Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kazım Güleçyüz OHAL kararnamelerinin yargı denetiminden nasıl kaçırıldığını yazdı.  

 Kanun hükmünde kararnameler üzerindeki AYM denetimiyle ilgili durum şu:

Anayasa m. 148’e göre, Anayasa Mahkemesi, kanunların ve KHK’ların anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler, ancak olağanüstü hallerde çıkarılan KHK’ların şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla AYM’de dava açılamaz!

Bunu geçen hafta AYM Başkanı da söyledi.

Çelişkiye bakın: Yargı denetiminin en fazla gerekli olduğu durumlarda AYM yolu kapalı!

Denetim yolu, ancak söz konusu KHK’lar Mecliste onaylanarak kanunlaşırsa açılıyor. 

Yani KHK iken iptal davası açılamıyor, ama kanun haline geldiği takdirde açılabiliyor.

Ama o aşamadan sonra işin işten geçecek olması ve telâfisi imkânsız durumların yaşanması kuvvetle muhtemel. Ayrıca AYM kararlarının geriye yürümemesi de cabası.

Cumhurbaşkanına tek başına OHAL ilan etme ve KHK çıkarma yetkisi vererek bu KHK’ların Mecliste onay süresini 3 aya çıkaran yeni sistemin yürürlüğe girmesi halinde bu tuhaflık çok daha fazla sıkıntı doğurur.

9 ayı doldurduktan sonra bir yıla uzatılan ve akabinde yeniden uzatılma riski bulunan OHAL rejiminde çıkarılıp, çoğu Meclis onayından geçmediği için hukuken yürürlükten kalkmış olmaları gerektiği halde geçerli sayılmaya devam edilen KHK’larla ülkenin ne hale getirildiği ortada iken, bu düzenin yeni sistemle daha katmerlendirilmiş olarak sürmesi, ortaya çıkan son derece ağır hukuk enkazını çok daha vahim boyutlara ulaştırır.

Düşünce, ifade, basın, bilim, sanat, mülkiyet, teşebbüs, çalışma gibi en temel hak ve özgürlüklerin çiğnendiği; hiçbir demokratik hukuk güvencesinin kalmadığı; masumiyet karinesi, suç ve cezanın şahsîliği, âdil yargılanma hakkı gibi evrensel ceza hukuku kriterlerinin tamamen rafa kaldırıldığı mevcut tablo daha da ağırlaşıp yaygınlaşarak sürer.

Yetkileri tek adam ekseninde iyice güçlendirilen ve gerek yasama, gerekse yargı denetiminden âzade kılınan bir yürütme organı eliyle OHAL ve KHK üzerinden hayata geçirilebilecek yeni hak, özgürlük ve hukuk ihlalleri, Türkiye’yi iyice yaşanmaz hale getirir.

Bu vahim gidişatı demokrasi ve hukuk içinde durdurmanın yolunu mutlaka bulmalıyız.