ARİF ASALIOĞLU
Milyar dolarlık servetleri, siyasi nüfuzları, medya üzerinde etkileri farklı sektörlerde monopol oluşturmaları, büyük ölçekli özelleştirmeler almaları ve siyasi partilerin gölge liderleri… Bütün bunlar Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Rusya, Ukrayna ve diğer cumhuriyetlerde mantar gibi ortaya çıkan çok sayıda oligarkların özellikleri. Şimdi bir yıldan fazladır devam eden bir savaşın gölge sponsorları olarak gündemdeler.
Haliyle sayı olarak en fazla ve sermaye gücü en büyük oligark Rusya’da bulunuyor. Rus oligarkların ülkenin doğal kaynaklarını çıkarmaları ve mevcut sanayi tesislerini işletiyor olmaları ve ayrıca belli seviyede yönetimden yol bulmaları onlara mesafe aldırdı. Şimdi ise savaş ve yaptırımlar zamanında bir nevi “borçlarını” ödüyorlar.
Ukrayna krizi, ağır yaptırımlar oligarkların zenginleşmesini önleyemedi
Forbes’in Rus zenginler sıralamasında sürekli ilk sıralarda olan Vladimir Lisin, cepheler için silah üreten tesislere çelik tedarik ediyor. Sovyetler Birliği döneminden beri metalurji de dahil olmak üzere genel olarak askeri-sanayi komplekslerinin ihtiyaçlarını karşılayan tesislerin sahibi. Ayrıca, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde de NLMK çelik fabrikaları bulunuyor.
Novolipetsk Tıbbi ürünler Fabrikası, kendi limanları, kargo lojistik firmaları, Moskova ve Lipetsk radyo istasyonları, haber siteleri ve onlarca şirketleri var. Ürünleri, nükleer silahlar da dahil olmak üzere uçak savar füze sistemleri ve diğer silah üretimi yapan en az sekiz şirkete satılıyor. Savaş döneminde zenginliği biraz daha arttı ve Rus oligarkları içinde üçüncü sıraya çıktı.
Hatırlanacağı üzere başka bir Rus oligarkı olan Roman Abramoviç’in İstanbul'da düzenlenen Rusya ile Ukrayna müzakerelerinde yer alması herkesi şaşırtmıştı. Savaş sürerken Abramoviç'in Kiev Moskova arasındaki temaslarda nasıl bir rol oynadığı sorusu gündeme geldi. Rus heyetinin resmi bir üyesi olmamasına rağmen Abramoviç'in savaşın başından beri taraflar arasındaki temaslarda yer aldığı ortaya çıktı. Ukrayna Devlet Başkanı ile de bizzat tanışıklığı olan Abramoviç kendisini, “tarafsız arabulucu" olarak konumlandırıyor ve görüşmelerde temel rolünün Ukrayna'nın pozisyonunu "patronuna makul bir dille aktarmak" olduğunu söylüyor. Rus oligarkın Kiev'de Rusya Devlet Başkanı Putin’in güvendiği ve tavsiyesini dinlediği biri olarak tanındığı, dolayısıyla Rus Lider’in Abramoviç'i yüksek profilli bir arabulucu olarak Ukraynalılarla görüşmesi için İstanbul'a göndermiş olabileceği söyleniyor. Ayrıca Abramoviç’in Rusya’da büyük yatırımları olduğu gibi Ukrayna’da da yatırımları bulunuyor.
Son yıllarda ve özellikle Ukrayna savaşında popülaritesi artanlardan bir tanesi ise paramiliter askeri grup Wagner’in yöneticisi olan Yevgeny Prigojin. Özellikle Putin’e yakınlığı ile bilinen Prigojin, Afrika, Suriye ve Ukrayna'da çatışmalara katılan Rus devlet destekli paralı asker grubu Wagner’in aynı zamanda kurucusu. 2016 ve 2018 ABD seçimlerine müdahale etmekle suçlanan üç şirketin de aralarında bulunduğu çoklu şirketler ağını kontrol ediyor.
Wagner daha çok, Donbas'taki savaş sırasında dünya çapında üne kavuştu. Prigojin’in örtülü ödeneklerle ve uluslararası silah ticaretiyle büyüdüğü iddialar arasında. AB Konseyi'nden yapılan açıklamada Rusya'nın Ukrayna savaşında Wagner'in aktif rol oynadığı kaydedildi. Ve bu nedenle yaptırım listesine alındı. Son dönemde Ukrayna'nın Bahmut ve Soledar yerleşimlerini ele geçirmeye çalışan Rus birliklerine liderlik eden Wagner, Şubat ayında insan haklarını ihlal ettiği ve daha öncede Afrika'daki ülkeleri "istikrarsızlaştırdığı" gerekçesiyle AB'nin bir kaç kez yaptırım listesine alındı.
Ukrayna krizi, sınırların kapatılması, Batılı devletlerin ağır yaptırımı, bazı oligarkların zenginleşmesini önleyemedi ve Moskova’da yaşayan milyarderlerin sayısını azaltmadı. Bu yılın ilk üç ayında Rusyalı en zengin işadamlarının serveti 16,1 milyar dolar arttı. Moskova, dünyada en fazla dolar milyarderine sahip ilk 10 şehir listesinde bir basamak atlayarak yedinci sıradan 6'ıncı sıraya yükseldi. Forbes’in bu dönemde yayınladığı dünyanın en zengin insanları listesinde 110 Rus milyarder var ve bu sayı geçen yıla göre 22 kişi daha fazla. Yani Ukrayna savaşı milyarderlerin sıralamasını değiştirdiği gibi, ilginç şekilde 22 milyarderin eklendiği dönem oldu.
Ukraynalı oligarklar hızlı bir şekilde finansal erimeye girdiler
Ukrayna’da ise ekonomik ve siyasi güç elde etmiş olan oligarklar savaş başladıktan sonra pozisyonlarını kaybettiler. Hızlı bir şekilde finansal erimeye girdiler. Ayrıca hem siyasi, hem de askeri yardım adına Ukrayna'nın Avrupa'ya entegrasyonu, yolsuzlukla mücadeleyi ve yerel oligarkların siyaset üzerindeki etkisini azaltmayı gerektirdi. Çünkü bilinen bir gerçek olarak Ukraynalı oligarklar aktif siyaset içinde bulunuyorlardı.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky'nin 9 Şubat'ta Brüksel'e yaptığı ziyarette söylediği gibi, Kiev, Ukrayna'nın Avrupa Birliği'ne katılım müzakerelerinin bu yıl başlamasını bekliyor. AB, Kiev'in üyelik yolundaki hareketinin yolsuzlukla mücadele reformları da dahil olmak üzere demokratik atılımlara bağlı olduğuna dikkat çekiyor. Brüksel'in taleplerinden biri de oligarkların Ukrayna siyaseti üzerindeki etkisinin azaltılması.
Ocak ayının sonunda Ukrayna Palamentosu Verkhovna Rada, iktidardaki Halkın Hizmetkarı partisinin milletvekilleri tarafından sunulan bir yasa tasarısını tek celsede kabul etti. Bu belgeye göre, savaş döneminde stratejik önemi olan demir cevheri, maden ve başka sanayi kuruluşları ülke tasarrufu altına alınacak.
Savaştan önce, Ukrayna yolsuzluğun yüksek olduğu ülke olarak kabul ediliyordu ve servetinin aslan payını TV kanalları, kömür madenleri, bankalar, zincir mağazalar, tarım çiftlikleri, büyük gayrimenkuller, önemli sanayi kuruluşlarını kontrol eden birkaç düzine iş adamı ekonominin kilit oyuncularıydı. Ukrayna’nın şimdiki Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’e göre bu iş insanları “kendilerini siyasetçilerden, hükümet görevlilerinden ve yargıçlardan daha önemli gören bir grup”. İşte bunlardan biri de ülkenin bir önceki Devlet Başkanı, “çikolata kralı" olarak bilinen Petro Poroshenko’ydu. Servetinin en az yarısını kaybettiği tahmin ediliyor.
Ukrayna’nın en güçlülerinden Rinat Akhmetov'a ait olan Mariupol'deki dünyanın sayılı demir-çelik tesisi dumanı tüten harabeye döndü. Birçok alanda tarım arazisi ekilmiyor, tarlalar mayınlarla dolu, elektrik kesintileri nedeniyle fabrikalar atıl durumda ve deniz yoluyla ihracatı artık yapamıyor. Ülkenin doğusunda pek çok çelik ve kömür yatırımı olan işadamı, ülkenin en büyük futbol takımı Shakhtar Donetsk’in de sahibi. Kısa bir süre önceye kadar en popüler TV kanallarından biri de kendisine aitti. Rakamsal olarak kaybı 10-12 milyar dolar tahmin ediliyor.
Yakın zamana kadar etkili olan bir başka oligark olan Igor Kolomoisky'nin serveti de hızlı bir şekilde azaldı. Geçen yıl saldırılar sonucunda, ana varlığı olan Kremenchug Petrol Rafinerisi yok edildi. Kolomoisky, ortağı Gennadiy Boholiubov ile birlikte, ülkenin en büyük benzin istasyonları ağına sahip olarak Ukrayna akaryakıt piyasasının önemli bir bölümünü kontrol ediyordu. Kolomoisky Mart 2014’te, ülkenin güney doğusundaki Dnipropetrovsk bölgesine vali olarak atanmıştı. Çatışmalar başlayınca Kolomoisky gönüllü direniş birliklerine milyonlarca dolar aktardı. Rus yanlısı destekçileri yakalayanlara para ödülleri vadetti, Ukrayna ordusuna yakıt sağladı.
Sonuç olarak, geniş açıdan bakıldığında, 2022-2023'te birçok milyarder, yaptırım tehdidi altında olduğundan hisseleri ve varlıklarını parçalara ayırdı: akrabalarına, arkadaşlarına, ortaklarına, yöneticilerine, eski meslektaşlarına, tröstlere ve hayır kurumlarına devirler gerçekleşti. Bütün bunlar çok sayıda finans grubunu küçültmüş oldu. Ukrayna'daki aşırı zenginlerin siyasi etkisi azalmış oldu. Savaştan önce bile Başkan Volodymyr Zelensky, seçkin iş dünyasının siyasi etkisini sınırlamayı amaçlayan bir deoligarşikleştirme yasası öneriyordu. Şimdilerde yolsuzlukla mücadele ve hukukun üstünlüğünü güçlendirme, Batı'dan büyük mali yardım paketleri almanın bir koşulu olarak bu gerçek karşımıza çıkıyor. Önemli bir ayrıntı ise Ukrayna'da savaşın başlamasından sonra, Rus milyarderlere yönelik yaptırımların etkisiyle Kremlin'e baskı uygulama düşüncesinin tutmamış olması. Batı'daki servetleri için uzun ve zorlu bir mücadeleye giren oligarklar, bulundukları yerde devamla Rusya'ya dönüş arasında seçim yapmak zorunda kaldılar.