(...)
Hâkim Karaçöl cezaevinde
25 Aralık dosyasının hâkimi Süleyman Karaçöl, yakalanıp, mahkeme önüne çıkarılmış ve nöbetçi Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi, tahliyesine karar vermişti.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 88’inci maddesinin (Yani, suçüstü hali dışında hâkimlerin ve savcıların tutuklanamayacağına dair düzenlemenin) burada geçerli olmadığı iddiasıyla, Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye kararının yok hükmünde sayılmasını talep etti. Bunun üzerine Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Karaçöl hakkında tekrar yakalama kararı verdi ve oy çokluğuyla tutuklanmasına hükmetti.
Yargıyı ne hale getirdiler!!! Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na göre, “Karaçöl’ün terör örgütü üyeliğinin halen devam etmesi” sebebiyle, Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 88’inci maddesi uygulanamazmış! Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi de bu gerekçeyi kabul etti. Hâkim teminatını ortadan kaldıracak bir yol böylece bulunmuş oldu. Önce görevini yapan hâkimlere “terör örgütü üyeliği” yaftası yapıştıracaksınız sonra da cezaevine tıkacaksınız…
Aslında, terör konusunda ihtisas mahkemesi olan Bakırköy 2. Ağır Ceza, soruşturma safhasında değil sadece yargılama (kovuşturma) sürecinde yetkili. Dolayısıyla tutuklama ve tahliye kararlarını o vermemeli. Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 85’inci maddesi, soruşturma safhasında, en yakın Ağır Ceza mahkemesinin görevli ve yetkili olduğuna atıf yapıyor. Bu durumda, nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi (Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi) yetkili.
Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi yakalama emri verdi. Zaten yakalama bir tutuklama kararı değil.
Yakalama sonrası, sorguyu yapmakla görevli mahkeme şüpheliyi tutuklar ya da tahliye eder. Nitekim nöbetçi Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi, 2. Ağır Ceza Mahkemesi adına sorguyu yapmış ve takdir hakkını tahliyeden yana kullanmıştır. Bu mahkemenin kararı, bir itiraza tabi olsa bile yetki, öncelikle o kararı veren heyete aittir. Sonuç alınamadığı takdirde, Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmelidir.
Mahkemeler arasında yetki karmaşası bir yana, bir hâkime verdiği karardan dolayı “terör örgütü üyesi” demek ve onu cezaevine göndermek en büyük skandal. Türkiye’de birbirinden olumsuz “ilkler” yaşanıyor