ESRA BÜYÜKCOMBAK
Akademisyen (Genetik ve Biyoloji Mühendisliği)
Günlük hayatta sağlıklı beslenmeyle ilgili yeni kararlar vermemiz gerektiğini düşündüğümüzde aklımıza gelen bazı değişiklikler vardır. Porsiyonlarımıza dikkat etmek, öğünlerimize daha fazla meyve ve sebze eklemek, işlenmiş gıdalardan kaçınmak ve belki de kalori hesabı yaparak beslenmek…
Yemek yemek bizim için keyifli bir rutin olsa da aslında fiziksel, zihinsel ve duygusal sağlığımıza olumlu katkılar sağlayan önemli bir alışkanlıktır ve vücudumuz için enerji kaynağıdır. Bu nedenle, yemek yeme eylemi hayati öneme sahiptir. Sağlıklı besinleri tüketmek, hücrelerimize özel yakıt göndermek gibidir; bu da hücrelerin en üst düzeyde performans sergilemelerine olanak tanır. Bu durumu araba benzetmesiyle düşünürsek, aracımızın motoruna koyduğumuz yakıt, aracın performansını belirleyen kritik bir faktördür. Bu yüzden ne yediğimiz elbette çok önemlidir.
Yapılan çalışmalar, yemeğin içeriği ve kalorisinden çok daha önemli olabilecek bir faktörün de “ne zaman yediğimiz” olduğunu gösteriyor. Yediğimiz zamanı ayarlamanın, yediğimiz şeyleri değiştirmek kadar hayatımızı iyileştirebileceğinin farkına varmak, her gün sağlıklı bir öğünü, vücudunuzun ihtiyaç duyduğu zaman yemek pek çok olumlu değişikliğe sebep olacaktır.
Biyolojik saat (sirkadiyen ritim) nedir?
Vücudumuzda hücrelerimiz, dokularımız, organlarımız ve sistemlerimiz 24 saatlik bir düzende çalışır. Hemen hemen her yapı bir sirkadiyen ritimle yani biyolojik çalışma saatiyle yaratılmıştır. Örneğin, kalp atış hızımız ve kan basıncımız doğal olarak öğleden sonra yükselir ve biz uyurken en düşük seviyede olur. Sirkadiyen ritimle; uyandığımızda zinde hissederiz, sindirim sistemimiz yemek yediğimiz zaman yiyecekleri hazmetmeye hazır hale gelir ve uyurken organlarımızın dinlenmesine ve onarılmasına yardımcı olur.
Sirkadiyen ritim, gün içindeki 24 saatlik döngüyü düzenleyen ve biyolojik olarak bizim için kurulmuş iç saattir. Bu ritim, vücudumuzun her hücresinin, kendi "saatini" taşıdığı bir sistemdir ve oldukça hassastır. Her organ, kendi sirkadiyen saatini barındırır ve bu organlardan üretilen hormonlar, enzimler ve diğer biyokimyasal maddeler, bu biyolojik saatlere göre düzenlenir. Örneğin sabah saatlerinde mide asit salgılamaya hazırlanır, akşam saatlerinde ise mide asiti salgısı azalmaya başlar. Çünkü sindirim sistemi akşam saatlerinde dinlenmeye geçmesi gerekecektir. Tam dinlenmeye geçtiği zamanlarda bir şeyler yemek sistemin dinlenmesini geciktirir veya engeller. İşte bu yüzden içsel düzene uyumlu davranmak, vücudun daha etkili ve verimli bir şekilde çalışmasına katkıda bulunur.
Biyolojik uyum nasıl düzenlenir?
Yoğun ve son derece hareketli dünyamızda biyolojik saatimizin düzenlenebilmesi için bedenimizin biraz yardıma ihtiyacı vardır. Vücudumuza günün saatini söylemesi için verebileceğimiz iki büyük ipucu olabilir. Biri gün ışığı diğeri de yemek yeme saatlerimiz… Akşam yemeğini erken saatte yemek, vücudumuzun içsel saatinin daha iyi çalışmasına yardımcı olabilir. Pankreas, karaciğer gibi hormon salgılayan organlar, bu içsel saate uyduklarında daha etkili bir şekilde görevlerini yerine getirebilirler. Geç saatte yenilen yemekler ve gece boyunca devam eden atıştırmalıklar doku ve organlarımızın dinlenmesine olanak tanımıyor maalesef. Bu nedenle, ne kadar yediğimiz kadar, ne zaman yediğimiz de önemli bir faktördür.
Vücudumuzun programına göre davranışlarımızı değiştirmemiz, sistemlerin yapmaları gereken işlemlere kendilerini hazırlayabilmeleri açısından önemlidir. Enerji üretme saati bitmiş bedenimize yiyecek göndermek, dinlenme ve yenilenmeye geçmiş organlarımızı yeniden çalışmaya zorlama demektir.
Biyolojik saat için hangi saatlerde yenmeli?
Yapılan çalışmalar günün erken saatlerinde yiyenlerin, geç saatlerde yiyenlere göre daha kolay kilo verdiğini, kardiyovasküler hastalıklara, diyabete ve diğer metabolik hastalıklara yakalanma riskinin daha düşük olduğunu gösteriyor. Yemeği geç saate bırakmayanların yorgunluklarının azaldığı, enerjik hissettikleri, depresyon değerlerinin düştüğü de tespit edilmiş. Dolayısıyla yemeğe erken başlamanın herhangi bir negatif etkisinin olmaması ve yemeği erken bırakmanın pozitif etkisinin olması anahtardır.
Bu durumda eğer ilk yemeğinizi sabah 8'de tüketiyorsanız, son öğününüzü akşam 6'da yemelisiniz. Çünkü vücudumuza yardım etmenin en güzel yolu “zaman kısıtlı yemek” yani aralıklı beslenme uygulamaktır. Aralıklı beslenme sisteminin farklı versiyonları mevcuttur. Temeli mümkünse her gün aynı 10 saatlik zaman diliminde yemek ve 10 saatlik yemek yeme sürenizin sonunun yatma saatiniz ile çakışmamasına dayanır. Aralıklı beslenme mümkün değilse bile akşam 6’dan sonraya yemek yemeği bırakmak gereklidir.
Sonuç olarak, sağlıklı bir yaşam tarzı, sadece ne yediğimizle değil, aynı zamanda vücudumuzun biyolojik saatine uygun bir şekilde aralıklı beslenmeyle ilgilidir. Sağlıklı bir yaşamın anahtarı, vücudumuza gereken yakıtı zamanında ve bilinçli bir şekilde sağlamakta yatar. Doğru beslenme alışkanlıklarıyla geçen bir hayat dilerim!
[email protected] X: @esrabc