NATO Askeri Komite Başkanı Amiral Rob Bauer, Brüksel’deki bir konferansta yaptığı açıklamalarla NATO’nun stratejisindeki değişimlere vurgu yaptı.
Rusya ile olası bir silahlı çatışma durumunda, önleyici ve hassas saldırılar düzenlenmesi gerektiğini söyleyen Rob Bauer, bu yaklaşımla NATO’nun geleneksel savunma anlayışından farklı tutumunu dile getirmiş oldu.
“İlk darbeyi vurmalıyız”
Bauer’in ifadeleri NATO’nun daha saldırgan bir stratejiye kayabileceği şeklinde yorumlandı. Amiral Bauer’in açıklamalarından öne çıkan başlıklar arasında NATO’nun, Rusya’dan bir saldırı beklemek yerine, Rus fırlatma sistemlerini devre dışı bırakacak “nokta atışı” saldırılar düzenleme kapasitesine odaklanması gerektiği dikkat çekti.
Bauer, “İlk darbeyi vurmalıyız” diyerek, NATO’nun kendini yalnızca bir savunma birliği olarak görme politikasının değiştiğini vurguladı. Ayrıca hassas saldırı sistemleri, hava savunma altyapısı ve silah stoklarının yenilenmesi gerektiğine de değindi.
Moskova’dan hızlı ve sert tepkiler
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, NATO ile bir savaş arayışında olmadıklarını belirterek, Batı’nın Ukrayna’ya sağladığı uzun menzilli silahların, Rusya’nın nükleer doktrinindeki güncellemeye gerekçe oluşturduğunu söyledi.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, NATO’nun bu tür tartışmalarla, güncellenen Rus nükleer doktrinini dikkate almadığını belirtti. Zaharova, “Bu tür açıklamalar NATO’nun sorumsuz bir şekilde hareket ettiğini gösteriyor” dedi.
Bu gelişmeler, NATO ile Rusya arasındaki gerilimin yeni bir aşamaya geçtiğini gösteriyor. NATO’nun savunmadan saldırıya yönelik bir stratejiye kayabileceği yönündeki mesajlar, Moskova’yı daha agresif bir pozisyon almaya itebilir.
Rusya’nın nükleer doktrini göz önüne alındığında, bu tür söylemler, iki taraf arasında nükleer caydırıcılık dengesi üzerinde ciddi riskler yaratabilir. NATO’nun bu yeni yaklaşımı, Avrupa’da savunma politikalarını da yeniden şekillendirebilir ve askeri harcamalarda artışlara yol açabilir.
Bauer’in önerdiği strateji değişikliği, NATO ile Rusya arasında yeni bir güvenlik krizi başlatma potansiyeline sahip. Bu durum, hem bölgesel hem de küresel istikrar üzerinde derin etkiler yaratabilir.
