Bugün Gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak, 49 hakim ve savcı hakkında önceki gün hukuksuzca açığa alma kararı veren HSYK üyelerini Osmanlı dönemindeki Kadı Karakuşi'ye benzetti.
Gazeteci Nazlı Ilıcak, yangından mal kaçırır gibi önceki gün İran Ajanlarına yönelik yürütülen Selam Tehvid Soruşturmasında dinleme kararı veren 63 hakimden 49 ile ilgili verilen HSYK İkinci Daire tarafından verilen ihraç kararıyla ilgili çarpıcı bir hikaye anlattı.
Selam Tehvid soruşturmasıyla ilgili 276 dinleme kararı veren Hakimle ilgili değil açığa alma soruşturma bile açılmazken, sadece bir kez dinleme kararı veren hakimler açığa alınmıştı.
Bu kararı veren HSYK Hakimlerini Osmanlı dönemindeki Kadı Karakuşi'ye benzeten Nazlı Ilıcak, memlekette hukukun geldiği durumu şöyle özetledi:
"Hani “tuz kokar” derler ya… "Ananı öpen kadı ise kime şikâyet edeceksin?” Bugün ülkedeki durum bu!"
İşte Nazlı Ilıcak'ın bugünkü yazısından ilgili bölüm;
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 3’üncü Dairesi, İran ajanlarına yönelik Selam Tevhid soruşturmasında, dinleme kararlarında imzası bulunan 63 hâkim ve savcıdan 49’unu açığa aldı.
Karara muhalefet şerhi koyan 2. Daire üyesi Mahmut Şen, 276, 115 ve 33 dinleme kararında imzası bulunan 9 hâkimle ilgili soruşturma dahi açılmadığına dikkat çekti.
Buna mukabil, sadece bir kararda imzası olan 8 yargı mensubu açığa alınanlar arasında.
Selam Tevhid dosyasında 154 dinleme ve izleme kararı olan Bekir Altun ise, bırakınız açığa alınmayı, hakkında soruşturma dahi başlatılmadı. Bekir Altun halen 6. Sulh Ceza Hâkimi olarak görev yapıyor.
Durumu bir hikâye ile izah edeyim:
Osmanlı döneminde, yolsuzlukları ile ünlü Karakuşi adında bir kadı varmış. Bir gün Karakuşi Kadı, bir fırının önünden geçerken, burnuna güzel bir koku gelmiş. Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış, sahibini bekleyen nefis bir ördek duruyor. Karakuşi Kadı, fırıncıya 'Ben bunu aldım' demiş.Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş.Az sonra ördeğin sahibi gelmiş: 'Hani bizim ördek' diye sormuş.
Fırıncı boynunu büküp 'Uçtu' deyince, iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarmış; korkusundan kaçmaya başlamış. Gayrimüslim vatandaş da peşinde koşuyor.Duvardan atlarken, öteki taraftaki hamile bir kadının üstüne düşmez mi! Kadın oracıkta düşük yapmış; kocası da fırıncının peşine düşmüş. Fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış...Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler, hepsini yakalayarak Karakuşi Kadı'nın karşısına çıkarmışlar.Ördeğin sahibi, 'Bu adam ördeğimi hiç etti' diye şikâyet etmiş.Kadı, fırıncıya sormuş: 'Ne yaptın bu adamın ördeğini?' Fırıncı 'Uçtu' demiş.
Kadı, kara kaplı defterini açmış: 'Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar 'Uçar' anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil' diyerek fırıncının beraatına karar vermiş.Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşın şikâyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş: 'Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o Müslüman'ın tek gözü çıkarıla...' Karakuşi Kadı, 'Şimdi' demiş, 'Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.' Tabii gayrimüslim şikâyetinden hemen vazgeçmiş.Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da Karakuşi Kadı, 'Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak' diye hüküm kesmiş. Böyle olunca adam da, şikâyetini anında geri almış. Kadı Yahudi'ye sormuş: 'Senin şikâyetin ne?’
Yahudi ellerini açmış, 'Ne diyeyim kadı efendi' demiş, 'Adaletinle bin yaşa sen, e mi!'
Hani “tuz kokar” derler ya… "Ananı öpen kadı ise kime şikâyet edeceksin?” Bugün ülkedeki durum bu!