ERMAN YALAZ- TR724.com
Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’a yönelik suikastte tetikçi polis Mevlüt Mert Altıntaş’ın Sosyal Doku Vakfı ve AKP’nin akıl hocası Nurettin Yıldız ile irtibatları çok açık ortada olmasına karşın iddianamede bunun üzerine gidilmedi. Mahkeme konuyu nereye kadar derinleştirecek onu zaman gösterecek. Ancak savcılık itinayla Nurettin Yıldız, El Kaide, El Nusra ve İHH ile radikal İslamcı yapılara uzanan ağı görmezlikten geliyor. Suikaste adım adım hazırlanan Altıntaş’ın bu ilişkileri ihaleyi kimlerin yaptığını, Altıntaş’ın tarlasının nasıl sürüldüğünü de gösteriyor.
Altıntaş, İzmir Rüştü Ünsal Polis Meslek Yüksek Okulu’ndan mezun olduktan sonra 2014’te Ankara Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’ne atandı. Aynı dönemde de Sosyal Doku Vakfı ve Nurettin Yıldız’ın adamlarıyla irtibat kurdu. Facebook sayfası üzerinden Halit ismiyle mesajlaştığı Ankara’daki grupla irtibata geçti. İddianamedeki şüphelilerden İbrahim Yılmazoğlu olayı tüm detaylarıyla hatırlıyordu.
Ekim-Kasım 2014 tarihlerinde gerçekleşen bu telefonlaşma ve yazışmadan sonra Altıntaş’ın Hacı Bayram’daki Nurettin Yıldız’ın bir sohbetine geldiğini anlatan Yılmazoğlu, Aralık ayından itibaren Altıntaş’ın Sosyal Doku Vakfı’nın sohbet ve programlarına polis okulundan arkadaşı Sercan Başar ile aksatmadan katıldığını da aktarıyor. Mevlüt Mert Altıntaş, suikast tarihine bir kaç hafta kalıncaya kadar bu birlikteliğini sürdürdü. Nurettin Yıldız ve ekibinin faaliyetlerinde yer aldı. Radikal fikirlere açık Selefi grup Sosyal Doku ile tanışması Altıntaş’ı diğer cihatçı örgütlerle de buluşturdu.
SOSYAL DOKU, İSMAİLAĞA, EL KAİDE; SELEFİLERİN KUCAĞINDA RADİKALLEŞMEYE…
Sosyal Doku’dan başlayıp İsmailağa’ya, El Nusra ve El Kaide’nin Türkiye ayağına kadar uzanan bu ilişkiler ağı, Altıntaş’ın adım adım nasıl radikalleştiği/radikalleştirildiğinin de göstergesiydi aslında. İddianamaye bu ilişkiler ağı şöyle girdi:
“….. Bu kapsamda Terörist Mevlüt Mert Altıntaş’ın İsmailağa Cemaatinin Ankara İlindeki uzantısı durumunda bulunan Oduncu Kardeşler (Murat Oduncu, İbrahim Bilal Oduncu, Muhammed Selman Oduncu) ile irtibata geçtiği, Murat Oduncu’nun aracılığıyla daha sonra Merhamet Eğitim ve Kültür Derneği adına Ankara İlinde faaliyet yürüten Mehmet Emin Akın ile irtibata geçtiği, Sosyal Doku Ankara Gönüllüleri Grubu sohbetlerine katılan Hüseyin Korkmaz isimli şahsın aracılığıyla Vahdet Grubu adına faaliyet yürüten Hüsnü Aktaş ile irtibata geçtiği, Sosyal Doku Ankara Gönüllüleri Grubunun gerçekleştirmiş olduğu sabah namazları programları aracılığıyla İskenderpaşa Cemaati adına faaliyet yürüten Recep Uğuz isimli şahısla irtibata geçtiği ve son olarak saldırıdan yaklaşık 2.5 ay önce saldırı sonrasında F…/PDY silahlı terör örgütü tarafından yapılacak algı için bir defaya mahsus İstanbul İlinde Selefiler Grubu (El Kaide ) adına faaliyet yürüttükleri iddia edilen Enes Asım Silin ve Abdulkadir Şen isimli şahıslarla irtibata geçtiği tespit edilmiştir.”
NURETTİN YILDIZ’DAN EL NUSRA’YA: Karlov’u öldüren Mevlüt Mert Altıntaş, okulunu bitirip Ankara’ya atandığında Nurettin Yıldız grubunun Sosyal Doku Vakfı ile irtibat kurdu. Haftalık sohbetlerine ve etkinliklerine katıldı. İddianamedeki gizlenemeyen bilgilere göre, suikasten iki ay önce ise İstanbul Selefiler Grubu adıyla bilinen El Kaide irtibatlı Abdülkadir Şen ve Enes Asım Silin ile yüzyüze görüştü. İsmailağa cemaatinden Oduncu kardeşlerle kurduğu irtibat ise El Nusra’ya kadar uzanıyordu.
SAVCI AKINCI’NIN YILDIZ VE TAİFESİNİ KURTARMA ISRARI NEDEN?
Savcı Adem Akıncı’nın ‘bu kapsamda’ cümlesinden önceki tezi ise yine Altıntaş’ın kripto olduğu varsayımına dayandırılmış. Bu ilişkiler ağını araştırmak yerine, bir faraziyeyi hakikat gibi sunmaya çalışan savcının iddianamede bile gizleyemediği, tetikçi Altıntaş’ın Ankara ve İstanbul merkezli radikal İslamcı yapılarla tüm temaslarını ortaya koyacak kadar net deliller var oysa. Bu nedenle Karlov suikasti iddianamesiyle ilgili en net söylenecek cümlelerden biri şudur: Savcı Adem Akıncı, tetikçi Altıntaş’ın Sosyal Doku, Nurettin Yıldız, El Kaide ve İHH gibi yapılarla ilişkilerinin üstünü itinayla ve ısrarla örtmeye çalışmıştır.
KATİLİ İLK TEŞHİS EDEN ARKADAŞLARI VE SOSYAL DOKU’NUN HOCASI
Tetikçi polis Altıntaş’ın ilişkilerine dair detaylar veren İbrahim Yılmazoğlu’nun ifadelerinde suikast gününe dair de çok önemli bir ayrıntı vardı. Yılmazoğlu, Yıldız’ın Sosyal Doku grubunun Ankara’daki sohbet hocalarından biriydi. Altıntaş’ın, Büyükelçi Karlov’u sırtından 9 mermiyle vurmasından birkaç dakika sonra telefonu çaldı. Arayan Avukat Ömer Göktaş’tı. Maltepe’deki avukatlık ofisinde her Perşembe yapılan Sosyal Doku toplantılarının ev sahibiydi kendisi. Panik içindeydi. Bir mesaj attığını, şahsı tanıyıp tanımadığını sordu. Avukat Göktaş da, Yılmazoğlu da büyükelçiyi vuran ve sol eliyle El Nusra neşidi okuyan resimdeki o şahsı çok iyi tanıyordu; sohbet halkasının sessiz polisi Mevlüt’tü bu. Yılmazoğlu’nun anlatımıyla ‘inşallah değildir’ diyerek telefonlar kapanmıştı.
‘ABİ SEN NE DİYORSUN, AİLESİNE NASIL SÖYLERİZ!’
Biraz sonra telefonu yine çaldı Yılmazoğlu’nun. Saldırganın resmini whatsapp üzerinden gördüğünü, saldırganın Mevlüt olduğunu söylediklerini, bir bilgisinin olup olmadığını sordu yeni arayan da. Yılmazoğlu bu kez ‘Bilgim yok ama Mevlüt’e benziyor’ demişti. Arayan Altıntaş’ın eski ev arkadaşı, polis Sercan Başar’dı. İki kez meslektaşı ve eski ev arkadaşını aradığını Altıntaş’ın da kendisine “Çankaya taraflarındayım, gelemem” dediğini, akşam saatlerinde tekrar aradığında ise Mevlüt’ün “benim işim uzun sürer” diyerek teklifini yeniden geri çevirdiğini söyledi. Sercan’ın son sözleri “Abi sen ne diyorsun, ailesine nasıl söyleriz” olmuştu. Sosyal Doku ekibi Altıntaş’ı teşhiş etmişti. Büyükelçinin katili kendi mahallelerindendi.
Yılmazoğlu, “Boşver bu pislik sana da bulaşır, bana da bulaşır” dedi. Ancak Yazıcıoğlu, Altıntaş’ın sol işaret parmağını havaya kaldırarak cihat marşı okuduğu o sahneyi hiç unutamamıştı. Savcı sorgusunda ifadelerinin arasına o da girecekti. Nurettin Yıldız ve ekibinin cihat anlayışını anlatacaktı ifadesinde bol bol. ‘Ben sağ elimin işaret parmağını kaldırarak yaparım sohbetlerimi, o solu kaldırmış’ mealinde sözler sarfedecekti.
SOYLU’YA VE AKP’Lİ AVUKATLARA UZANAN İLİŞKİLER AĞI
Gece saatlerinde Yılmazoğlu’nu bu kez arayan Altıntaş’ın ev arkadaşı Avukat Serkan Özkan’dı. Özkan, Yazıcıoğlu’na “Abi olayı gördün mü, ben ne yapacağım şimdi, benim avukatlığımda biter” dedi. Altıntaş’ın arkadaşları, sohbet hocasını bir telaş sarmıştı. Daha sonra Avukat Serkan Özkan’ın ortağı Abdullah Polat’ın facebook hesabından paylaşılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile birlikte fotoğrafları ortaya çıkacaktı. Soylu, Karlov’u katleden Altıntaş’ın 33 mermi, 57 kurşun deliğiyle delik deşik edildiği operasyonu yöneten kişiydi. Altıntaş’ın ev arkadaşı Serkan Özkan ise, avukat stajını Abdullah Polat’ın bürosunda yapmıştı. Soylu ile birlikte olduğu o meşhur fotoğraf Rixos Otelde Anadolu Yayıncılar Derneğinin ödül töreninde çekilmişti. O gün orada Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da vardı. Tetikçinin arkadaşları Soylu’nun dostu çıkmıştı. İş AKP’nin avukatlarına kadar uzanıyordu. Bu ilişkiler ağı hiç sorgulanmadı iddianame ve soruşturma aşamasında. Soylu’nun suikast mekanına, tüm teammülleri yıkarak nasıl şıp diye damladığı da tabii ki.
Süleyman Soylu, Karlov’u vuran Altıntaş’ın ev arkadaşı Serkan Özkan ile çekildiği bu fotoğrafıyla gündem oldu. Fotoğraf iddianameye de girdi. Soylu, suikastın ardından olay yerine gelip, tetikçi polisin 33 mermiyle öldürüldüğü operasyonu yönetmişti.
BİR BAŞKA SOSYAL DOKU HOCASI: ALTINTAŞ İLE 10 GÜN BAŞBAŞA…
Polis Altıntaş’ın Sosyal Doku Ankara Grubu’nda tek hocası İbrahim Yılmazoğlu değildi. Kritik bir isim daha vardı. O isim Süleyman Vatansever’di. Tok Ticaret Limited Şirketi’nin sahibi, hırdavat pazarlaması yapan, Nurettin Yıldız’ın takipçisi ve hadis dersleri adı altında Sosyal Doku doktirinini yayan isimlerden biriydi Vatansever. Polis Altıntaş, Cumartesi akşamları onunla da buluşuyordu. Altıntaş’ın 2016 Ramazan’ında yani Haziran ayında Mehmet Akif Ersoy Camii’nde İsmail Kaya isimli bir başka şahısla 10 gün boyunca itikafta kaldığı kişiydi Süleyman Vatansever. Nurettin Yıldız’ın Ankara hocalarında biri Altıntaş’ı camide kampa almıştı. Süleyman Vatansever, iddianamede sorgusu ve ifadesi geçiştirilen isimlerden biri. Oysa Altıntaş, Süleyman Hocasına mesleği bırakmak istediğinden, ailesinin dindar bir yaşantısı olmadığına kadar bir çok şahsi meselesini açmıştı. O 10 gün hiç sorgulanmadı.
İSMAİLAĞA REFERANSI İLE İSTANBUL’UN SELEFİ YAPISIYLA BULUŞMAYA
Mevlüt Mert Altıntaş’ın ilişkileri Sosyal Doku Vakfı ile sınırlı değildi. Suikastten yaklaşık iki ay önce Türkiye’deki Selefi yapı ve El Kaide ile irtibatlı isimler olarak bilinen iki isimle de görüşmüştü. Sadece Nurettin Yıldız grubuyla değil, El Kaideci Abdülkadir Şen ile de tanışıyordu.
Altıntaş, İsmailağa Cemaati’nin Ankara’daki uzantısı olan Oduncu kardeşler ile irtibata geçmişti önce. Murat Oduncu aracılığıyla Merhamet Eğitim ve Kültür Derneği’nden Mehmet Emin Akın ile, Sosyal Doku Vakfı’ndan Hüseyin Korkmaz aracılığıyla Vahdet Grubu’ndan Hüsnü Aktaş ile ilişkiler kurmuştu. Saldırıdan iki buçuk ay önce de bu isimler üzerinden El Kaideci Enes Asım Silin ve Abdülkadir Şen ile irtibatlandı. İddianameye göre bu ilişkilerin tamamı mizansendi. Ancak şüpheli ve tanık ifadeleri hiç de öyle demiyordu.
EL KAİDE İLE FATİH CAMİİNDE BULUŞMA
Büyükelçi Karlov suikastının faili Altıntaş, 2016’da Eylül ayı sonlarında Enes Asım Silin ile irtibata geçti. İzmir’deydi. Silin’e, İstanbul’a gelmesi halinde ”Tüm Yönleriyle Suriye Devrimi” isimli kitabın yazarı olan Abdulkadir Şen ile kendisini tanıştırıp tanıştıramayacağını sordu. Cevap ‘evet’ idi. Söke’den İzmir’e geçti. 08 Ekim 2016’da biletini aldı. İstanbul’a uçtu. Telefonlaştığı Silin ile Saraçhane Parkı’nda buluştu. Sonra Abdulkadir Şen ile buluşmak üzere Fatih Camii avlusuna gittiler. Birlikte öğlen namazı kılıp, bir kahvede oturup sohbet ettiler. Mevlüt Mert Altıntaş, onlara da polisliği bırakmak istediğini, Suriye’ye gitmek istediğini anlatmıştı. TK 2344 sefer sayılı İstanbul-İzmir uçağıyla geri döndü Altıntaş. O görüşmenin detaylarında neler konuşulduğu da sorgulanmadı, sır olarak kaldı.
Tetikçi polis, İstanbul Selefi yapısı (El Kaide) irtibatlı Abdülkadir Şen ile büyükelçiyi vurmadan 2.5 ay önce buluştu. Savcı iddianamesinde Şen ile ilgili ‘kovuşturmaya gerek yok’ kararı aldı.
Ancak Altıntaş’a aracılık eden Enes Asım Silin, Abdülkadir Şen’in şahsi twitlerini yazacak kadar yakınındaydı. Şen ile birlikte Küresel İnsani Yardım ve Siyasi Eğitim Merkezi Derneği yönetim kurulundaydı Silin. Suriye ve Halep ile ilgili paylaşımlarda bulunuyordu Silin. Altıntaş’ın ‘Halep’i unutmayın’ ilhamını aldığı isimlerden biriydi belki de. 2014’te İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nca haklarında terör soruşturması yürütülmüştü. El Kaide Terör örgütü üyeliği ile suçlanıyordu. Hakkında daha sonra takipsizlik kararı verilmişti.
Altıntaş’ın ısrarla görüşmek istediği ve suikasten iki ay önce buluştuğu Abdülkadir Şen, ABD Hazine Bakanlığı Terörizm ve Mali İstihbarat Müsteşarı David Cohen tarafından daha önce Guantanoma’da tutuklu bulunan ve 2018’de Türkiye’de El Kaide bağlantılı gruplarla ilişkileri nedeniyle tutuklandığı açıklanan İbrahim Şen’in kardeşiydi. AKP ve MİT ile yakın ilişkileri vardı.
Şen ve Silin ile Altıntaş’ın buluşmasının kilit isimleri Oduncu kardeşler de Ankara’da Sosyal Doku Vakfı ve İHH ile yakın bağları olan kişilerdi. Murad Oduncu İHH konvoyuna katılmış ve ertesi gün Büyükelçinin katili ile görüşmüştü. Ankara TEM Şube’de Büyükelçi Karlov suikastı ile ilgili ifade verdikten sonra twitter hesabından bu ifadelerini yazmıştı. Cumhuriyet yazarı ve gazeteci Ahmet Şık, o yazışmaları yakalamıştı.
‘İHH KONVOYUNDAN DÖNDÜĞÜMÜZ GÜNÜN ERTESİ GÜNÜ’
Murat Oduncu İHH konvoyundan döndükten sonraz suikastçı Altıntaş’la konuştuğunu ileri sürerek şunları yazıyordu: “İfademizin biri önemli 3 diğer hikayesi de var ancak ben bana ait kısmını yazıyorum. İHH Konvoyundan döndüğümüz günün ertesi gündü. Kısaca; taşınacağını kitaplarını ağır olduğu için taşıyamayacağını ve bırakmak istediğini söyleyerek bir bavul kitabı dükkanıma bıraktı.”
Gazeteci Ahmet Şık, İsmailağa cemaati mensubu Murat Oduncu’nun Karlov’un tetikçisi polisle ilişkilerini, İHH ile irtibatını açık eden twitlerini deşifre etti. Oduncu, Emniyet ifadesinden sonra yazdıklarını silip kayıplara karıştı. Ancak arkasında suikast irtibatlarına dair önemli bir iz bırakmıştı.
‘BEN ONA FETÖ’DEN SORDUM O BANA SURİYE’DEN’
“Yaklaşık 1 yıl evvel Twitter’dan bir genç ‘Seni uzun zamandır takip ediyorum abi, tanışabilir miyiz?’ dedi. Adı Mevlüt Mert Altıntaş’tı” diye yazan Oduncu şu ifadeleri kullanıyordu:
“Kim olduğunu sordum. Çevik Kuvvet polisiyim dedi. Gelince kimliğini görmek şartı ile davet ettim ve tanıştık… Çay içtik. İşten güçten konuştuk. Sanırım ilk gelişi idi kardeşimle de tevafuk edip böylece tanıştılar. Bundan sonra 2 veya 3 kez daha ziyaretime geldi. Çok konuşmazdı. Ben ona FETÖ’den sordum, o bana Suriye’den… F… okullarında yetiştiğini ancak Polis Okulu’nda gerçek yüzlerini görüp ayrıldığını anlattı.”
‘TAVSİYE İSTEDİ, ‘ÖZEL HAREKATÇI OL’ DEDİM’
Oduncu “Konu hakkında bir şey yazamadım zira soruşturma gizliliğini ihlal edemezdim. TEM’e verdiğim ifade ve halka açıklanan bilgileri yazıyorum” ifadelerini kullanarak “Çevik Kuvvet’ten ayrılıp aktif görev almak istediğini söyledi ve bu konuda tavsiye istedi. (İstediğini alamadı) Özel Harekata gir dedim” diye de ekledi. Mevlüt Mert Altıntaş ile ilişkisini açık eden Oduncu bir müddet sonra hesabını kapattı. Oyunu açık etmişti. Kayıplara karıştı.
Karlov suikastının tetikçisi, Suriye’deki El Nusra ile bağlantılı Kurtuba ve Musab Bin Umeyr dernekleri ile de irtibatlı idi. Doğrudan onlara para yardımı yapmıştı. Oduncu kardeşlerin bu derneklerde de ayak izi vardı. Radikal, cihatçı ekiplerle Altıntaş’ın gönüldaşlığı tanışıklığı bu yapılar üzerinden oldu.
Oduncu’nun kardeşi Selman Oduncu da bir başka radikal yetiştirme derneğinin web tasarımcısıydı. Kurtuba Gençlik Hareketi ve Musab bin Umeyr Derneği içinde faaliyet gösteriyordu. Kurtuba Gençlik Hareketi ise Suriye’ye cihatçılara arazi aracı gönderen derneğin ta kendisiydi. Araçlar El Nusra’ya gidiyordu. Oduncu kardeşler, Ankara’da Hacı Bayram’dan Suriye’ye cihatçı trafiğini yöneten yapının içindeydi. Soruşturma bu yönleriyle hiçbir zaman derinleştirilmedi. Altıntaş’ı Halep nağralarıyla Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov’u katletmeye iten, radikalleşmesine zemin hazırlayan ve yöneten bu yapılar sorgulanmadı.
İddianamedeki bilgilere göre Mevlüt Mert Altıntaş, İHH’yı 11 kez doğrudan banka hesabı üzerinden bağış yaptı.
İHH VE EL NUSRA’YA BANKA HESABINDA PARA YATIRIYOR
Karlov suikastçısı Mevlüt Mert Altıntaş ile ilgili iddianameye giren somut delillerden biri ise banka hesabından radikal gruplara yapılan para aktarımlarıydı. Altıntaş, Ocak 2015-Temmuz 2016 dönemleri arasında MİT tırları davasının bir numaralı aktörlerinden, Suriye’deki cihatçıların insan kaynağı ve lojistiğinden sorumlu İHH’ya yardım etmişti. Üstelik doğrudan banka hesabından defalarca para yatırarak. Kuveyt Türk Katılım Bankası hesabı ve Albaraka Türk üzerinden 11 işlem ile 1.584 lira 13 kuruş para aktardı. İHH’ya yakın İyilikhane Yetimlerle Dayanışma Derneği’ne de yine aynı şekilde 1.100 lira, Musab Bin Umeyr Derneği’ne ise 1200, 750 ve 116 lira tutarında para transferi yapmıştı. Savcı’nın kripto Fetö’cü dediği Karlov suikastının tetikçisi, kurbanını Suriye’de El Nusra ile el ele dolaşan derneklerde kestirmişti.