Gaziantep’in önde gelen sanayici ailelerinden biri olan Nakiboğlu ailesi, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) kesinleşmiş mahkeme kararı olmadığı hâlde Naksan Plastik’in satışı için ilan ettiği ihalenin durdurulması talebi ile dava açtı.
Nakiboğlu ailesinin avukatı İzettin Demir, İstanbul 13’üncü İdare Mahkemesi’nde “2021/2166 esas no’lu dosya” ile işlemin devam ettiğine kaydetti.
Nakiboğlu ailesinin avukatı Demir tarafından yapılan açıklamanın tam metni şöyle: “Ülkemizin yüz akı olan ve ilk beş yüz firması arasında yer alan, sektörünün öncüsü, binlerce m² çalışma alanı ve 2800 çalışanına sahip olan Naksan Plastik Ticari ve İktisadi Bütünlüğü hukuksuz el koyma yöntemiyle zarara uğratılma sürecine girmiştir.
DAHA ÖNCE TALİP ÇIKMAYINCA İHALE İPTAL EDİLMİŞTİ
Naksan Plastik, mevcut ulusal ve uluslararası hukuk, kanun ve mevzuatlara uygun müsadere ve satış kararı olmaksızın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nca (TMSF) 02/04.01.2022 tarihinde satış yolu ile elden çıkarılmak istenmektedir. Bu süreçteki tüm işlemler ulusal ve uluslararası hukuk kurallarına ve kanunlara aykırı olduğu gibi şekil ve esas yönlerinden de eksik ve hatalıdır.
Müvekkillerimiz adına satışın durdurulması ve iptali için dava açılmış olup, İstanbul 13’üncü İdare Mahkemesi 2021/2166 esas no’lu dosya ile işlem devam etmektedir.
Alıcıları doğabilecek zararlardan korumak için aşağıda belirttiğimiz hususlarda açıklama yapma ihtiyacı kamuoyuna olan saygımız gereğidir:
A. Bir kısmı birbiriyle tamamıyla ilişiksiz 51 şirket, Naksan Holding grup şirketler gibi ilişkilendirilerek tefrik edilmeksizin birlikte yargılanmıştır, hukuken öncelikle dosyaların ayrılması gerekmektedir.
B. Şirket ortaklarından yüzde 52’lik hisseye isabet eden M. Hilmi ve Osman Nakiboğlu’nun yargılanmaları dahi yapılmamış, yüzde 48’lik diğerlerine ait kısma ilişkin yargılama süreci ise henüz sonuçlanmamış Yargıtay’da temyiz aşamasındadır.
Ayrıca bu davada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca müsadere kararının hukuka aykırı olduğu da belirtilmiştir.
C. TMSF’nin satış kararında gereken, hukuki ve diğer prosedürler tamamlanmamıştır. Satış kararı için düzenlenen değerleme raporları yeterli değildir. 2019 yılı ortalarında raporlarını hazırlayan Uluslararası Bağımsız Değerleme firmaları olan KPMG ve MAZARS dahi kendilerine TMSF’ce verilen sınırlı, yetersiz bilgiler çerçevesinde tüm verilere ulaşamadıklarını bu sebeplerle üçüncü kişi ve kurumların karşılaşabilecekleri zararlardan dolayı, sorumluluk almayacaklarını çok net beyan etmişlerdir.
“SATIŞ HUKUKSUZ, ZAMANSIZ VE DEĞERİNİN ÇOK ALTINDA”
D. Naksan Plastik bunlara rağmen TMSF’ce 2019 yılı başlangıcında hazırlanan hukuken geçersiz değerleme raporlarına göre satışa çıkarılmaktadır. Satışın hukuksuz, zamansız ve değerinin çok altında olduğunu teyit eden onlarca hukuki gerekçe bulunmaktadır:
1) Şirketin plastik sektöründe hammadde, ürün satışları, makine ve teçhizatları, bunlarla birlikte forkliftleri, araçları, taşıtları, arsa, bina vs. taşınmazların değerleri tamamıyla döviz kurlarına endeksli olduğundan şirketin satış değerinin de buna göre yapılması gerekir.
2) Satış değerinin belirlendiğinde dolar/TL kuru 5,50 olup, şu andaki döviz kuruna göre satış bedelinin güncellenmesi gerekir.
3) Resmî Gazetede satış kararının yayımlandığı tarih olan 12/11/2021’de dolar/TL kuru 9,97 seviyesinde bulunmaktaydı.
Satış ilanı ile bugünkü kur karşılaştırıldığında milyar TL’lik fark oluşmaktadır. Bunlara rağmen;
2013-ISO-500 İstanbul Sanayi Odası listelerinde Naksan Plastik ve Enerji San. Tic. A.Ş. 102’nci sırada yer alırken,
Aynı sektörde yer alan;
a) KOROZO PLASTİK; (2013-ISO-500 listesinde, 143. Sırada) 2017’de ACTERA GRUBA
(Naksan’ın takriben ½ kapasitesine sahip olup, 1700 çalışanı mevcuttu) 385.000.000 euroya bugünkü değerle takriben 6.600.000 TL’ye satılmıştır.
b) ELİF PLASTİK; (2013-ISO-500 listesinde, 302. Sırada) 2021’de HUHTAMAKİ Firmasına
(Naksan’ın takriben ? kapasitesinde ve 1500 çalışanı olup) 412.000.000 USD’ye yani takriben 6.400.000 TL’ye satılmıştır.
Bu değerler Naksan’ın değer tespitlerinin çok daha yükseklerde olması gerektiğini gösteren verilerdir.
SATIŞ ŞARTLARI VE OLUŞABİLECEK MAĞDURİYETLER:
4) İçinde bulunduğumuz ekonomik istikrasızlık koşulları ile dövizdeki hareketlilik, bu ortamda ihaleye katılma noktasındaki olumsuz durumlar, yıl sonu olması nedeni ile şirketlerin yatırım konumunda olmamaları karşısında; özellikle hukuki esasa dayanmayan satışın iptal edilmesi veya ertelenmesi gerektiği apaçık ortadadır.
5) Yasal müsadere, ya da el koyma kararı olmadığı halde, ısrarla satış yapılması durumunda müvekkillerin oluşan zararlarını, devlete karşı tazminat davası açmak sureti ile gidermek isteyeceklerinden bu konuda büyük kamu zararı oluşacağı da kesindir.
6) Yargılama süreçlerinin sonucunda, müvekkillerimiz lehine karar çıkması hâlinde şirketlerin iadesi söz konusu olacak, alıcılar ve kamu açısından da telafisi imkânsız zararlar meydana gelecektir.
7) Hukuki zeminlerin sonucunda, gerçek değerleme tespitleri yapılarak şirketlerin illa satılma yoluna gidilmesi hâlinde, dahi bölünerek satılması zararları azaltacağından, şirket ve kamunun faydasına olacaktır.”