HDP milletvekili Gergerlioğlu, Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin "terör örgütü propagandası yapma" suçundan hakkında verilen 2 yıl 6 ay hapis cezasını onamasına ilişkin milletvekillerine mektup gönderdi.
Gergerlioğlu, mektubunda "Milletvekili olduğum dönemden çok önce de insan hakları savunucu olarak pek çok toplumsal olaya dikkat çektiğim, bunları kamuoyu gündeme taşıdığım unutulmamalıdır. Suç teşkil ettiği iddia edilen paylaşım da çözüm sürecine dair tartışmaların devam ettiği bir dönemde barış çağrısıyla yapmıştır. Ulusal bir haber sitesinin linki ile birlikte şiddete teşvik amaçlı taşımayan bir paylaşım nedeniyle ağır bir suçtan dolayı cezalandırılmam ifade özgürlüğüne yapılan açık bir müdahaledir" ifadesini kullandı.
Gergerlioğlu, söz konusu haberi paylaştığı için hapis cezasına çarptırılmasının ve milletvekilliğini kaybetme riskiyle karşı karşıya olmasının hukuk kurallarının herkese eşit uygulanmadığının kanıtı olduğunu söyledi.
Gergerlioğlu'nun milletvekillerine yazdığı mektubun tamamı şöyle:
"Hakkımda 2016 yılındaki Facebook ve Twitter paylaşımları gerekçe gösterilerek, “silahlı örgüte üye olma ve terör örgütü propagandasını yapma” suçlarından soruşturma başlatılmıştır. 2017 yılında hazırlanan iddianamede paylaşımlarımdan bir tanesi TMK 7/2 kapsamında değerlendirilmiş ve kamu davası açılmıştır.
Davaya konu paylaşım[1], ulusal bir medya kuruluşunun halen yayında olan bir linkidir.[2] Haberin içeriği PKK’nin çözüm sürecine ilişkin yayımlanan bir açıklamasıdır. Haberi “Bu çağrı hakkıyla değerlendirilmeli, bu işin sonu yok!” mesajı ile paylaşmıştım.
Yerel Mahkeme, “PKK/KCK terör örgütünün propagandası mahiyetinde terör örgütü mensuplarının silahlı fotoğraflarına yer vererek terör örgütü PKK'nın şiddet, cebir içeren yöntemlerini övücü ve teşvik edici şekilde propagandasını yaptığı ve böylece üzerine atılı bulunan yasadışı silahlı PKK terör örgütünün propagandasını yapmak suçunu işlediği” gerekçesiyle, hakkımda 2 yıl 6 ay hapis cezası vermiştir.
2018 yılında milletvekili seçilerek yasama dokunulmazlığı almama rağmen istinaf yargılamasına devam edilmiş, Yargıtay 16. Ceza Dairesi ise kararı 28.01.2021 tarihinde onamıştır.[3]
Yargıtay kararında, hakkımda yasama dokunulmazlığı bakımından yaptığı değerlendirmede Anayasa’nın 83. maddesinin 2. fıkrasının 2. cümlesinde düzenlenen “seçimden önce başlanılmış olmakla birlikte hak ve özgürlükleri kötüye kullanıldığı” gerekçesiyle dokunulmazlıktan yararlanamayacağıma hükmetmiştir. Gerekçe olarak da Anayasa Mahkemesi’nin 2008 tarihli bir kararına atıf yaparak; “düşünce açıklamalarının kötüye kullanma olarak değerlendirilebileceğini, ancak her düşünce açıklamasının değil, demokratik yaşam için doğrudan açık ve yakın tehlike oluşturan düşünce açıklamalarının” bu kapsamda olduğunu belirtmiştir.
Kararda yaptığım; paylaşımda mesajın “örgüt mensuplarının silahlı fotoğrafının görsel olarak kullanıldığı, örgütün cebir ve şiddet içeren eylemlerini meşru gösteren ve teşvik eden ifadeler içerdiği” gerekçesiyle bu açıklamanın sahiplenildiği belirtilmiştir. Kast açısından paylaşımım “PKK’yi meşru göstermeye çalıştığım, örgütün siyasi veya sosyal etkinliğini artırmak, sesinin kitlelere duyurulmasını sağlamak, örgütün başa çıkılması imkânsız bir güç olduğu ve amacına ulaşabileceği kanaatini toplum üzerinde oluşturmak, halkın örgüte sempatisini artırmak ve aktif desteğini sağlamak amacı taşıdığı” ifade edilmiştir.
Hakkımdaki karara ilişkin hukuki değerlendirme;
Yargıtay’ın onama kararına yazılan karşı oy yazısında hem dokunulmazlık açısından hem de suçun unsurları açısından kapsamlı bir değerlendirme yapılmıştır. Onama kararında yer almayan hukuki tartışmalar karşı oy yazısında yer bulmuş, bu karşı oy yazısı ile yargılamanın da verilen cezanın da hukuka aykırılığına açıkça dikkat çekilmiştir.
Öncelikle mahkûmiyet kararının kesinleştiği bu dönemde halen milletvekili sıfatına sahip olduğumu hatırlatmak isterim.
Anayasa’da 2001 yılında yapılan değişiklik ile yasama dokunulmazlığına istisna tutulan hakkın kötüye kullanımına ilişkin madde büyük bir değişiklik geçirmiştir. Maddeden açıkça 'düşünce' ifadesi çıkarılmış olması nedeni ile propaganda suçu açıkça bu kapsamdan çıkarılmıştır.
Bu yönüyle anayasaya ve kanuna aykırı bir şekilde, dokunulmazlığı bulunan bir milletvekilinin yargılamasına devam edilmesi ve hakkında cezaya hükmedilmesi açıkça anayasaya, siyasi faaliyette bulunma, seçme ve seçilme evrensel haklarına ve Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası demokratik sözleşmelere aykırıdır.
Öte yandan milletvekili olduğum dönemden çok önce de insan hakları savunucu olarak pek çok toplumsal olaya dikkat çektiğim, bunları kamuoyu gündeme taşıdığım unutulmamalıdır. Suç teşkil ettiği iddia edilen paylaşım da çözüm sürecine dair tartışmaların devam ettiği bir dönemde barış çağrısıyla yapmıştır. Ulusal bir haber sitesinin linki ile birlikte şiddete teşvik amaçlı taşımayan bir paylaşım nedeniyle ağır bir suçtan dolayı cezalandırılmam ifade özgürlüğüne yapılan açık bir müdahaledir.
Ayrıca kararda düşünce açıklamamın doğrudan ya da dolaylı olarak nasıl açık ve yakın bir tehlike oluşturduğu hususunda bir değerlendirme de yapılmamıştır.
Bahsi geçen haber linkinin halen erişime açık olmasına karşılık, bu linki alıntılayarak paylaştığım için hapis cezasına çarptırılmam ve milletvekilliğimi kaybetme riskiyle karşı karşıya olmam hukuk kurallarının herkese eşit olarak uygulanmadığının kanıtıdır. Bu madde kapsamında yargılanan pek çok milletvekilinin yargılamalarının mahkeme kararıyla durduğunu ama benim yargılamamın kasıtlı devam ettirildiğini de bilginize sunarım.
Bir insan hakları savunucusu olarak, sivil toplum kuruluşlarında başkanlık yapmış ve çözüm sürecine doğrudan katkım bulunduğunu alenileşmiş bir haberin içeriğini paylaşmasının propaganda suçu olarak değerlendirilmesi gerek mahkûmiyet kararını onayan Yargıtay’ın, gerekse de Anayasa Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatlarına aykırıdır.
Dolayısıyla milletvekili seçildiğim bir dönemde milletvekili dokunulmazlığına aykırı bir şekilde yargılamaya devam edilmiştir. Ve zorlama yorumlarla hakkımda mahkûmiyet hükmü verilmiştir.
Adil yargılanma başta olmak üzere Anayasa ve AİHS de koruma altına alınmış haklarım ihlal edilmiştir.
Sayın Enis Berberoğlu örneğinde olduğu gibi kararın alelacele ve siyasi rant elde etmek amacıyla Meclise getirtilip okutulması amacıyla Yargıtay tarafından hızlı bir şekilde çıkarılan bu karar çok açık bir hak ihlallerine yol açacaktır. Anayasa Mahkemesi tarafından da hakkımda ihlal kararı vermesi kuvvetle muhtemeldir.
Bugün benim aldığım cezanın öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisine yani millet iradesine sonra da benim gibi insan hakları savunucusu bir milletvekiline verilmiş olması insan hakları aktivizmine vurulmuş büyük bir darbedir. Bugün insan hakları reform paketi açıklanırken herkesin sorduğu soru, 'İnsan hakları aktivisti Mv. Ömer Faruk Gergerlioğlu’na hukuksuzca ceza verilip milletvekilliği düşürülmek isteniyorken insan hakları paketi ne kadar samimi olabilir?'
Son olarak hakkımda verilen Yargıtay kararı sonrası yazılar yazıp açıklamalar yapan siyasi partiler, siyasiler, akademisyenler ve gazetecilere teşekkür ederim. Aşağıda hakkımda verilen kararla ilgili yazılan yazılardan bazılarını bulabilirsiniz. Bu yazılar hukuksuzluğu anlama noktasında sizlere daha da yardımcı olacaktır.
Saygılarımla...