11 aydan beri ‘darbecilik’ suçlamasıyla hapiste yatan NASA bilimadamı Serkan Gölge’nin kıskanç eniştesinin ihbarıyla hapse düştüğü ortaya çıktı. ABD’de yaşayan ve yıllık iznini geçirmek için geçen yaz Türkiye’ye gelen Gölge, darbe girişiminin ardından tutuklanmıştı. Foreign Policy dergisinde yer alan habere göre NASA’nın Mars’a insan gönderme projesinde görevli bilim adamını kızkardeşinin eşinin erkek kardeşi, ‘darbeci’ diye ihbar etmiş.

Derginin detaylı araştırma haberine göre NASA bilimadamı Gölge’nin darbecilikle suçlandığı Kafkavari davası, Türk yargısının içinde bulunduğu paranoyak durumu açıkça ortaya koyuyor. Gölge’nin yakınlarıyla görüşerek yapılan haberde şu ifadeler dikkat çekiyor:

‘’Kübra Gölge, geçen yıl Müslümanlar’ın kutsal ayı Ramazan’da Houston’daki bahçesinde ikinci çocuğunun dünyaya gelişini kutluyordu. Bu yıl ise Türkiye’nin Kafkavari mahkeme salonlarında terörle suçlanan eşine adalet talebiyle gözyaşı döküyor.

Türk hakimler, 26 Mayıs’ta, geçen yıla kadar NASA’da Mars’ta kurulması muhtemel kolonide insanların maruz kalacakları radyasyon konusunda araştırmalar yapan Türk asıllı bilimadamı Serkan Gölge’nin tutukluluğunun bir kez daha uzatılmasına karar verdiler.

Gölge, ABD’ye 2003 yılında Virginia’daki Old Dominion Üniversitesi’nde fizik doktorası yapmak için gelmişti. 2010’da mezun olan Gölge aynı yıl ABD vatandaşlığı da aldı. 2013’ten beri de NASA’da kıdemli uzman olarak görev yapıyor. Prestijli dergilerde çok sayıda makalesi yayımlandı. Gölge ilk kez hakim karşısına çıktığında, ‘’Eğer alçakça bir suçlamayla tutuklanmasaydım, şu anda, NASA’nın Mars’a insanlı yolculuk projesinde görevli binlerce kişi arasındaki birkaç Türk’ten birisi olarak çalışıyor olacaktım’’ dedi.

37 yaşındaki fizikçi, son 11 ayın büyük kısmını, Gülen Cemaati üyesi suçlamasıyla, tek başına hücerede geçirdi. Hükümet, geçen Temmuz’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a karşı yapılan darbe girişiminden hareketin sorumlu olduğuna inanıyor. Bir zamanlar Erdoğan’la müttefik olan hareketin lideri din adamı Fethullah Gülen, halen Pennsylvania’da sürgünde yaşıyor.

Gülenci olduğunu reddeden Gölge darbe girişimiyle de bir ilgisinin olmadığını söylüyor. Gölge, darbe girişiminden sonra hapse atılan ve aralarında gazetecilerin, diplomatların, aktivistlerin bulunduğu 50 binden fazla insan arasında.

Yakınları Gölge’yi 9 ay sonra ilk defa 17 Nisan’da yapılan ilk duruşmasında görünce adeta nefesleri kesildi. Zira Gölge hapse atıldıktan sonra 11 kilodan fazla zayıflamıştı.

Gölge’nin davası Türkiye’de milliyetçiliğin yükseldiği ve paranoyanın arttığı bir dönemde görülüyor. Geçen Temmuz’da eşi ve iki çocuğuyla bir aylık tatil için geldiği Türkiye’den ayrılmak üzereyken tutuklandı. Polis bir ihbarcıdan, Gölge’nin CIA için çalıştığı ve gizli bir Gülenci olduğu ihbarını almıştı.

Gölge’nin eşi Kübra, o anı anlatacak kelimeler bulamadığını söylüyor. “Adeta bir korku filminde yaşıyor gibiydik.’’ Ailesinin evinde arama yapan polis, aleyhindeki tek delili bulmuştu: 1 dolarlık banknot. Hükümet bunun Gülen Cemaati üyeliğine delil olduğunu iddia ediyordu. İddiaya göre Gülen, takipçilerine kutsal 1 dolarlar veriyordu. (Bu arada dünya üzerinde 11 milyar 700 milyon adet 1 dolarlık banknot var.)

Polis, 1 dolarlık banknotu, Gölge’nin evinde yaptığı ikinci aramada, Gölge’nin kardeşinin odasındaki ıvır zıvırların konduğu, içinde seyahatlerden alınmış hatıra hediyelik eşyaların bulunduğu bir kutunun içinde bulmuştu. Serkan, paranın kendisine ait olduğu iddiasını reddederken, avukatı da ilk duruşma esnasında banknotun, kendisine defalarca ABD’de ajanlık yapılmasını teklif eden polis tarafından konulduğunu söyledi.

Gölge’nin tutuklanmasından sonra eşi Kübra ve iki çocuğu Türkiye’nin güneyinde yaşıyor. Eğer Türkiye’den çıkarlarsa, bir daha ülkeye dönememe ve eşini görememekten korkuyor. Serkan Gölge, 26 Mayıs’taki duruşmada, mahkemeye gelmek yerine yaklaşık 50 kilometre uzaklıktaki hapishaneden video konferans yöntemiyle katılmayı tercih etti. Hakimlerden birisinin uyuyakaldığı birinci davadan önce mahkemeye getirilmek üzere 10 saat kelepçeli kalmıştı. Bu nedenle bir daha aynı aşağılanmaya maruz kalmak istememişti.

Duruşma Gölge’nin davası için bir dönüm noktası olabilirdi. Gölge’nin Gülenci olduğunu iddia eden ihbarcı mahkemeye çağrılmıştı. Bu kişi, Serkan’ın kızkardeşinin kocasının erkek kardeşiydi. Ailesi, hayatında Gölge’yi sadece birkaç kez gören, her zaman onu kıskanan eniştenin aynı zamanda bir miras tartışması yüzünden aile ile tartışmalı olduğunu söylüyor. Bu adam mahkemede hakimlere, “Benim bir delilim yok sadece ABD’de yaşadığı için CIA’ye çalıştığı yönünde şüphelerim var. Bunun suçlu olup olmadığını siz bileceksiniz. Ben cumhurbaşkanımın devlete yardım çağrısından sonra görevimi yaptım’’ dedi.

Darbe girişiminden kısa süre sonra Erdoğan, vatandaşlara şüpheli Gülen takipçilerinin ihbar edilmesi çağrısı yapmıştı. İlk üç ay içinde sadece başkent Ankara’da 40 binden fazla ihbar  geldi. İhbarcının şüphesinin sadece zanna dayandığını kabul etmesine rağmen mahkeme heyeti Gölge’nin masum olduğuna inanmadı. Kararı saniyeler içinde verdiler: ‘’Tutukluluk halinin devamına…’’ Gölge’nin telefon dökümlerinin inceleneceğini de ekleyerek…

Gölge’nin gelecek duruşması ABD’nin Bağımsızlık Günü de olan 4 Temmuz’da. Kübra gözyaşları içinde, ‘’O’nu hiç bırakmayacaklar’’ diyor.

Serkan Gölge, halen hapiste olan tek Türk asıllı ABD vatandaşı değil. 16 Mayıs’taki görüşmelerinde ABD Başkanı Donald Trump, Erdoğan’dan Amerikalı papaz Andrew Brunson’un serrbest bırakılmasını istedi. Hükümet yanlısı medya, 7 aydan beri hapiste olan Brunson’un CIA adına çalıştığı iddia ediyor. Trump, Erdoğan ile görüşmesinde Gölge’den ise bahsetmedi.

Helsinki Komisyonu’na göre , Brunson ve Gölge dışında en az 7 Amerikalı daha Türkiye’de hapiste. ABD Büyükelçiliği yetkilileri, hapisteki Brunson’u ziyaret edebilirken, aynı zamanda Türk vatandaşı olan Gölge’yi göremiyor.

ABD’nin Adana’daki konsolosluğundan bir temsilci, Gölge’nin ilk iki duruşmasında hazır bulundu ve titizlikle notlar aldı. Foreign Policy dergisine konuşan ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili, Gölge’nin durumu hakkında endişe duyduklarını ve bunu Türk yetkililerle paylaştıklarını söyledi. Aynı yetkili, “ABD’li diplomatların, Türkiye’de tutuklanan Türk asıllı ABD vatandaşlarıyla görüşme hakkı bulunmasa da, nezaketen böyle bir görüşme için girişimlerde bulunmaya devam ediyoruz’’ dedi.

Türkiye’de yaşanan son politik gelişmeler, Gölge’nin özgürlüğe kavuşmasını daha da zorlaştırabilir. Nisan ayında yapılan referandum, cumhurbaşkanı Erdoğan’a yargıyı etkileme de dahil geniş yetkiler verdi.

İnsan Hakları İzleme’nin Türkiye temsilcisi Emma Sinclair Webb, “Cumhurbaşkanının önceliklerinden birisi, mahkemelerin geniş şekilde kontrolünü garanti altına almak’’ dedi. Bundan sonra mahkemelerin yürütmeden bağımsız olarak davaların gerektiği ölçüde kararlar vermesi ihtimali daha da azaldı.

Referandumda kabul edilen ve Mayıs’ta yürürlüğe giren maddeler çerçevesinde Erdoğan’ın, hakim ve savcıların atamasını yapan Hakimler ve Savcılar Kurulu’un (HSK) üzerindeki etkisi arttı.

HSK, hakim ve savcıların atanması, tayini, terfisi veya görevden alınmasına karar veriyor. HSK, Mart ayında 21 gazetecinin serbest bırakılmasına hükmeden 3 hakimi görevden almıştı.

Avrupa Komisyonu’nun Venedik Konseyi, 16 Nisan’daki raporunda, ‘’Bu konsey üzerinde etkili olmanın anlamı, özellikle hakim ve savcıları sürmenin sıradanlaştığı bir ülkede, hakim ve savcıların kontrolünü almaktır’’ denildi. Darbe girişiminden sonra ülkedeki hakim ve savcıların dörtte birini oluşturan 4 bin hakim ve savcı tasfiye edildi.

Gölge’nin davasına dönecek olursak, ailesi mahkeme salonundan elem içindeki yüzlerini saklayarak çıktılar. Video konferans görüntüsü kesilmeden önce Gölge üzerine bol gelen takım elbisesinin içinde dik durmaya çalışıyordu. Yüzü şaşkınlıkla kaplıydı. İki çocuğu ailesinin evinde yaşıyor. Çok da anlamadıkları bir şekilde sorularına cevap bekliyorlar: Babaları ne zaman eve dönecek? Houston’daki evlerinin bahçesinde acaba bir daha onlarla oynayacak mı?

Kübra, mahkeme salonunda, ‘’Adalet, adalet, adalet’’diye inledi. Dışarıdaki duvarda ise modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ünlü sözü yazılıydı: “Ne mutlu Türküm diyene.’’