Seçimler bitti. Sonuçlar aslında sürpriz değil. Şahsen ben böyle bir sonuç tahmin ediyordum. AK Parti’nin önde gelen isimleri de bunun böyle olacağını biliyordu.
AK Parti’deki oy kaybı ve tek başına iktidarın kaybının birçok sebebi var ve bunların hiç de azımsanamayacak kısmı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a dayandırılıyor.
Sonuçta fatura Başbakan Ahmet Davutoğlu’na çıkabilir ama “neden böyle oldu?” sorusunun cevabı daha çok ‘Saray’da aranacak.
AK Parti’de yapılan ilk değerlendirmeyi söyleyeyim…
Merkez Bankası kavgası, dolardaki yükseliş , büyümenin düşmesi ilk kez halkın cebine bu kadar dokundu.
Saray’ın varlığı, israf ve şatafat tartışmasını gündeme getirdi. Diyanet, Mercedes işin tuzu biberi oldu. Bir de buna ‘çerez’ denmesi yoksul halkı incitti.
Erdoğan’ın başkanlık ısrarını halk benimsemedi. Erdoğan’a yapılan ‘salavatlı’ övgüler, ‘bakara-makara’ ve benzeri rencide edici sözleri hatırlattı.
Toplum kavgadan bunaldı. Erdoğan’ın toplum kesimleri ve dış dünya ile sürekli gerilim yaşaması ılımlı ve istikrardan yana olan seçmeni ürküttü.
Belki AK Parti daha az oy alabilirdi ama toplumun koalisyonlara soğuk yaklaşımı, istikrarı önde tutması kaybın büyümesini önledi.
(...)