'Operatörler, dijital platformlar, kendilerini hakim, savcı yerine koyuyor'

'Operatörler, dijital platformlar, kendilerini hakim, savcı yerine koyuyor'

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu, özel şirketler, bankalar, operatörler, dijital platformların kendilerini hakim, savcı, jüri yerine koyarak kararlar verdiğini belirterek, "Medya üzerinde ayrıma gidiyor. Bu kabul edilebilir bir konu değil. Bu ülkenin kanunları var. Halkın da habere ulaşma özgürlüğü var. İstediği kanalı seyretme, istediği gazeteyi okuma hakkı var. Bunun önüne çıkarılacak bütün engeller çiğneyip geçilmelidir." dedi.

1 Kasım 2015 günü yapılacak olan 26. Dönem milletvekilliği seçimleri öncesinde partisinin seçim çalışmalarına katılmak üzere Erzincan'a gelen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu, Erzincan'da gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Berberoğlu, gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye Cumhuriyetinin, Cumhuriyet Halk Partisi'ne ihtiyacı olduğunu belirtti. Berberoğlu, şunları kaydetti: "Bu seçimde CHP'nin geçmiş seçime göre daha başarılı olacağını düşünüyorum. Yayınlanan çeşitli anketlerde de ortaya çıkıyor. Fakat yeterli değil. Açık söylüyorum şu an da Türkiye Cumhuriyeti'nin, Cumhuriyet Halk Partisi'ne ihtiyacı var. Zaten bu ihtiyacı bir partili olarak ben söylemiyorum. Bakarsanız eğer 7 Haziran'dan bugüne kadar geçen 100 günlük sürede MHP ve HDP liderlerinin üzerinde anlaştıkları tek konu Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidar olmasıdır. Devlet Bahçeli, bir cuma günü televizyon ekranlarında 'Cumhuriyet Halk Partisi bugün Adalet ve Kalkınma Partisi ile iktidar ortaklığını sağlasın iktidara gelsin' demiştir. Selahattin Demirtaş, HDP Genel Başkanı, 'Cumhuriyet Halk Partisi'ni mutlaka iktidarda görmek istiyoruz' demiştir. Bu kadar birbirine zıt hiçbir şekilde anlaşamayan iki parti dediğim gibi üzerinde anlaştıkları tek konu Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidar olmasıdır. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi kimlik siyaseti gütmeyen tek partidir. Şucusun, bucusun diye ayırmayan, işe alırken adil davranan, vergi toplarken adil davranan, mahkeme karşısında adil davranılacağı vaadinde bulunan tek partidir. Kimlik siyaseti bu ülkeyi bölüyor. Cumhuriyet Halk Partisi dışındaki bütün partiler maalesef şu aşamada bölücülük yapıyor. Cumhuriyet Halk Partisi birleştiren bir partidir. Birleştiren bir güçtür. Erzincan'ın değil sadece, Türkiye'nin buna ihtiyacı vardır. Bu idrak içinde seçmenin oy kullanacağını düşünüyorum. Bu idrak içinde Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidar olacağını düşünüyorum."

Gazetecilerin '1 Kasım sonrasında Cumhuriyet Halk Partisi'nin, koalisyona girip girmeyeceği' sorusuna, şu cevabı verdi: "Milli irade neyi emrederse 7 Haziran'da olduğu gibi, yani 8 Haziran sabahı olduğu gibi, 2 Kasım sabahı da aynı şekilde milli iradenin emrinde olacağız. Bizim bu konuda kamuoyuna en açık, en şeffaf parti olduğumuzu düşünüyorum. Şöyle ki 7 Haziran seçimlerinden sonra tabloyu doğru düzgün okuyan tek parti Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Milli iradeye uygun davranan tek parti Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Şunu kast ediyorum: Bizim partimiz 7 Haziran günü yeniden seçim istiyorum diye ayaklanmadı. Ya da ben iktidardan korkuyorum diyip bazıları gibi sütre gerisine saklanmadı. Ya da önümüzde bir seçime nasıl gideriz, yeniden bu halkı nasıl cezalandırırız, bu seçmeni biz nasıl bizar ederiz de biz yeniden bir iktidar yolunu açabiliriz gibi de davranmadık. Doğru okuduk. Seçmenin ne istediğini gördük. Kiminle iktidar ortağı olacağımızdan çok bu iktidarın neye hizmet edeceği noktasında hazırlığımızı yaptık. 14 ilkemizi yayınladık. Bakın 14 ilke hiçbir parti tarafından reddedilmedi. Hiçbir parti tarafından eleştirilmedi. 'Bu 14 ilkeye uyan her parti ile biz iktidar ortağı oluruz' dedik. 1 Kasım bence Cumhuriyet Halk Partisi'nin tek başına iktidara getirecek bir süreç olacak. Ama milli irade neyi emrederse 7 Haziran'da olduğu gibi, yani 8 Haziran sabahı olduğu gibi, 2 Kasım sabahı da aynı şekilde milli iradenin emrinde olacaktır Cumhuriyet Halk Partisi."

Gazeteci Ahmet Hakan'a yapılan saldırıyı da değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Berberoğlu, şunları kaydetti: "Eski genel yayın yönetmeni ve siyasetçi olarak, şunu söylemek istiyorum. Medya benim gözümde dördüncü kuvvettir. Ve çok önemli bir yeri vardır. Eğer medya mensubu işe giderken bugün dayak mı yiyeceğim diye gidiyorsa, yazdığı, çizdiği ya da televizyonda gösterdiği yayından dolayı işimi kaybeder miyim korkusuyla işini yapıyorsa bu ülkede iki mesele çok ciddi sorunludur. Birinci mesele ve benim açımda esas önemli olan bir siyasetçi adına bilgi alma hakkımın engellendiğini düşünürüm. Benim ve kamuoyunun bilgi alma hakkının engellenmesi kadar büyük tehlike yoktur. Çünkü bütün kararları biz o bilgiler ışığında veriyoruz. Ekonomik yatırımlarımızı o kararla veriyoruz. Bu ülkede hangi partiyi iktidara taşıyacağımıza o bilgilerle kararlaştırıyoruz. Bunun gibi bütün kararlar manzumesi bir anda boşlukta kalır. Ve ikincisi artık hükümet görüyorum ki sadece ve sadece yalan yanlış tirajlarla veya yalan yanlış izlenme rakamlarıyla, kendi elindeki imkanları kendi yandaş medyası için kullanmakla kalmıyor. Üstüne basa basa söylüyorum. Bugün yandaş medya hak etmediği ölçüde ilanla ödüllendiriliyor. Hak etmediği bir akreditasyon sistemi ile habere sadece onların ulaşması yönünde bir girişimde bulunuluyor. Fakat onlar haberden özellikle kaçtıkları için memleket habersiz kalıyor. Şimdi ikinci faza geçtik. Benim gördüğüm kadarıyla özel şirketler bankalar, operatörler, dijital platformlar, kendilerini hakim, savcı, jüri yerine koyarak kararlar veriyor. Ve medya üzerinde ayrıma gidiyor. Bu kabul edilebilir bir konu değil. Bu ülkenin kanunları var. Halkın da habere ulaşma özgürlüğü var. İstediği kanalı seyretme, istediği gazeteyi okuma hakkı var. Bunun önüne çıkarılacak bütün engeller çiğneyip geçilmelidir."

Son olarak 'emniyet tarafından yapılan basın kuruluşlarına yönelik operasyonlar hakkında da açıklama yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu, şu ifadeleri kullandı: "Avukatların ve siyasetçilerin benim anlayışıma göre ortak bir noktası var. Avukatlar müvekkilleri, siyasetçiler de temsil ettikleri kitleler, oy aldıkları kitleleri suçluluğu, suçsuzluğu konusunda karar vermeye yetkili değildir. Zaten meselesi de o değildir. Sadece adaletin tecellisinde doğru yol kullanılıyor mu? Yöntem doğru mudur? Bu insanlar savunma hakkını kullanabiliyor mu? Ki bu ülkede Ergenekon ve Balyoz da kendilerine savunma hakkını kullandırılmayan kişinin olduğunu şahsen ben biliyorum. Eski mesleğimden dolayı da biliyorum. Siyasetçi olarak da biliyorum. Aynı şey başkalarının başına gelmesin istiyorum. Yani insanlar adaletin karşısına gerçekten önyargısız, kumpassız, çıksın adalet doğru tecelli etsin ve sonuçlarına herkes katlansın. Ama sağından çarpıtalım, solundan şunu yapalım, şu intikam sebebiyle bunu getiriyorum. Öteki şaibe nedeniyle şunu yapıyorum gibi meseleler gerçekten adalete uygun değil."

CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu'nun, yaptığı basın açıklamasına CHP Erzincan İl Başkanı İsmail Arslan, CHP Merkez İlçe Başkanı Mesut Sağır, CHP Erzincan milletvekili adayları Erdoğan Özyalçın ve Yalçın Tanrıverdi de eşlik etti.
CİHAN
<< Önceki Haber 'Operatörler, dijital platformlar, kendilerini hakim, savcı... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER