Çocuğun şuuraltı dini terbiyesi adına yuvada olması gereken en önemli özellik evde mabed havasının estirilmesi ise, olması gereken ikinci genel özellik de “Yuva da Mektep/okul misyonu”dur. Mektep de çocuğa kazandırılması gereken hususlar iki ana yolla olur. Bunlar dan birincisi öğretim/talim, diğeri de eğitim/terbiye yoludur. Öğretimle, çocuğa verilmesi hedeflenen bilgiler yaş ve seviyesine göre belli başlıklar altında (müfredat) sistemli, yetkili kişiler tarafından formal olarak öğretilmeye çalışılır. Bu öğretim faaliyetlerinde farklı yol, yöntemler kullanıldığı gibi farklı araç gereçlerde istifade edilir.
Eğitimde de önceden planlanan davranışların kazandırılması / edindirilmesi / içselleştirilmesi hedeflenir. Öğretimin hedefinde çocuğa bilgi kazandırmak varsa, eğitimin hedefinde de davranış, beceri kazandırmak vardır. Dinin, dini hayatında öğretime, eğitime bakan yönleri olması hasebiyle, zamanı gelince, çocuğa bazı şeylerin öğretilmesi bazı şeylerinde onda davranış haline getirilmesi yani çocuğun eğitilmesi gerekmektedir.
Yuva da mektep misyonu derken kastettiğimiz husus, yuvanın öğretici ve eğitici özelliğinin olması, sonra da bu özelliğin korunmasının gerekliliğidir. Terbiye olarak ifade edilen mesele aslında eğitim ve öğretimden meydana gelen bir faaliyettir. Terbiyenin bir tarafı çocuğa bilmediği şeyleri öğretmekse şayet diğer tarafı da bu bilgileri çocuk da bir kısım davranışlara dönüştürme ameliyesi, eğitimdir. Yuvadaki eğitim-öğretimi okuldakinden ayıran en önemli noktalardan biri formal değil informal olmasıdır. Yuva da anne babadan kamil manada formal bir eğitim öğretim beklemek idealistlik olacağı gibi ‘hiç mümkün değil’ diye düşünmek de çocuğun şuuraltı dini eğitiminde bir kısım boşlukların oluşmasına sebebiyet verecek bir hata olacaktır. Burada önemli olan husus anne babanın çocuğun şuuraltı dini eğitimine katkıda bulunmak adına bilinçli ve gayretli olmalarıdır.
Bir yuva, mektep olarak düşünüldüğünde, o mektebin idareci, öğretmen ve belleticileri anne baba, öğrencileri ise çocuklardır. Şayet ilk çocuk eğitim ve öğretim cihetiyle acemiliğe denk gelen bir eğitim zayiatı olmaz ve iyi yetiştirilebilirse daha sonra diğer kardeşleri için iyi bir mentor olabilir. Çocuğun terbiye dünyasında öncelikle okul, sonra da rüşt çağına oradan da hayata atılıncaya kadar mektep görevi görecek olan bu yuva, onun idareci ve öğretmenlerinden, şuuraltı dini kazanımları adına, hayatının en önemli, en temel eğitim ve öğretimini almış olmalıdır.
Aslında yuvanın mektep misyonu özelliğine sahip olması sadece dini şuuraltı kazanımları adına değil bütün şuuraltı kazanımlar için de önemlidir. Fakat konumuz şuuraltı dini kazanımları adına öğretilecek bilgiler, kazandırılacak davranışlarla sınırlı olduğu için biz genel bir başlık mahiyetinde şimdilik özet olarak bu alandaki meselelere değinmeyi planlıyoruz. Öncelikle çocuklar dünyaya geldiklerinde her şeyi öğrenmeye muhtaç ve müsait bir şekilde gelirler. “Sizler hiçbir şey bilmez bir durumdayken Allah sizi analarınızın karnından dışarı çıkardı; şükredesiniz diye size kulaklar, gözler, kalpler verdi.”( Nahl,16/78) “Bir çocuk dünyaya geldiğinde dimağı tertemizdir. O tertemiz dimağa ya bir kısım doğrular yazılmak suretiyle doğru yön verilir veya bir kısım yanlışlıklar yazılmak suretiyle çocuk yanlışa yönlendirilir.” (Sohbet Atmosferi, Bahar Neşidesi)
Bediüzzaman, insan ile hayvan arasındaki en önemli farkı ifade ederken, hayvanın başka bir alemden adeta her şey öğretilerek gönderildiğini buna mukabil insanın, doğumundan ölümüne kadar öğrenmeye ve kendini geliştirmeye ihtiyaç duyduğunu belirterek, “İnsanın vazife-i fıtriyesi taallümle tekemmüldür” der.
Öğrenme ve mükemmelleşme
Mektep misyonunu üstlenen yuvada, anne baba, öncelikle çocuğun şuuraltı dini terbiyesi adına bilhassa en temel değerlerle ilgili altyapı oluşturabilecek genel hedefleri belirlemeli, sonra da bu hedefler doğrultusunda çocuğa kazandırılacak hususları vermeye çabalamalıdırlar. Dini eğitim adına çocuk 0-5/6 yaş arasında iken şuuraltına ekilmesi gereken tohumlar sağlıklı bir şekilde ekilebilirse bu tohumlar ileriki yaşlarda gerek ailede ve okulda, gerekse çevrede beslenip geliştirilecek olan kazanımlar için bir blokaj vazifesi görecektir. Çocuğun şuuraltına kaydedilmesi gereken bu genel hedef/konuları şimdilik kısaca şöyle ifade edilebilir. Bunlar;
1-Allah (cc) inancının nakşedilmesi: Allah lafzını saygı ile anma ve kullanma, çocuğa doğru bir şekilde telaffuz ettirme ve öğretme, O’nun yaratan, nimetleri veren, koruyan, seven olduğunun sık sık anne baba arasında vurgulanması.
2-Peygamber sevgisinin ve saygısının yerleştirilmesi: Hz. Muhammed Mustafa (SAS)’nin isminin sık sık anılması, öğretilmesi, anne babanın Peygamber (SAS)’a olan saygı ve sevgilerini söz ve fiillerinde izhar etmeleri.
3-Kur’an-ı Kerim’e saygının aşılanması: Kuran’ın yuva da elden ele dolaşması, okunması ve önemli bir kitap olduğunun çocuğa hissettirililerek, merak uyandırılması. Konuşmaya başladığında da ona Kur’an öğrenmeyi özendirilmesi, ileride namazını eda edebileceği dua ve kısa surelerden ezber yapması için teşvik edilmesi.
4-Meleklere iman konusunda bir altyapı oluşturulması: Onun içinde sık sık melek kavramını kullanılması, meleklerden, onların iyiliklerinden, güzelliklerinden bahsedilmesi, onların sevdirilmesi önemli bazı meleklerin adlarının öğretilmesi.
5-Öteki dünyanın, ahirete imanın temellerinin atılması: Buna temel teşkil etmesi açısından cennet kelimesini sık sık kullanılması, cennetin güzelliklerinden, iyi insanların cennete uçup gittiğinden, oradaki güzel yaşamdan bahisler açılması.
6-Çocuğa güzel bir dil, iyi bir konuşma kabiliyeti kazandırılması: Bununla ilgili anne baba ve aile bireylerinin kendi aralarında güzel, temiz, nazik ve kibar bir uslüp kullanarak konuşmaları, tabii bir ortam oluşturmaları.
7-Temizlik alışkanlığının kazandırılması: Bu konuda birinci olarak anne babanın şahsi temizliğe, evin, çocuğun ve odasının temizliğine ihtimam göstermeleri.
8-Tertib düzen alışkanlığının yerleştirilmesi: Bu hedef içinse öncelikle anne babanın şahsi tertip düzenlerine sonra da yuvanın, çocuğun oda ve şahsi eşyalarının belli bir tertip düzen üzere olmasına dikkat etmeleri gerekir.
9-Vazife, görev, sorumluluk duygusunun uyandırılması, geliştirilmesi: Bu konu içinde çocuğa yaşına göre yapabileceği işleri yapmasına müsaade hatta cesaretlendirilmesi, bazı küçük sorumluluklar verilerek tatlı takipler yapılması.
10- İbadetlere bilhassa öncelikle namaza dair malumatların öğretilmesi, alıştırılması: Bu mevzuda çocuk henüz mükellef olmadığı için arzu, isteğe, teşvike bağlı hareket edilerek nefrete, erken doygunluğa sebebiyet vermemeye dikkat edilmesi, namaz, dua ile ilgili öğretilmesi gereken hususları öğretme ve kazandırmada katiyen çocuk psikolojisini nazara almadan hareket edilmemesi.
11-Vaktin kıymetinin öğretilmesi: Zamanın kıymetini bilme, plan programlı olma şuurunun uyandırılması.
12-Ahlaki temellerin atılması: Çocuğun olumlu, güzel söz ve davranışlarının, takdirle karşılanması, bazen söz, bazen fiil bazen de küçük armağanlarla ödüllendirilmesi.
13-Çocuğun olumsuz söz ve davranışlarına ilgisiz kalınmaması: Olumsuz davranışlarına karşı müdahale katiyen sözlü veya fiili bir şiddet içermemelidir. Çocuk yaptığı veya konuştuğu hususun yanlış olduğunu anne babanın söz veya tavırlarından anlaması şimdilik yeterli olacaktır. Bununla beraber anne baba, çocuğun yanlış söz ve davranışına mukabil sürekli doğru söz ve davranışı telkine çalışmaları faydalı olacaktır. Bu ana hususlar 0-5/6 yaş arası, çocuğun, gelecekteki dini terbiyesine temel teşkil edebilir. Onun için çocuğun genellikle anlamaya ve konuşmaya başladığı yaş olan 2-3 yaş aralığından itibaren anne babalar konuşma ve davranış gelişimine uygun olarak yavaş yavaş bu temel konuları kazandırmaya yönelik adımlar atmaları faydalı olacaktır.
Bu önemli kazanımların çocuğun şuuraltı dünyasına maledilebilmesi, üzerinde durulan iki yolla “Talim/öğretim ve terbiye/eğitim) olacağı tabiidir. Bu hususların yaşlara göre ,uygulamalı olarak, çocuğun şuuraltı kazanımlarına nasıl dönüştürülebileceği meselesi, üzerinde durulması gereken, önemli bir konu olarak notlarımızda durmaktadır. Şimdilik bu yazılarda hedeflenen nokta, genel bir bakış açısı sağlayabilmektir. O da, yuvanın, dini hayatı öğreten ve çocuğu o istikamette eğitebilen bir özelliğe, kıvama sahip olmasının temin edilmesidir.