Dünya üzerindeki nehirlerin üçte ikisinin tehlikeli düzeyde antibiyotik içerdiği ortaya çıktı. Araştırmaya göre, Tuna’dan Dicle’ye kadar dünya üzerindeki yüzlerce nehirde ciddi seviyede antibiyotik bulunuyor. Antibiyotik kirliliği, bakterilerin ilaçlara karşı direncini artırıyor, enfeksiyon kaynaklı hastalıklarla mücadeleyi güçleştiriyor
Euronews’in haberine göre, bilim insanları, 72 ülkede 711 farklı bölgeden aldıkları örnekler üzerinde yaptıkları çalışmanın sonuçlarını pazartesi günü Helsinki’de düzenlenen konferansta duyurdu. Buna göre araştırmacıların örnek aldıkları bölgelerin yüzde 65’inde antibiyotik bulundu. Bunlardan 111 bölgedeki antibiyotik kirliliğinin ise güvenli bulunan seviyenin üstünde olduğu tespit edildi. En kötü durumda ise bir bölgede antibiyotik seviyesinin 300 kat fazla olduğu anlaşıldı.
Antibiyotik kirliliği, bakterilerin ilaçlara karşın hayatta kalmak için direnç geliştirmesi ve enfeksiyon kaynaklı hastalıklarla mücadele yollarının kapanmasından dolayı tehlike oluşturuyor.
Exeter Üniversitesi’nden Antimikrobiyal Çevre Bilimci Prof William Gaze, ‘Hastalık yapan bakterilerde gördüğümüz direnç genlerinin çoğunun kökeni çevredeki bakterilere dayanıyor.’ diyor.
Birleşmiş Milletler (BM), geçen ay yaptığı açıklamada antibiyotiğe dirençli bakterilerin artmasının 2050 yılına kadar 10 milyon insanı öldürebileceğini söylemiş ve küresel acil durum çağrısı yapmıştı.
Antibiyotikler insan ve hayvan atıkları, su arıtma işlemleri ile ilaç firmalarının atıklarıyla nehirlere ve toprağa karışıyor.
Araştırmaya katkı sağlayan, York Üniversitesi çevre bilimi öğretim üyesi Alistair Boxall “Çok korkutucu ve iç karartıcı.” diyor ve ekliyor: “Doğada, mikropların direnç geliştirmelerini sağlayacak kadar yüksek seviyede antibiyotik barındıran pek çok alan olabilir.”
Yüzlerce nehirde durum sanılandan kötü
Araştırmaya göre, Thames de dahil olmak üzere dünyanın en tanınmış nehirlerinden bazıları, ciddi enfeksiyonların tedavisi için kritik önem taşıyan antibiyotiklerle kirlenmiş durumda.
Avusturya’da Tuna’dan alınan örneklerde pnömoni ve bronşit gibi solunum yolu enfeksiyonlarını tedavi etmek için kullanılan antibiyotiklerin, sudaki yoğunluğunun üst sınırın yaklaşık dört katı olduğu görüldü.
Düşük gelirli ülkeler genellikle nehirlerde daha yüksek antibiyotik kirliliğine sahipken, Afrika ve Asya’daki bölgelerdeki istatistikler daha endişe verici seviyede. Bangladeş’ten alınan örneklerde vajinal enfeksiyonları tedavi etmek için kullanılan metronidazolün güvenli seviyenin 300 katından daha fazla olduğu görüldü.
Araştırma ekibi bundan sonraki aşamada antibiyotik kirliliğinin; balıklar, omurgasız canlılar ve algler dahil olmak üzere doğal yaşam üzerindeki çevresel etkilerini değerlendirmeyi planlıyorlar.