AKP bugün TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşülecek olan OHAL’i fiilen 3 yıl daha uzatan ve kalıcı hale getiren yasa önerisindeki düzenlemelerin Anayasa Mahkemesi’nce iptal olasılığını ortadan kaldırmak için bir dizi önlem aldı. Ancak pek çok düzenlemede anayasaya açıkça aykırılıklar yer alırken, gözaltı süresinden seyahat ve haberleşme hürriyetinin kısıtlanmasına kadar birçok düzenlemede kavram kargaşası ile arkadan dolanılarak anayasanın ruhuna ve özüne aykırı hükümler öngörüldü. AKP’nin OHAL’i kalıcı hale getiren yasa önerisi, bugün TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşülecek. Önerinin pazartesi günü TBMM Genel Kurulu gündemine alınması ve hafta içinde yasalaşması bekleniyor. AKP, toplantı ve gösteri yürüyüşünün kısıtlanmasına ilişkin düzenlemelerin iptalini önlemek için Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını öneriye taşıdı. Gerekçesinde anayasaya aykırılık olmadığı vurgulanmasına karşın öneride yer alan pek çok düzenlemede aykırılıklar dikkat çekti. Bunlardan bazıları şöyle:
-Gösteri hakkına ‘günlük yaşamı zorlaştırma’ kriteri: Öneriyle toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılacağı yer ve güzergâhın belirlenmesinde ‘genel asayişi bozmama’ kriterine ‘vatandaşların günlük yaşamını aşırı ve katlanılamaz derecede zorlaştırmayacak’ kriteri ekleniyor. AKP, 2014 yılında ‘demokratikleşme paketi’ olarak nitelendirilen yasayla getirdiği ‘vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak’ kriteri, Anayasa Mahkemesi tarafından anayasaya aykırı bulunarak geçen yıl iptal edildi. İptal gerekçesinde, toplantı ve gösteri yürüyüşünün başkalarının günlük yaşamlarını bir miktar zorlaştırmasının kaçınılmaz olduğu, o yerin toplantı ve gösteri yürüyüşlerine kapatılmasını haklılaştırabilmesi için gündelik yaşamın ‘aşırı ve katlanılamaz derecede’ zorlaşması gerektiği vurgulandı. AKP, Anayasa Mahkemesi’nin gerekçesindeki ifade aynen alınarak toplantı ve gösteri yürüyüşünün kısıtlanması için kriter haline getirildi.
-Güneş batınca yerine gece vakti başlayınca: Öneride ‘Açık yerlerdeki toplantılar ile yürüyüşler gece vaktinin başlamasıyla dağılacak şekilde, kapalı yerlerdeki toplantılar ise saat 24.00’e kadar yapılabilir’ hükmü öngörüldü. 2012 yılında çıkarılan demokratikleşme paketiyle aynı konuda getirilen ‘açık yerlerdeki toplantılar ile yürüyüşlerin güneş batmadan önce dağılacak şekilde yapılabileceği’ hükmü, Anayasa Mahkemesi tarafından geçen yıl anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edildi. İptal gerekçesinde, güneşin batışıyla sınırlandırmanın toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına müdahale niteliği taşıdığı vurgulanarak, “Katılanların sayısı ve yöntemi itibarıyla diğer insanların dinlenmesini engelleyecek nitelik taşıyan ve özellikle gecenin ilerleyen saatlerine denk gelen toplantıların yasaklanması ölçülü görülebilirse de başkalarını aşırı derecede rahatsız etmeyen ve kamu düzeni yönünden ciddi bir tehlike yaratmayan toplantıların güneşin batmasından sonra devam etmesinin yasaklanması, haklar arasında kurulması gereken adil dengenin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı aleyhine bozulmasına yol açabilir” denildi. AKP, iptal gerekçesini dikkate alarak “Toplantı ve yürüyüşünün vatandaşların huzur ve sükûnet içinde istirahatını aşırı ve katlanılamaz derecede zorlaştırmamak ve kamu düzeni ve genel asayişin bozulmasına neden olmamak şartıyla açık yerlerde yapılan toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin dağılma saati mahallin en büyük mülki idare amirinin kararıyla en geç 24.00’e kadar uzatılabilir” ifadesini öneriye ekledi.
-Gözaltı süresine dayanak arayışı: Anayasada, bireysel suçlarda gözaltı süresinin 48 saat, toplu işlenen suçlarda ise en çok 4 gün olacağı, kimsenin bu süreler geçtikten sonra hâkim kararı olmaksızın hürriyetinden yoksun bırakılamayacağı hükmü yer alıyor. Anayasadaki bu hükme rağmen yasa önerisinde, 3 yıl süreyle bireysel suçlarda gözaltı süresinin hâkim kararıyla 6 gün, toplu suçlarda ise 12 güne kadar uzatılması öngörülüyor. Söz konusu maddenin gerekçesinde ise, ‘kimsenin bu süreler geçtikten sonra hâkim kararı olmaksızın hürriyetinden yoksun bırakılamayacağı’ hükmü hâkim kararıyla gözaltı süresinin de uzatılabileceği şeklinde yorumlanıyor. Düzenlemenin anayasaya aykırı olmadığına gerekçe olarak İngiltere ve AİHM’den örnekler verilirken, “İngiltere uygulamasında bazı suçlar yönünden 48 saatlik gözaltı süresinden sonra hâkim kararıyla 7 günlük uzatma süreleri bulunmakta, bu süre toplamda 14 güne kadar uzatılabilmektedir. AİHM’nin özgürlük ve güvenlik hakkıyla ilgili kararlarında gözaltı ve tutukluluk arasında özgürlüğün kısıtlanması yönünden herhangi bir fark gözetilmemekte, yakalanan kişinin hangi sürede bağımsız bir yargı mercii önüne çıkarıldığına dikkat edilmektedir” denildi.
-İletişimin tespitinde hâkim kararına son: Yasa önerisinde “terör örgütlerine mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı nedeniyle hakkında inceleme ve soruşturma yürütülen kişiler ile bunların eş ve çocuklarına ilişkin olarak yetkili kurul, komisyon ve diğer mercilere ihtiyaç duyulan telekomünikasyon yoluyla iletişimin tespiti de dahil olmak üzere her türlü bilgi ve belge, kamu ve özel tüm kurum ve kuruluşlarca vakit geçirilmeksizin verilir” hükmü yer alıyor. Oysa anayasada, hâkim kararı olmadan iletişimin dinlenmeyeceği düzenleniyor.
-Valilere anayasaya aykırı yetki: Öneriyle, valilere ‘kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hallerde 15 günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere girişi ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlama, belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını, toplanmalarını, araçların seyirlerini düzenleme veya kısıtlama, ruhsatlı da olsa her çeşit silah ve merminin taşınmasını naklini yasaklama’ yetkisi tanınıyor. Oysa anayasanın ‘yerleşme ve seyahat hürriyeti’ başlıklı maddesinde, seyahat hürriyetinin ancak suç soruşturma ve kovuşturması nedeniyle ve suç işlenmesini önlemek amacıyla sınırlanabileceği hükmü bulunuyor.
-Pasaport iptaliyle yurtdışına çıkış yasağı: Öneriyle, OHAL döneminde olduğu gibi 3 yıl süreyle görevden uzaklaştırılanlar veya görevlerine son verilenlerin silah ruhsatları ve pasaportlarının iptal edilmesi öngörülüyor. Oysa anayasanın ‘yerleşme ve seyahat özgürlüğü’ başlıklı maddesinde “Vatandaşın yurtdışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir” hükmü yer alıyor