrasiye geçişte çoğu kez başarısızlığa uğradığını gösterdiğini belirterek “Fransa, Vichy hükümetinin ve Nazi Almanya’sının yenilgisinden sonra yeniden demokratikleşti. Macaristan ve Polonya’nın demokrasiye geçiş örneklerini aydınlatması gerekiyordu. Her iki ülkede de bu hedefe giden yol uzun ve zor olacaktır. Türkiye’de ise hiç şüphesiz ordu Erdoğan’dan daha uzun bir süre dayanacak ama Erdoğanizmden daha mı fazla dayanacağı belli değil.” dedi.
İPA HABER