BBC Türkçe'nin haberine göre kara listede Malta, Monako ve Kıbrıs gibi Akdeniz ülkeleri de var; Katar, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez ülkeleri de.
OECD'nin Salı günü yayımladığı rapor kapsamında 100 ülkenin vatandaşlık ve süresiz oturum programlarını inceledi.
Paris merkezli kuruluş 21 ülkenin, yurt dışındaki finansal varlıklardan gelen gelir üzerinden az vergi aldıkları ve hak tanıdıkları kişilere bu ülkelerde belirli bir süre yaşama zorunluluğu getirmedikleri için seçildiklerini açıkladı.
OECD'ye göre yabancılar, vakıf fonlarına bağış yaparak ya da mülk veya devlet tahvilleri alarak, daha önce hiç yaşamadıkları ülkelerin vatandaşları olabiliyorlar.
Raporda bu durumun, vatandaşlığı ticari bir mala indirgeyen 3 milyar dolarlık bir pazara dönüştüğü uyarısı yapıldı.
OECD'ye göre, ikinci vatandaşlıklar, yurt dışında tutulan varlıklarını gizlemek isteyenler tarafından kötüye kullanılabilir.
Malta'ya ilgi yoğun
Özellikle Avrupa Birliği üyesi olması nedeniyle Malta'ya ilginin yoğun olduğu belirtiliyor.
2014'ten beri 700'den fazla kişi bu tür yollarla Malta vatandaşlığı aldı.
Bu kişilerin çoğu Rusya, diğer eski Sovyet cumhuriyetleri, Çin ve bazı Orta Doğu ülkelerinin vatandaşları.
OECD'nin kara listesinde Karayip ülkeleri de var. Bu ülkeler arasında Antigua ve Barbuda, Bahamalar, Dominika, Grenada, Saint Lucia, Saint Kitts ve Nevis Adaları da bulunuyor.
Listedeki diğer ülkeler ise Bahreyn, Kolombiya, Mauritius, Montserrat, Panama, Katar, Malezya, Seyşeller, Turks ve Caicos Adaları, Birleşik Arap Emirlikleri ve Vanuatu.
OECD'ye göre bu tür programlar, suçlulara ya da yaptırımlardan kaçan iş insanlarına açık hale gelebileceği için siyasetçiler, emniyet teşkilatları ve istihbarat birimleri arasında endişeye yol açıyor.
Transparency International (Uluslararası Şeffaflık Derneği) ve Global Witness (Küresel Tanık) adlı sivil toplum kuruluşları, geçen hafta yayımladıkları ortak raporda, AB'de son 10 yılda şeffaf olmayan koşullar altında 100 bin kişiye süresiz oturum, 6 bin kişiye de vatandaşlık verildiğini yazdı.
Bu programlar aracılığıyla, son 10 yılda yaklaşık 25 milyon euro doğrudan yabancı yatırımın AB'ye aktığı kaydediliyor.