Hani televizyonların ayaküstü şov programları vardır,
sunucu havaya sokmak için o gün ki konuğunu öven, yücelten sıfatlarla çağırır sahneye. Düşünsenize Eski YÖK Başkanı
Erdoğan Teziç’in o programlardan birine konuk olduğunu. “ Ooo bir anayasa profesörü!!! Ooo eski bir YÖK Başkanıııı. O bir N.A.H üstadı… (
Tufan gibi bir alkış) Sayın hocamız bize bu kelimenin “bağıra bağıra” nasıl söylendiğini öğretecek. İşteeee Erdoğaaaan Teziiiiç….(Daha coşkulu bir alkış)
O ses kaydını duyunca, ağzı ne kadar bozukmuş diye düşünmedim. Hele hele
Tükiye’nin Yüksek Öğrenim Kurumlarını kimler yönetiyormuş demek hiç aklıma gelmedi. Siz de öyle düşünmeyin. Zira bu ülkenin “AYDIN”lık yüzleri, bizim kahvedeki
gençlerin bile, etrafta kadın ya da yaşça büyük biri varsa seslerini düşürerek söylediği bir kelimeyi, övünerek, üstüne basa basa, dillendirmez.
Neyse…
Akşam Erdoğan Teziç’e ait olduğu iddia edilen ses kaydını Samanyolu Haber’de izleyince uyku tutmadı. Merak bu ya, bilinenlerin dışında, bu kelimenin yasalarda,
felsefede ya da
bürokrasi literatüründe acaba başka bir anlamı mı var diye şöyle bir baktım.
Açıkçası bilinenlerin dışında pek bir şey bulamadım. En ağza alınır yorumlayan, “aha şurada demenin kabacası” şeklinde ifade edebilmişti. Diğerleri zaten malum.
Ama yılmamak lazımdı. Zira Teziç Hocamız bize, suçlanan birine sahip çıkmanın
Cumhuriyet’e sahip çıkmakla eşdeğer olduğunu öğretmişti. Şimdi kendisi suçlanıyordu ve ona sahip çıkmak, kim bilir nelere sahip çıkmakla eş değer olurdu. O yüzden araştırmaya devam ettim.
Harflerin yerlerini değiştirdim HAN çıktı. Anlamlıydı aslında. Teziç
Milli Eğitim Bakanı’na “HAN ALIRSINIZ” demiş olabilirdi. Ama konuyla bir bağlantısını bulamadım.
Sonra harflere tek tek anlamlar yükledim ve sonunda…
Buldum.
Evet bu kelime üç -izmin birleşmesinden doğan karma bir felsefeydi. Kısaca Teziç’in ifade ettiği şekilde söyleniyordu ve dünyanın, hele hele
Türkiye’nin pek de
yabancı olmadığı bir anlayış ve davranışlar zincirinin dayandığı fikirdi.
Hazır mısınız?
Baştaki “N” harfi Nihilizmi, A harfi Anarşizmi, H harfi de Hedonizmi simgeliyordu. Yani:
Nihilizm : Her şeyi, her gerçeği ve değeri inkâr etme fikrine dayanan felsefeydi
Anarşizm: Toplumsal otoritenin, hiyerarşinin bütün biçimlerini bertaraf etmeyi savunan sosyal bir terimdi.
Hedonizm: hayatın esas gayesini zevk olarak kabul eden öğreti, yani hazcılıktı.
…
Sayın Teziç’in YÖK başkanlığı boyunca yaptıkları bir kenara, söz konusu konuşması bile bu felsefi akımın ne kadar iyi bir temsilcisi olduğunun ispatı gibiydi.
Nasıl mı?
Eski YÖK Başkanı, millet iradesi gerçeğini inkar ederek, devletin ve toplumun bütün kurallarını hiçe sayıyor,
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin beklendiği gibi olmayacağına inanıyordu. Yani Nihilizmin -öyle böyle değil- katı bir temsilcisiydi.
Otorite ve hiyerarşiyi bertaraf etmek de onun için kolaydı. Genç subaylar
Genelkurmay Başkanı’nı,
kaza ya da
elektrik kesilmesi de Cumhurbaşkanı adayını bertaraf edebilirdi. Yani Teziç Anarşizm’in faydasına da inanıyordu.
…
Cumhurbaşkanı’nın geçireceği kazada birilerinin parmağı olursa, buna terörizm de denmez mi diye hiç sormayın. Çünkü o zaman işin ucu
Ergenekon’a gidiyor, şimdilik o kısma polis bakıyor.
Ve üçlemenin sonuncusu, Hedonizm. Teziç kendisine hedonist denilmesini ister mi bilemem, ama ben bir kelimeyi söylemekten bu kadar haz duyan birine daha rastlamadım. O nasıl bir anlatım, nasıl bir övünmeydi öyle… “Sesimin çıktığı kadar, nasıl biliyor musun bağıra bağıra” falan diye…
Evet bu
küçük araştırmadan sonra şimdi daha iyi anlayabiliyorum. Sayın Teziç bu kelimeyi söylerken bir felsefe iskeleti çiziyordu. Bizim kahvedeki çocuklara gelince. Artık onlar da “AYDINLAN”dı ve kelimeyi yeni anlamıyla kullanıyorlar. Teziç’ten duydular ya artık yüzleri de kızarmıyor.